Except for that translate Turkish
1,555 parallel translation
Except for that. Come on.
Bundan başka.
But we have no evidence except for that ring!
Ama şu yüzük haricinde başka Kanıtımız yok ki.
Oh, except for that one time.
Tabi bir sefer haricinde.
Except for that kid.
Bu çocuk hariç.
Well, yeah, except for that part. He got his ph.
Evet, o kısmı saymazsak tabi 22 yaşında doktorasını tamamladı
Yes, well, except for that.
Evet, onun dışında.
- I was... except for that part where you disappeared.
Öyleydim. Senin kaybolman hariç.
You stole their heirlooms. You sold them except for that watch.
Evlerini soyup Rus karaborsasında sattın.
We haven't heard from her. Except for that one picture in a christmas card.
Yılbaşında gönderdiği kart ve o resim dışında ondan haber alamadık
- Except for that.
- O hariçti tabii.
Except for that one hour where they let you walk around that little concrete-walled pen.
Küçük beton havalandırmada, bir saat yürüyüş yapmana izin verilir.
You weren't afraid of anything, except for that babysitter with the mechanical voice box.
Mekanik gırtlağı olan o çocuk bakıcısı dışında ; hiçbir şeyden korkmazdın.
Nobody knows things like the fact that JJ collects butterflies except for me.
Benden başka kimse JJ.nin kelebek koleksiyonu yaptığını bilmez.
No, Gus, nobody knows that, except for Brendan and his mother.
Hayır, Gus, Brendan ve annesi dışında kimse bilmez.
Except for the fact that you've known each other for more than 30 years.
Birbirinizi otuz senedir tanıdığınız gerçeğini saymazsak tabi.
Doesn't appear to be anything wrong with him except for the fact that he weighs over 600 pounds.
360 kilo olması dışında görünürde bir sorunu yok.
Except for the fact that you don't have a TV.
Tabi televizyonun olmadığı gerçeğini bir kenara koyarsak.
There is not a person in the world that could do this except for you.
Dünyada, bunu senden başka becerebilecek başka birisi daha yok.
I'm sorry for using the B-word, ma'am, but that's what you are, except at the convent.
Küfürlü sözler kullandığım için üzgünüm bayan, ama yaptığınız bu, manastırda olmanız hariç.
Except for the fact that she got knocked up before the I dos.
"Evet, ediyorum" demelerinden önce hamile kalmış olması dışında.
I mean, damien's at college, and, you know, I'm padding around that big apartment all by myself, except for when troy decides to come over and- - look, I'm-
- Evet, Damien üniversitede. Koca dairede yalnızım. Troy'un gelmeye karar verdiği zamanlar hariç.
Except housing a human for nine long months is all that I can think about.
Ama tek düşündüğüm, dokuz ay bir insanı içimde barındırmak.
That's the problem with you people.. .. except for God you understand everything else.
Sizin gibilerin sorunu da bu Allah haricinde herseyi anliyorsunuz.
Except for the gas leak- - that was kind of scary.
Gaz kaçağına rağmen... O biraz ürkütücüydü.
I know this isn't something you just spring on someone except for the part where that's exactly what I'm doing to you right now, and...
Biliyorum bu öyle ayaküstü söylenecek bir şey değil... Şu an tam burada senle olmasaydım...
That's fine, Tyra, except for the fact that it's engraved "to Landry from grandpa."
Üzerinde "Dedesinden Landry'e" işlemesi bulunması gerçeği dışında dediklerin çok hoş, Tyra.
It really doesn't look anything like it, except for the fact that they are both watches and have hands and tell time.
Bunun, ikisinin de saat olması, ele takılıyor olması ve zamanı göstermesi dışında hiçbir yeri benimkine benzemiyor.
Really.I mean, come onHe's at a masked ball, and I think he'd gobasically anywhere with you... except for maybethe ice capades'cause that reallyfreaked him out when he was 5.
Sahiden, yani, hadii, maskeli baloya gelmiş, Ve bence senin olduğun her yere gider. belki buz pateni showları hariç,
Except for the fact that he had two wives
İki eşi olması gerçeği dışında.
Would have gotten away with it, too, Except for the fact that they were total morons.
Hatta beyin özürlü olmasalar neredeyse başarılı olacaklarmış.
Except for the fact that huang was the dangerous one.
Tabii Huang'in çetenin tehlikeli üyesi olduğunu saymazsak.
Except for those pills that karl gave me, you know, for my condition.
Karl'ın verdiği ilaçlar dışında, kondisyonumu koruması için hani.
Except for Emma... she is a mistery, that one.
Emma hariç... o tamamen bir gizem.
That sounds like a charming little romcom, except for the part where he won't leave his wife.
Büyüleyici bir aşk hikâyesi gibi. Karısını terk etmeyeceği kısım hariç.
just for brief moments, that nothing exists except for you and me?
Sadece şu kısacık anı başka hiçbir şeyi düşünme ikimizin dışında.
which i could've forgiven her for, except for the fact that she was pregnant with his baby.
Bunun için onu affedebilirdim, tabii o adamdan hamile kalmasaydi.
I never really know anything for sure, except that after a lifetime of trying and many botched attempts, this time I'm leaving for good...
Kesin olarak bildiğim hiçbir şey yok tek bildiğim, ömür boyu deneyip çuvalladıktan sonra bu defa temelli gideceğim.
Except for kyle said that it was blue.
- Ama Kyle mavi cip diyor.
He had everything that it took... except for patience.
Olması gereken her özelliği barındırıyordu. Sabır hariç.
They're the only tissue in the human body except for bone marrow that have such a high rate of mitotic activity.
Saçlar, kemik iliği haricinde, en yüksek mitotik aktiviteye sahip dokudur.
You won't notice anything different except for the fact that you're collecting awards.
Sonrasında ödülleri toplarsın.
That was all true, except for the deadline part.
Mühlet hariç.
The problem is they all have solid alibis for the day that Heidi was killed, except this guy.
Ama Heidi'nin öldürüldüğü gün hepsinin şahidi vardı. Bu adam hariç.
I mean, except for this feeling, this feeling that I wanted to go.
Ama oradan gitme duygusu hariç.
That's a positive thing. Except for the fact that mario practically killed her father.
Marlo'nun neredeyse babasını öldürdüğü gerçeği de var tabi.
Yeah, except for the fact that sometimes those guys put microphones in the audience.
Evet, ama bu tip adamlar bazen seyircilerin arasına mikrofonlar yerleştirirler.
and they interviewed a survivor and he said the moment that he let go of the railing, he realized that all of his problems were fixable, except for having jumped.
kurtulanlardan biriyle röportaj yapıyorlardı, ve o, kendisini parmaklıklardan bıraktığı anda... tüm dertlerinin aslında çözülebilir olduğunu anladığını söylüyordu. Aşağıya atlamış olması hariç tabii.
Except that when you die I'm gonna find out That your parting words to comfort me for all eternity Were "cancel vogue."
Sen ölünce, beni sonsuza kadar rahatlatacak ayrılma sözlerinin "Vogue üyeliğini iptal et" olduğunu öğrenecek olmam dışında.
That's what I said, except for the evening-news part, which I don't understand.
Ben de öyle söyledim. Akşam haberleri kısmı hariç, onu da anlamadım bu arada.
Except Seth knows something the other bidders don't know, which is that the original copy of Ultraworld Number One will be an item up for bid.
O teklifçilerin bilmediği bir şeyi Ultraworld Number One'ın gerçek kopyasının da teklife sunulacağını biliyor.
Yeah, except that the toolbox was for Russ.
Evet, alet çantasının, Russ için olması dışında.
except for you 175
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for one thing 106
except for one 63
except for the 24
except for this one 26
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for one thing 106
except for one 63
except for the 24
except for this one 26
except for this 43
for that matter 510
for that 365
for that reason 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
for that matter 510
for that 365
for that reason 51
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334