English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fund kid

Fund kid translate Turkish

40 parallel translation
I was a Fresh-Air Fund kid.
Yaz kampına gitmişliğim vardır.
I just know I'd rather have Seth hanging out with Ryan than some trust-fund kid who only cares about getting a new Beemer every year.
Seth'in Ryan ile gezmesini tercih ederim... tek derdi her yıl yeni bir Breemer almak olan bir zengin çocuğu yerine.
This guy, Karl, is superrich, a trust-fund kid.
Bu adam Karl, çok zengin ve güvenilir bir çocuk.
Okay, first of all, a trust-fund kid doesn't send a message from grrrantastic-tech. com domain.
Birincisi parası olan birisi asla grrrantastic-tech. com adresinden sana e-mail atmaz.
I'm a rich trust-fund kid. I'm not ashamed of it.
Ben zengin ve güvence fonu sahibi bir çocuğum ve bundan utanmıyorum.
What is she, some kind of high-maintenance trust-fund kid or something?
Kız bir çeşit, zengin ve şımarık, bir mirasyedi mi?
I mean, why not some billionaire hedge fund kid on his way home from school?
Yani, neden okulda eve giden bir milyonerin çocuğu değil.
Rich trust fund kid realizes the world doesn't revolve around her.
Fon zengini çocuk..,... dünyanın onun etrafında dönmediğini fark eder.
Newbloom, on the other hand, is a trust-fund kid who's never had to work a day in his life.
Diğer taraftan, tröst fonu sahibi olan Newbloom'un hayatı boyunca bir gün bile çalışması gerekmiyormuş.
I used to be a trust fund kid.
Şımarık bir zengin çocuğuydum.
I used to be a trust-fund kid.
Şımarık bir zengin çocuğuydum.
She's a trust fund kid.
Güven telkin eden bir kız.
He's just your basic self-absorbed trust-fund kid.
Her zamanki, bencil, mirasyedi adamın.
She was a trust-fund kid turned violent radical.
Devletin büyüttüğü, sonradan şiddete yönelen bir çocuk.
While his own daughter runs around with a trust-fund kid.
Aynı zamanda da kendi kızı zengin bir çocukla birlikte.
Now, she was a trust fund kid, and she got straight As and came from a loving family.
Parlak bir çocuk, başarılı bir öğrenci ve sevgi dolu bir aileden.
Charlie says she's a trust fund kid.
Charlie vakıf fonu yöneticisi olduğunu söylüyor.
Some trust fund kid.
Mirasyedi bir velede aitmiş.
I mean, like, what are you, some, like, globetrotting, trust-fund kid?
Nesin sen peki, vakıf fonu olup dünyayı dolaşan o çocuklardan mısın?
Isabel is a trust fund kid.
Isabel güven fonu olan bir çocuk.
Like a trust fund kid with a death wish.
Biraz ölüm arzulu ve para harcamak isteyen çocuk gibi.
Ryan Davenport, trust fund kid charged with the second degree murder of candy Charley.
Ryan Davenport, tahsil edilen fon çocuğuna güvenin 2. derece cinayet Şekerleme Charley.
Trust fund kid. Loaded.
Güven fonu dolu olan bir çocuk.
And since this little kid's trust fund turned out to be bogus, I'm gonna have to work for a living.
İştirak nafakasına ihtiyacım olacak ve bu küçük adamın güven fonu sahte çıktığına göre. Para kazanmak için çalışmalıyım.
She said a kid ripped off the equipment fund showed you the money, you turned him in.
Çocuk malzeme fonunu soymuş, parayı sana göstermiş ve sen onu ispiyonlamışsın.
I mean he's got a lot of bills, a lot of problems with his kid's school fund.
Yani pek çok ödemesi, oğlunun okul masrafıyla ilgili sorunları var.
It'd be a nice kick-start to your kid's college fund.
Oğlunun kolej parasına iyi bir başlangıç da olur.
Yeah. I knew his poor dad, man, and that guy would be sick if he were alive... knowing how this kid is pissing away his trust fund. Thanks.
Yaşlı babasını tanırdım, ve adam eğer yaşasaydı oğlunun Güvenli Fonunu böyle çarçur ettiğini görse, hasta olurdu.
It's crazy what having a kid cost! You've got a college fund.
Bir çocuğa sahip olmanın maliyeti dehşet bir şey!
And I remember when I was a kid the Fresh Air Fund sent me to a summer camp up here with goats and cows and shit.
Sonra küçük bir çocukken Fresh Air Derneğinin beni ineklerin, kuzuların ve bu tarz boktan şeylerin bulunduğu bu yere yani buraya gönderdiğini hatırladım.
April Hobart wants to know if her old man can come to the fund-raiser, see his kid's band play.
April Hobart çocuğunun grubunu sahnede izleyebilmesi için kocasının kampanyaya gelip gelemeyeceğini merak ediyor.
One emptied his I.R.A., The other, his kid's college fund - -
Birisi birikimlerini boşaltmış, diğeri ise çocuğunun kolej parasını.
At a charity fund-raiser for my kid's school.
Çocuğumun okulu için düzenlenen bir bağış toplantısındaydım.
You cozied up to a lonely kid, and you tried to steal his college fund.
Yalnız bir çocuğun kanına girdin, ve onun fakülte parasını çalmaya kalkıştın.
A donation to a scholarship fund we are establishing for a Chosen kid from the neighborhood to attend the Academy of the royals next year.
Bu bağış, çevremizde yaşayan ve gelecek yıl Akademiye kabul edilecek bir gencimize sağlanacak bir burs için.
I lost my house, burned through my kid's college fund, and I still couldn't stop.
Ben evimi kaybettim. Çocuklarımın üniversite fonunu tükettim ve yine de duramadım.
- Well, who says you have to? - Well, I mean, ever since I was a kid I've seen these United Negro College Fund commercials, and it's, like, if you don't go to college, you're letting your whole family down, or you're destined for a life
Yani çocukluğundan beri bu United Negro College Fund reklamlarını görüyorum hani, eğer üniversiteyi gitmezseniz ailenizi hayal kırıklığına uğratırsınız ya da hayatınız çöplerde yemek aramakla filan geçer.
Well, maybe Little Ted kept this as kind of a slush fund for that Darren kid.
Belki de Küçük Ted bunu Darren denen çocuk için bir çeşit rüşvet fonu olarak tutuyordu.
Well, that's all the more reason to play, you know, jump-start the kid's college fund with a little money.
Oynamak için harika sebep işte, biraz parayla çocuğun üniversite fonuna katkı yaparsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]