English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Find it

Find it translate Turkish

38,071 parallel translation
And then we look for the ring together and we find it.
Sonra birlikte yüzüğü aradık ve bulduk.
I find it the most mild.
Bence en hafifi bu.
I find it best to tick that particular box first thing in the morning.
Bu kutuyu işaretlemek en iyisini bulurum Sabah ilk şey.
I find it hard to believe that Ricky came here alone or of his own free will.
Ricky'nin buraya yalnız geldiğine inanmak zor buluyorum Ya da kendi özgür iradesi ile.
And the police subsequently looked for the car but couldn't find it.
Polis daha sonra arabayı aradı. Ama bulamadım.
Maybe one who would say to him that I constantly deny him his individuality and awesomeness for no other reason that I find it really annoying and I wish he was more like me.
Belki de bir tanesi özellikle onun bireyselliğini ve mükemmelliğini nedensiz yere görmezden geldiğimi ondan rahatsız olduğumu ve kendim gibi olmasını istediğimi söyleyebilir.
I know where to find it.
Onun nerede olduğunu biliyorum.
How could we possibly find it?
Nasıl bulabiliriz ki?
- Did that amulet help you find it?
O tılsım bulmana yardımcı oldu mu?
Dude, I can't find it!
Dostum bulamıyorum.
Don't you find it funny?
Komik bulmadın mı?
I bet students find it easier to concentrate in a clean home.
Ev tertemiz olacak ki doğru dürüst ders çalışabilesin.
He just sits here and waits for them to come back and find it or else he dies.
Burada oturur ve geri dönüp onların kendisini bulmasını bekliyor yoksa ölür gider.
If love is what you need, you must be willing to travel to the end the world to find it.
İhtiyacın olan aşksa dünyayı köşe bucak dolaşıp onu bulmalısın.
I'll find it myself.
Kendim bulmak EDECEĞİM.
Who says I did not find it?
Onu bulamadığımı kim söyledi?
I find it helps in understanding the child to know the family.
Evet. Bunu çocuğun aileyi anlaması gibi algıladım.
I've been looking for it everywhere. I can't find it.
Her yerde onu arıyordum ama bulamadım.
Your mission is to find out what's inside it.
Sizin göreviniz içinde ne olduğunu bulmak.
It is time for us to find the Hulk.
Hulk'u bulma zamanımız geldi.
Get it first. Try to find out what it opens.
Neyi açtığını öğrenmeye çalışın.
If it's this important to Flynn and Rittenhouse, shouldn't we find out? Don't you think?
Eğer bu Flynn ve Rittenhouse için önemliyse, sence de öğrenmemiz gerekmez mi?
And now that it has been revealed, he cannot risk that the people find out.
Ve şimdi de ortaya çıktığı için halkın öğrenmesi riskine girmek istemedi.
♪ When we find out, it's gone... ♪
♪ öğrendiğimiz zaman, gitti gitti... ♪
Take'em away. Let'em find out what it means to not be my friend.
Benim arkadaşım olmamak ne demekmiş, öğrensinler.
But if she was involved in the other side of Dr. Krieg's business, getting it all out in the open might help us find whoever did this.
Yanlış zamanda. Fakat eğer diğer tarafa katılmış olsaydı Dr. Krieg'in işi,
It's hard to find out his address.
Adresini bulmak hiç kolay değil.
We have sent people to find the person who wrote it.
Yazanı bulmak için adamlarımızı gönderdik.
Where will they find people without any brains? They obviously know it means death.
Herkes bunun ölüm demek olduğunu biliyor.
We need to find out how much money they stole, how long they got away with it for,
Şunları bulmalıyız, kaç para çaldılar, yakalanmama süreleri
And try to find an oven to reheat it in instead of nuking.
Mikrodalgaya koymak yerine ısıtmak için bir fırın bulmaya çalış.
How long do you think it will take for him to find out Strickler is one, too?
Strickler'ın da öyle olduğunu bulması ne kadar sürecek?
I am going to find out who it belongs to, and when I do...
Kime ait olduğunu bulacağım, bulduğumda da...
If you can find out where the bridge is, then it is goodbye, Mr. S.
Köprünün yerini öğrenebilirsen Bay S'e güle güle diyebiliriz.
By my six eyes, I will find the bridge if it kills me. And you are going to tell me where it is.
Altı gözüm üstüne yemin ederim ölsem bile o köprüyü bulacağım ve nerede olduğunu sen söyleyeceksin.
You find my brother and we'll call it even.
Kardeşimi bul ve ödeştik diyelim.
And, Claire, I promise I'm gonna find your brother, even if it means crossing into the Darklands myself.
Ve Claire, kardeşini bulacağıma söz veriyorum. Karanlık Diyar'a bizzat geçmem anlamına gelse bile.
Imagine what they'll do to us if they find out we want to open it.
Açmak istediğimizi öğrenirlerse ne yaparlar hayal et.
It will be really nice if you find out the winning numbers.
Kazanan numaraları öğrenip de bana söylesen ne güzel olur.
It is very hard to find her the usual way.
Sıradan şekilde onu bulmak zor olacak.
Gae Nam Doo also worked hard to find my mom.
İt herif Nam Doo da annemi bulmak için çok uğraştı.
People often find lands hard to approach but when you look at it from a standard of scarcity value, it becomes clear.
İnsanlar araziye genelde zor yanaşıyor, ama kıtlık değerine göre bakınca gayet müsait.
Do you think it's easy to find her?
Bulmak kolay mı sandın?
Find her location with your phone. It's turned off.
- Telefonundan yerini bulsana.
It's not easy to find someone who works as hard as you do.
Sizin kadar sıkı çalışan birini bulmak çok zor.
I mean, whatever it is, I've just got to get to Kent pond and find out about my wife and son.
Her ne olursa olsun Kent Pond'a gidip karımı ve oğlumu bulmalıyım.
It's not like anyone's gonna find out.
It kimsenin öğrenecek gibi değil.
For me, it's a game to find order in the chaos.
Bana göre, kaos ortamında düzeni sağlamak bir oyun.
It's the fastest way to find Kuze.
Kuze'yi bulmak için en hızlı yol budur.
Well, you'll see that it matters when we find my brother Andy's dead body, you stupid assholes. Oh!
Kardeşim Andy'nin cesedini bulduğumuzda ne öneminin olduğunu anlayacaksınız sizi aptal yavşaklar.
Find out the one thing you're good at, make sure the girls know about it.
İyi olduğun bir yönünü keşfet ve kızların da bunu görmesini sağla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]