English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He knew

He knew translate Turkish

17,123 parallel translation
I don't know how he knew, but he's right.
Onun nereden öğrendiğini bilmiyorum ama haklı.
But Mr. Dennis, he said that he followed those two girls for four days and that he knew that they were the ones that he would want.
Ama Bay Dennis o iki kızı dört gün boyunca izlediğini ve onun isteyeceği türden kişiler olduğunu söyledi.
He knew his days were numbered and he packed up his life.
Günlerinin sayılı olduğunu biliyordu, dolayısıyla bütün yaşantısını toplamış.
Still, he knew.
Olsun, gene de biliyordu.
He was saying goodbye - he knew what was happening.
Veda ediyormuş, başına geleceği biliyormuş.
He knew he'd raced well.
İyi yarıştığını bilirdi.
He came back to racing, even though he knew it could kill him.
Tekrar yarışmaya dönmüştü, ölebileceğini bilmesine rağmen.
He was braver than even he knew.
O kadar cesur olduğunu kendi bile bilmiyordur.
He knew we were stronger as a group, that we couldn't do it alone, and that we're all meant to be free.
Yalnız yapamayacağımızı hep birlikte güçlü olduğumuzu ve özgür olmamız gerektiğini biliyordu.
He knew they were gonna win.
Kazanacaklarını biliyordu.
He knew many of the same people that Billy the Kid knew, and he also knew the area.
Billy the Kid'in tanıdığı pek çok kişiyi tanıyordu. Ayrıca bölgeyi de iyi biliyordu.
He knew the places that an outlaw might hide or where they might go.
Bir kanun kaçağının saklanabileceği ya da gidebileceği yerleri biliyordu.
He didn't need to because he knew all that computer shit.
Gitmesine gerek yoktu çünkü tüm o bilgisayar saçmalığından anlıyordu.
Or his friend did and he knew how to sell his nerd friend.
Ya da arkadaşı biliyordu ve inek arkadaşını satmayı bildi.
Uh, well, Joseph discovered that Mary was gonna have a baby, and this upset Joseph because he knew that he wasn't the father, so she must love someone else.
Yusuf, Meryem'in bir bebeği olacağını keşfetti ve bu Yusuf'u üzdü çünkü babanın kendisi olmadığını biliyordu. Demek ki Meryem başka birini seviyordu.
If I didn't know any better, I would've thought he knew his victims.
Bilmesem kurbanları tanıdığını düşünürdüm.
He knew that was my only way out and he shut it down!
Ruiz'in tek çıkış yolum olduğunu biliyordu ve onu ortadan kaldırdı.
Knox's killer was probably a Lobos associate tying up loose ends, and there was no forced entry, so unless he left the window open, he knew his killer and let him in.
Knox'un katili muhtemelen Lobos'un tetikçilerindendi yarım kalan işleri hallediyordu, zorla giriş yoktu zaten daireye tabii pencereyi açık bırakmadıysa, katilini biliyordu ve onu içeri aldı.
He knew Dad and Uncle Tommy when they were younger.
Küçükken babamı ve Tommy amcayı tanıyormuş.
He knew.
Biliyordu.
He knew how to tail someone.
Nasıl takip edileceğini biliyor.
He knew it, Jimmy.
Öğrenmiş Jimmy.
He knew I was working for you.
Sana çalıştığımı öğrenmiş.
Not sure the mayor would've given him the key to the city if he knew about Joan Solodar and that body they buried.
Belediye başkanının Joan Solodar ve gömdükleri cesetten haberi olsa şehrin anahtarını vereceğinden emin değilim.
He knew he was his and he took him.
Kendisini onun kaçırdığını biliyormuş.
He knew where the cameras were.
Kameralar nerede biliyormuş.
The driver said he knew a back way in here.
Şoför bir arka yol biliyormuş.
He knew we were the police.
- Polis olduğumuzu biliyordu.
I... look, if he knew, he would just try to talk me out of it and he probably would, so...
Bakın eğer öğrenirse beni vazgeçirmeye çalışır ve muhtemelen başarır da.
Someone he knew in Paris.
Paris'te tanıştığı biri.
I'm guessing he knew the person that shot him.
Sanırım vuran kişi onu tanıyormuş.
He knew my father.
Babamı tanırdı.
What will happen if Einthoven finds out he's still alive... and you knew all along where he was?
Einthoven onun yaşadığını, senin yerini bildiğini öğrenirse ne olur peki?
He thought I was wrong, but I ignored the Texas Ranger named Walker because I knew I was right.
Benim yanıldığımı sanıyordu ama ben Teksas muhafızı Walker'ı görmezden geldim çünkü doğru şeyi yaptığımı biliyordum.
You knew once Alex was in the clear he'd stand up in that saddle.
Düzlüğe gelince Alex'in eyerin üstünde ayağa kalkacağını biliyordunuz.
And he was afraid that if anybody knew that he had this deal with Wyatt Earp, his name would be mud, because loyalty was everything at the frontier.
Wyatt Earp'le anlaşma yaptığının duyulmasından korkuyordu. Adı kirlenecekti. Çünkü sınırda sadakat her şey demekti.
I knew he'd come, but I swear I didn't know so soon.
Geleceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağını bilmiyordum yemin ederim.
If he and Egan knew the route of the Lobos transfer, it's because she told them.
Eğer o ve Egan Lobos'un nakil rotasını biliyorduysa Angela onlara söylediği içindir.
I knew this guy back when he was starting up.
Daha işe başladığı zamanlarda, bu adamı tanıyordum.
I tried to go to my supervisor, but I choked because I knew he wouldn't believe me.
Müdürümün yanına gitmeye çalıştım. Ama tıkandım çünkü bana inanmayacağını biliyordum.
And when he found out that I knew, he... He tried to kill me.
Bildiğimi öğrendiğinde beni öldürmeye kalktı.
He says "Right from the start when you knew we would part"
"Baştan beri ayrılacağımızı biliyordun" diyor.
You knew where he was all along.
Nerede olduğunu biliyordun.
I knew, he was mine.
Biliyordum, o benimdi.
If we knew the name of the man who stabbed Lobos, he'd already be dead.
Eğer aynı bıçaklanan Lobos'tan bahsediyorsak çoktan nalları dikti o.
I only meant for Conor to tell his teammates that we were friends, but looking back, maybe he thought I knew more than that.
Conor'ın takım arkadaşlarına arkadaş olduğumuzu söylemesini istedim ama düşününce, belki de o daha fazlasını bildiğimi düşünmüştür.
And he said yes, because I knew he wanted to take a deal.
O da kabul etti,... çünkü anlaşmak istediğini biliyordum.
I knew he was struggling with the loss of Elise, but... had no idea how hopeless he must have felt.
Elise'i kaybetmenin ona zor geldiğini biliyordum ama bu kadar umutsuz durumda olabileceği hiç aklıma gelmemişti.
I know what I said, and I knew what he'd do if you don't name that boy Tom.
- Ne dediğimi biliyorum. Bu çocuğun adını Tom koymazsan onun ne yapacağını da biliyorum.
I knew he was scared.
- Korktuğunu anladım.
I ain't never knew the doctor to be a man of humor before he gave you that name.
Sana bu ismi vermeden önce doktoru şerefli bir adam sanırdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]