From where i'm sitting translate Turkish
120 parallel translation
Eight feet away from where I'm sitting, right here... there's enough gold to make me sole owner and proprietor... of a pub as big as the Crystal Palace.
Üç metre ötemde... beni, Crystal Palace kadar büyük bir pubın... tek sahibi yapmaya yetecek altın duruyor.
Not from where I'm sitting right now.
Şu anda oturduğum yerde öyle gelmiyor.
From where I'm sitting, I'd say...
Bu oturduğum yerden diyebilirim ki...
I can hear you fine, right from where I'm sitting.
Oturduğum yerden seni iyi duyabiliyorum.
And believe me, from where I'm sitting, it looks damn peculiar.
Bana inanırsan, burdan oturduğum yerden çokta özgün duruyor.
I mean, lp me out here, Heidi,'cause from where I'm sitting you got a real problem with fact and fiction.
Bana yardım etmelisin, Heidi. Çünkü buradan senin, gerçek ve kurguyla ilgili ciddi sorunların varmış gibi görünüyor.
But from where I'm sitting, it looks like clear skies.
Ama gördüğüm kadarıyla gökyüzü çok açık.
Well, not from where I'm sitting, they don't.
Benim oturduğum yerden öyle görünmüyor.
Feels even better from where I'm sitting.
Oturduğum yerden daha da iyi.
Marjorie wants control of Derwent Enterprises and from where I'm sitting, she's gonna get it.
Marjorie, Derwent Firmasını kontrol etmek istiyor. Ve görünüşe göre bunu başaracak.
Right from this angle where I'm sitting.
Tam olarak şimdi bulunduğum açıdan.
Not from where I'm sitting.
Yaşadığım yerden değiller.
Why don't I take you through it from where I'm sitting?
Bir de ben olduğum yerden bir anlatayım mı?
If you were over here - It looks from where you're sitting it looks like I'm doing 90 on empty.
"... Eğer burada olsaydın farklı olurdu, senin oturduğun yerden öyle görünüyor. " "... oradan boş depoyla 90 yapıyormuşum gibi görünüyor. "
- Not from where I'm sitting.
Benim oturduğum yerden baktığında değil.
From where I'm sitting the Dominion isn't a threat to me.
Baktığım yerden Dominion bana tehlike arz etmiyor.
From where I'm sitting... it looks like a young I.A. rat went under to build a case... against Nick Chen and ended up working for him.
Çünkü oturduğum yerden bana genç bir içişleri görevlisi gibi geliyorsun. Hain Nick Chen'e karşı bir dosya oluşturmak için gitmişti ama sonunda onunla çalışmaya başladı.
Yeah, well, from where I'm sitting that's a good thing.
Şey, şu anda bulunduğum yerden bu hiç de fena gözükmüyor.
I'm sitting there, looking under the fucking seats... to see where the fucking heat's coming from... surrounded by thousands of guys in fluffy parkas... and I'm sitting there practically naked.
Öylece oturup, sıcağın geldiği yeri bulmak için koltukların altına bakıyordum. Çevremde binlerce tüylü palto giymiş insan vardı. Ben ise neredeyse çıplak kalmıştım.
From where I'm sitting, you're beautiful.
Oturduğum yerden bence güzel gözüküyorsun.
From where I'm sitting... I think you're beautiful. I can't believe it.
Oturduğum yerden bence güzel gözüküyorsun.
From where I'm sitting, Tony, it looks like she's using you.
Oturduğum yerden bakınca, Tony, seni kullanıyor gibi gözüküyor.
- It sucks from where I'm sitting.
- Günaydın. Ne güzel bir gün.
Not from where I'm sitting.
Bana öyle gelmiyor.
FROM WHERE I'M SITTING, IT LOOKS LIKE A SINGING FLEA CIRCUS.
Oturduğum yerden pire sirki gibi görünüyordu.
From where I'm sitting, you're the loose cannon.
Oturduğum yeren görüyorum ki, sen tehlikeli birisin.
If i may, sir... this is here where wild bill was sitting when mccall entered from the front, approached the table, causing no apprehension
İzninizle bayım. McCall geldiğinde, Vahşi Bill burada oturuyordu. McCall masaya yaklaştı, sıkça oynadığı için... dikkatimizi çekmedi.
Seems like a significant intelligence failure from where I'm sitting.
Durduğum yerden, dikkate değer bir istihbarat başarısızlığı olarak görünüyor.
From where I'm sitting, I see lots of grain.
Buradan bakınca bir sürü damarın var!
Professor, from where I'm sitting, that's very specific.
Profesör, oturduğum yerden oldukça ince ayrıntılar vermişsiniz gibi görünüyor.
Looks bright from where I'm sitting.
Nerden baksam çok parlak.
Not from where I'm sitting.
Buradan öyle görünmüyor.
From where I'm sitting, it doesn't really look that way.
Ama bu, oturduğum yerden pek hoş gözükmüyor.
Although, from where I'm sitting, in my minivan, they do seem a lot cooler.
Diğer arabalardan daha havalı olduklarını düşünmeleri gibi. Doğru, minivanımda oturduğum yerden çok havalı gözüküyorlar.
I gotta tell you, from where I'm sitting that is so fucking funny.
Sana oturduğum yerden şunu söyleyebilirim ki, bu dediğin bayağı komik.
There's only one from where I'm sitting.
Benim oturduğum yerde sadece bir tane var.
All good from where I'm sitting.
Durduğum yerden her şey iyi.
Not from where I'm sitting.
Benim durduğum yerden değil.
You know, from where I'm sitting, it looked like...
Buradan bakınca biraz başka gözük...
From where i'm sitting, it looks like he's doing all right so far.
Gördüğüm kadarıyla şu ana kadar işini iyi yapmış.
But... it is... painfully obvious from where I'm sitting that you... don't want any of that stuff.
Ama bu senin bunları istemediğini oturduğum yerden gayet rahat anlayabiliyorum.
From where I'm sitting it seems like your happiness might be coming at the cost of destroying this family.
Benim açımdan bakınca senin mutluluğun bu ailenin dağılmasından geçecek gibi görünüyor.
Yeah. That is so far from where I'm sitting.
Evet.
From where I'm sitting, it doesn't look so bad.
Burdan bakınca, o kadar da kötü görünmüyor.
Sounds a lot like you, because from where I'm sitting you're nothing but a methodical bank robber pretending to be a chauffeur.
Tıpkı sizin gibi, bayım. Çünkü buradan bakınca özel şoför görünümlü banka soyguncusundan başka bir şey görünmüyor.
You know, from where I'm sitting I gave you the opportunity of a lifetime, and you blew it because you don't know how to compromise.
Ben buradan sana hayatının fırsatını verdim ve sen uzlaşmayı bilmediğin için bunu berbat ettin.
We're on a space ship in the middle of nowhere. From where I'm sitting, everything is distant.
Bir uzay gemisinde ıssız bir yerdeyiz, her yer buradan uzak.
And from where I'm sitting, it's looking pretty inviting.
Oturduğum yerden oldukça davetkar görünüyor.
From where I'm sitting, There are just too many threads that lead back to you.
Buradan bakıldığında size dayalı felen bir çok tehdit faktörü var.
And from where I'm sitting, it looks like you both could use the payday.
Bana sorarsan ödeme günü ikinizin de işine yarayabilir.
Well, let's hear it, Nicky,'cause from where I'm sitting, this looks an awful lot like a set-up.
Hadi duyalım onları Nicky, çünkü buraya oturduğumdan beri bu kötü bir kumpasmış gibi görünüyor.
from where 295
from where i sit 35
from where i'm standing 30
i'm sitting 22
i'm sitting right here 21
i'm sitting there 18
i'm sitting down 18
i'm sitting here 39
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from where i sit 35
from where i'm standing 30
i'm sitting 22
i'm sitting right here 21
i'm sitting there 18
i'm sitting down 18
i'm sitting here 39
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from the very beginning 50
from new york 38
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from the start 66
from the past 16
from a distance 46
from the very beginning 50
from new york 38
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from the start 66
from the past 16
from a distance 46
from here on 55
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from this day forward 62
from me 297
from us 65
from then on 61
from this moment on 89
from you 300
from your wife 16
from what i hear 195
from this moment 32
from this day forward 62
from me 297
from us 65
from then on 61
from this moment on 89