English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Granddaddy

Granddaddy translate Turkish

332 parallel translation
I heard my daddy talk about fighting Yankees. And my granddaddy done fought in the Revolution.
Babamın Yankilerle savaşı anlatışını dinlemiştim büyükbabam da devrimde savaşmış.
Here comes your granddaddy.
Büyük baban yanına geliyor.
My granddaddy is sheriff of Tuckahoe County.
Benim dedem Tuckahoe County şerifiydi.
Your granddaddy? .
Büyükbabanız mı?
Then I heard my granddaddy say, " He's a real Handley, that boy.
Sonra büyükbabamın şöyle dediğini duydum. " O gerçek bir Handley.
You remember, Rhoda, Granddaddy's coming tonight.
Unuttun mu, Rhoda? Bu akşam büyükbaban geliyor.
And I'll be glad to see Granddaddy.
Büyükbabamın gelmesine çok seviniyorum.
- Granddaddy!
- Büyükbaba!
Granddaddy and his boys used to drive his longhorns... great herds of them, all the way to Kansas.
Dedemle çocukları eskiden kendi sığırlarını böyle koca koca sürüleri ta Kansas'a kadar götürürlermiş.
So did my granddaddy.
Benim ki de.
That was my granddaddy!
O benim dedemin babası.
Granddaddy?
Dede?
Your granddaddy bought me a Mars candy bar at the station, and said, "Character's the only thing I got to give you. Be a man."
Büyük baban istasyonda bana Mars çikolatası getirmişti, ve şöyle dedi : " Karakter, sana vereceğim en önemli şeydir.
I guess you've come to be of your granddaddy's opinion that I ain't fit to live with.
Büyük babanla aynı fikirdesin galiba, birlikte yaşanması imkansız biriyim senin için.
Look at granddaddy.
Büyükbabaya bak.
- That's granddaddy.
- İşte bu, büyükbaba.
That's granddaddy, Sophie.
- Bu, büyükbaba, Sophie. - Hiç de fena değilmiş.
This belonged to Granddaddy Langdon, Horace.
- Bu, Büyükbaba Longdon'a aitti Horace.
His name was Old Lodge Skins, who later become my granddaddy.
Ismi Eski Çadir Derisi'ydi ve daha sonra benim büyükbabam oldu,
That's the granddaddy of them all.
O hepsinin büyükbabası.
I might even volunteer to play gin with granddaddy.
Hatta büyükbabayla remi oynamaya bile gönüllü olabilirim.
Look, the ring was granddaddy's.
Bak, yüzük büyükbabanındı.
You go tell him your granddaddy is buried in there. He'll let you in.
- Şu elinde fenerle dolaşan koca herifi görüyor musun, işte şerif o.
Let us go see where... her granddaddy's buried.
- Tatlım, gidip şerifi görelim, hadi. - Daha sonra tekrar uğrayabilirsiniz. - Hey, millet.
The first slave in this family was my granddaddy Kunta Kinte.
Bu ailedeki ilk köle benim dedem Kunta Kinte'ydi.
Your great-granddaddy's name was Kunta Kinte.
Büyük büyükbabanızın adı Kunta Kinte'ydi.
What they yell, Granddaddy?
Ne diyorlar dede?
Well, it's time for Granddaddy get back into the world.
Dedenizin artık dünyaya geri dönmesinin vakti geldi.
Why can't you be like your granddaddy, the African and get some learning? " l'll tell you why.
Neden Afrikalı deden gibi olupta bir şeyler öğrenmiyorsun? " Nedenini söyleyeyim.
Why can't you be like your granddaddy, the African and get some learning? " I'll tell you why.
Neden Afrikalı deden gibi olupta bir şeyler öğrenmiyorsun? " Nedenini söyleyeyim.
But I had a great-granddaddy who died at the Alamo.
Ama Alamo'da ölen bir büyük büyük dedem vardı.
That field was an old paupers'graveyard, when my granddaddy was alive.
O alan büyükbabam hayattayken... yaşlı bir mezarlıktı.
He wants to prove he's a better horse trader than his granddaddy... who stole the land from the Indians about 50 years ago.
50 yıl önce araziyi Kızılderililerden çalan büyükbabasından daha iyi bir at tüccarı olduğunu kanıtlamak istiyor.
That's what your great-granddaddy paid to the Indians before he stole it from them.
Büyük büyükbaban Kızılderililerden çaldığı zaman yaklaşık bu kadar ödemiş.
That ball's as dry as your granddaddy's scalp.
Bu top, dedenin kafa derisi kadar kuru.
Here. Here's a box of ammo for your granddaddy's pistol.
Büyükbabanın tabancası için bir kutu mermi.
My granddaddy works here.
Büyükbabam burada çalışıyor.
That's what your granddaddy used to call me.
Deden de öyle derdi zaten.
My granddaddy was a full-blooded Yaqui Indian.
Büyükbabam saf kan Meksika yerlilerindendi.
I found a place that's, like, the granddaddy of garage sales.
Garaj satışına benzer bir şey yapılan bir yer buldum.
Maybe your granddaddy can paint me up.
Deden belki beni de boyar.
This is the granddaddy of all poisons.
Bu bütün zehirlerin babasıdır.
You want to have a drink with real men instead of a half-breed candy ass and his granddaddy?
Gerçek erkeklerle içmek ister misin? Bu melez sahtekâr ve büyükbabası yerine bizimle takıl.
If anybody bothers you, say it's for your bed-ridden, old granddaddy.
Soran olursa, yatalak deden için aldığını söylersin.
- Well, my granddaddy started it.
Büyük babam işi büyüttü.
lm just gonna tell them lm gonna be a granddaddy.
Onlara sadece büyükbaba olacağımı söyleyeceğim.
I remember, my granddaddy told me how, when you're lost in the desert, you should sleep during the day and walk at night.
Bir defasında dedemin... çölde kaybolunca, gündüzleri uyuyup geceleri yürümem gerektiğini anlattığını hatırladım.
Your granddaddy tell you that?
Deden böyle mi dedi?
The granddaddy of them all.
Hepsinin büyükbabası.
" Granddaddy, give me something.
" Dede, bize para ver.
- What's your granddaddy's name?
Ona birşey olmuş mu öğrenebilir miyiz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]