From a distance translate Turkish
998 parallel translation
This weapon was fired from a distance of not more than 25 feet.
Dreyse marka tabancalardan birini kullandığı ve tabancanın 8 metreden çok olmayan bir mesafeden ateşlendiği.
Well, maybe from a distance, yeah.
Aralarında mesafeyle başlarlarsa belki.
How could you see so clearly... from a distance of a hundred yards at 11 : 00 at night?
Gece saat 11'de yüz metre uzaklıktan nasıl bu kadar net görebildiniz?
This knife was thrown by the tip from a distance of about 50 feet from a man about 5'10 ".
Bu bıçak, 1.80 boylarında bir adam tarafından 15 metre mesafeden, eğimle fırlatılmış.
I appreciate it from a distance.
Uzaktan değer biçerim.
A cowboy who shoots a tiny fly from a distance
Minnacık bir sineği uzaktan vurabilen bir kovboy.
I spotted your house from a distance of at least 100 yards.
En az 100 metre uzaktan senin evin olduğunu fark ettim.
I'm the man who shot the notorious Alvin Dennis from a distance of half a mile.
Adı çıkmış Alvin Dennis'i yarım mil mesafeden vuran adam benim.
Many saw her from a distance.
Pek çoğu onu gördü. Sadece uzaktan.
From a distance, yes.
Uzaktan, efendim.
It slays any animal from a distance.
Uzaktan her hayvanı öldürür.
When they go off, it's much better to observe them from a distance.
Patladıklarında, uzakta olmakta yarar var.
Call out from a distance first with your arms in the air.
Önce uzak bir mesafe durur ellerin havadayken seslenirsin.
Not even from a distance.
- Uzaktan bile olsa.
From a distance, our sister planet seems serene and peaceful its clouds motionless.
Belli bir uzaklıktan, kardeş gezegenimiz, huzurlu, sakin bulutları kımıldamıyormuş gibi görünür.
Killing from a distance isn't honorable.
Uzaktan öldürmek onursuzca bir şey.
From a distance, the city looks as if they make science and invention their profession.
Şehir uzaktan uzmanlıklarını bilim ve icattan yana kullanıyorlar gibi görünüyor.
We're both working on a device that emits a telepathic beam that allows you to control the thoughts of other people and to command them from a distance.
Ortak çalışmalarımız sonucunda telepatik ışınlar yayan bir cihazı gerçekleştirmek üzereyiz. Amaç, düşünceyi kontrol etmek ve uzak mesafelerden komut göndermek.
Since I can't abstain myself from seeing her I'm going to use the engagement as a way of putting some distance between us and then I'm going to continue to see her.
Onu görmeden yapamam o yüzden şimdilik evlilik meselesiyle güvende tutup onunla görüşmeye devam edeceğim.
Y-You said you were trying to keep your distance from me, a-and then you do this?
Mesafe korumaya çalıştığını söyleyip bunu mu yapıyorsun?
Even if at a distance, he's watching from somewhere, or he couldn't target us so accurately.
Uzakta olsa bile bir yerlerden izliyor olmalı yoksa bizi bu kadar net hedef alamazdı.
I came here from a great distance to live at the Grand Hotel.
Grand Hotel'de yaşamak için çok uzaklardan geldim.
A fine big ship, too, as far as I can judge from this distance.
Güzel büyük bir gemi. Bu uzaklıktan bile anlayabilirim.
I said, "Hello," and the fella said, " It's a long distance from Atlanta, Georgia.'
Ben "Alo" dedim, o da bana... "Atlanta, Georgia çok uzak bir yer" dedi.
When the boat seemed a safe distance from the shore, I took a spike... and drove it again and again through the planking of the hull.
Tekne kıyıdan yeterince uzaklaşınca, elime bir keski alıp gövdenin döşemesine defalarca vurdum.
It's quite a distance from the Olympic.
Olympic uzakta kalır.
I got a long-distance call from Sam Harris this afternoon.
Bu öğlen Sam Harris ile bir telefon görüşmem oldu.
Warren Sheffield is telephoning Rose long-distance from New York.
Warren Sheffield, Rose'a New York'dan telefon edecek.
Running even a short distance, much less from the village, would cause serious complications.
Köyden bu tarafa koşmak şöyle dursun, kısa bir mesafe bile ciddi komplikasyonlara sebep olabilir.
But always from a respectable distance.
Ama daima kayda değer bir uzaklıktan.
But it was from a distance.
Yine de uzaktan severdim.
A short distance away I found the cliff... from which I could see the old military trail.
Biraz uzakta, üstünden eski kışla patikasını... görebildiğim kayalık vardı.
Although his 11 mission churches are spread out over a 4,000 square miles area, the Padre can overcome the handicap of distance by flying from his main parish, Saint Josef's in Mosquero, to wherever his duties take him.
4000 mil-kare alana yayılan 11 misyoner kilisesi olmakla birlikte, peder, görevli bulunduğu kendi ruhani bölgesi olan Mosquero'daki Saint Josef's'ten gelmenin uzaklık dezavantajının üstesinden, uçakla uçarak gelebiliyor.
A long distance call for you from Dayton, Ohio.
Şehirlerarası telefon var. Dayton, Ohio'dan.
We will have to evacuate the people along the coast, of course, and maintain a safe distance of 500 meters from the entire fence perimeter.
Sahil boyunda yaşayan insanları tahliye etmek zorunda kalacağız tabi. Tel örgü çevresinde 500 metrelik güvenlik mesafesi bırakacağız.
And while the flash of our beginning... has not yet traveled the light years into distance... has not yet been seen by planets deep within the other galaxies... we will disappear into the blackness of the space from which we came... destroyed as we began, in a burst of gas and fire.
Dünyanın oluşurken yaydığı ışın... uzayın derinliklerinde ışık hızıyla yayılırken... henüz diğer galaksilerdeki gezegenlere ulaşamadan... içinden doğduğumuz uzayın karanlığında kaybolacak... ve başladığımız şekilde, bir gaz ve ateş patlamasıyla yok olacağız.
I hid the car in the bushes a short distance from the house.
Arabayı eve yakın bir yere çalılıklara gizledim.
Many people assume weightlessness occurs only at a considerable distance from the Earth.
"Bir çok kişinin ağırlıksız olduğunu varsayarsak, Dünya'dan önemli bir mesafede olurdu."
Let Publius Marcus Glabrus be denied... fiire, water, food and shelter... for a distance of 400 miles in all directions from the city of Rome.
Publius Marcus Glabrus... Roma şehrinin her yönde 400 mil yakınında... ateş, su, yiyecek ve barınaktan mahrum edilsin.
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
I'll do it from a distance.
- Çok dikkatli ol.
A long-distance call from New York for Mr. Stamper.
Bay Stamper'ı New York'tan arıyorlar. Acilmiş.
- The distance from work's a lot for her too.
- Ben uyumaya giderken o kalkıyor.
From the midpoint of this division, a flaming torch sprang up spewing out over a considerable distance fire, hot coals and sparks.
Bu ayrımın orta noktasından, yanan bir meşale oldukça uzun bir mesafeye alev, kor ve kıvılcım fışkırtarak fırladı.
As a result, the gases in the atmosphere of Venus at a distance of 60 million kilometers their composition's been determined from the Earth.
Sonuç olarak Venüs'ün atmosferindeki gazların bileşimi 60 milyon kilometre uzaktan, Dünya'dan tespit edildi.
He must know at once even from a great distance that it is I.
Uzak bir mesafeden bile olsa hemen anlamalı ki o benim.
I'll come back on the phone when I'm a safe distance from Moscow.
Moskova'dan yeterince uzaklaşınca telefonda olacağım.
So I watched him. And I loved him from a safe distance.
Kısaca onu izledim, uzaktan sevdim.
I see Lord Sorak from Emmaeus, Lord Annas from farther than I but there was no time for Nicodemus, who lives right here in Jerusalem, shouting distance from this very place.
Emmaeus'tan Lord Sorak'ı, benden daha uzaktan gelen Lord Annas'ı görüyorum. Fakat yanıbaşınızda, bağırsanız duyulacak mesafedeki Kudüs'te bulunan dostunuz Nicodemus'a gelince vakit yoktu.
At 7 / 10ths of a millisecond after the explosion, and at a distance of 60 miles, the light from the fireball of a single megaton thermo-nuclear device is 30 times brighter than the midday sun.
Patlamadan milisaniyenin 10'da 7'si gibi bir süre sonra... 100 km uzaktaki... termonükleer bombanın oluşturduğu ateş topunun ışığı... öğle güneşinden 30 kat daha parlaktır.
I'll drive the extra distance in exchange for a smile from you.
Bir gülümsemen karşılığında aradaki mesafeyi senin için gidebilirim.
from a 30
from america 30
from all of us 28
from afar 26
distance 138
distance relationship 34
distance thing 21
distance call 17
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from america 30
from all of us 28
from afar 26
distance 138
distance relationship 34
distance thing 21
distance call 17
from the bottom of my heart 69
from now on 1905
from your perspective 17
from the very beginning 50
from new york 38
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from where 295
from the start 66
from the past 16
from the very beginning 50
from new york 38
from here on out 107
from the future 31
from the heart 21
from time to time 154
from where 295
from the start 66
from the past 16
from here on 55
from you 300
from what i hear 195
from your wife 16
from this moment 32
from this day forward 62
from me 297
from us 65
from then on 61
from this moment on 89
from you 300
from what i hear 195
from your wife 16
from this moment 32
from this day forward 62
from me 297
from us 65
from then on 61
from this moment on 89