English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's my friend

He's my friend translate Turkish

2,173 parallel translation
He's my friend!
O benim arkadaşım.
I told you... he's my friend.
Söyledim ya... O arkadaşım.
He's my friend, and my boss hates nudes.
Fotoğrafçı arkadaşım. Şefim ise nüden nefret ediyor.
Listen, my friend the photographer, Mr. Reject, he's having a...
Bak, arkadaşım olan şu fotoğrafçı var ya,...
He's my friend. What?
Ne?
He's... He's not my friend.
Benim arkadaşım falan değil.
He's just my friend. - Hello.
Flashforward'ta böyle bir lüksümüz yok.
He's a friend of my daughter.
Kızımın arkadaşı.
That's what my friend wanted to talk to you about, only he's dead now, and it--it's up to me.
- Ne deneyleri? Seninle konuşmak isteyen bir arkadaşım vardı.
He's dead, although technically he's still my friend.
- Ne arkadaşı? Arkadaşım.
He's my friend.
O bir FBI ajanı.
Although technically he's dead, he's still my friend.
Teknik olarak öldü ama hala benim arkadaşım.
He's my friend. What's the big deal?
- O benim arkadaşım, ne olmuş?
He's not my friend. He's just a non violent perp I'm gonna pound a few beers with.
Alt tarafı beraber bir iki bira içeceğim zararsız bir fail.
He's my best friend.
Benim en iyi dostum o.
- He's my best friend.
- O benim en iyi dostum.
He's my friend.
O benim arkadaşım.
When he sees me in the halls at school, he'll think, "There's the awful girl that lost my best friend."
Beni okulda her gördüğünde, işte en iyi dostumu... kaybeden korkunç kız diyecek.
He's my... friend, and he asked me to get something out of his locker.
- Kendisi benim... Arkadaşım. Benden dolabından bir şey almamı istedi.
I know John. He's my only real friend.
Sadece John'u tanıyorum, tek arkadaşım o.
He did friend my cousin, though, and that's how I found out- - through her.
Çok şükür kuzeni var da, haberlerini ondan alıyoruz.
He's my friend, and I was just using him to stay away from you.
Sen de o hokey oyuncusuna kur yapıyordun. O benim arkadaşım ve sadece senden uzak olmak için onu kullanıyordum.
No, I don't remember you. My friend and I, we're trying to get a gay marriage situation going on... and he's all tripped up about some issue.
Bak, arkadaşımla eşcinsel evlilik olayını yapmaya çalışıyoruz ama bir konuya kafasını taktı.
He's my friend.
Arkadaşımdır.
Yeah well, he's actually my best friend too, so I'm really more concerned on a personal level.
Kendisi aynı zamanda en iyi arkadaşım olduğundan kişisel anlamda olan endişem daha fazla.
He's not just my client, he's my best friend since I'm five years old.
Sadece müşterim değil, aynı zamanda beş yaşından beri en iyi arkadaşım.
But he's my friend.
Aynı zamanda, arkadaşımdı.
Fine. I will talk to him. And Mr. Donaghy will understand'cause he's my best friend in the whole world,
İyi, onunla konuşurum ve Bay Donaghy bunu anlayacaktır, çünkü o benim dünyadaki en iyi arkadaşım.
And now that I realize that... ( voice breaking ) he's lying on a table in there And my best friend's hands are inside his chest.
Şimdiyse o... o masada yatıyor, ve en iyi arkadaşımın elleri onun göğsünün içinde.
He was my husband's best friend. Didn't you also have an affair with your patient's husband,
Hastanızın kocasıyla da bir ilişkiniz olmamış mıydı?
He's my friend, too.
Neal benim de arkadaşım.
I just came with my friend, he's having lunch with that girl.
Sadece arkadaşımın yanında geldim şu kızla yemek yiyeceklermiş.
He's not my friend. I just know he's called H.
Sadece ona "H" dediklerini biliyorum.
He's my friend!
O benim arkadaşım!
- Mom, he's not my friend. - Is that the money?
- Anne, arkadaşım falan değil.
He's not my friend.
O benim arkadaşım değil.
He's my best friend.
O benim en iyi arkadaşım.
And you know, he's... He is my brother's best friend so that's bad for the team.
Malum, erkek kardeşimin en yakın arkadaşı ki, ekibimiz için berbat bir durum.
He's my best friend.
O benim en iyi dostum.
Chevdet is my friend, but he's also Turkish-American.
Cevdet benim arkadaşım, ama o bir Türkamerikan.
He was a friend of my father's.
Babamın bir arkadaşıydı.
He's my friend, and I don't want to see him get hurt.
O benim arkadaşım, ve incinmesini istemiyorum.
Darrell was at your practice because he's my friend.
Darrell antrenmandaydı çünkü arkadaşım.
You know, he's my friend.
O benim arkadaşım.
He's riding with my best friend on earth.
Dünyadaki en iyi arkadaşımın içinde.
He's not my friend. He's my father.
O benim arkadaşım değil, babam.
- He's my friend from school.
- Okuldan arkadaşım.
And he's my best friend.
O benim en iyi arkadaşım.
He's not my friend.
Benim arkadaşım filan değil.
And tell objective Cooper that if he keeps annoying me about this, I'm not gonna ask friend Cooper to be my maid of honor.
Ve objektif Cooper'a de ki eğer bu konuda canımı sıkmaya devam edecekse arkadaş Cooper'dan nedimem olmasını istemeyeceğim.
You know my friend Max from law school? He's at Gregor's Steakhouse downtown, and Woody Allen is sitting two tables over.
Şehir merkezindeki Gregor's Steakhouse'taymış ve iki masa ötesinde Woody Allen oturuyormuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]