He knew it translate Turkish
2,803 parallel translation
The point is, Mr. Clove defamed our client as homophobic, when clearly he knew it was religiously based speech.
Mesele şu ki, Bay Clove konuşmanın din kökenli olduğunu açıkça bilmesine rağmen,... eşcinsel düşmanı diyerek iftira atmıştır. Evet.
The very moment everything was taken away from Job... he knew it was the Lord who'd taken it away.
Herşeyin elinden alındığı o anda Eyüp onları alanın Tanrı olduğunu biliyordu.
Well, there's only one intern job offered in the newspaper, and obviously he knew it.
Gazetede bana stajyerlik önerdi.
He caught it five years ago, the day after Grace went missing'cause he knew it was the shark that took her.
O balığı beş yıl önce Grace'in kaybolduğunun ertesi günü yakaladı. Çünkü onun kızımı yediğini biliyordu.
He knew it from the outset.
Başlangıçtan beri onu biliyordun.
He knew it was safe.
Sessizce uyumanın.
That was his moment not that he knew it at the time.
Hayatının en güzel günleriymiş. Ama o zamanlar farkında değilmiş.
He knew it was terrible.
Korkunç olduğunu biliyordu.
His face when he knew it was me!
Ben olduğumu öğrenince yüzünü görmeliydin!
He knew it was a shit hole. No one ever called the cops on him.
Kimse onun yüzünden polisi çağırmamıştı.
And the thing that he thought, that what was amusing to him was he said, "and nobody knew it was wrong."
Ve ona asıl komik gelen şey hiç kimsenin, bunun yanlış olduğunun farkında olmamasıdır.
He knew none of it.
O bunların hiç birini bilmiyor.
I knew he couldn't help it, but I was so lonely.
Bu onun hatası değildi biliyordum ama çok yalnızdım.
I knew it was suspicious that he never went near women.
Kız arkadaşı olmamasını şüpheli buluyordum zaten.
I knew it. Will you tell Dex he doesn't know you at all?
Dex'e seni o kadar da iyi tanınmadığını söyleyecek misin artık?
What you're telling me is that whatever it was, he knew and we didn't?
Her ne anlatmaya çalışıyorsan, o biliyordu biz bilmiyorduk öyle mi?
He didn't like it when, like, we knew that she was hurt, and it showed on us.
Ritanın acı çektiğini bilmemizden ve bunu göstermemizden hoşlanmıyordu.
it had become... a bloodthirsty-type situation, where people knew he was gonna die, and they was just...
İnsanlar öleceğini biliyordu ve onu bir saniyeliğine bile bırakmıyorlardı.
He knew, and he was okay with it.
Biliyor ve dert etmiyordu.
Only Wade knew, but I think it's safe to assume that's why he hooked up with Frost.
Sadece Wade biliyormuş, ama sanırım Frost'la birlikte takılmasının nedeninin bu olduğunu düşünmek yanlış olmaz.
- I knew it, he was born a woman.
- Biliyordum, kadın olarak doğmuş.
Has it occurred to you that Anson knew Ahmed was protected when he dropped his name?
Anson'ın Ahmet'in adını ortaya atarken korunduğunu bildiğinin farkına varmış olabilir misin?
I think he knew that I'd "get it."
Sanırım anlayacağımı biliyordu
And he knew how to live it.
Ve nasıl yaşayacağını bilirdi.
It makes more sense to guess he knew secrets about you.
Akla onun sizinle ilgili bir sır bildiği geliyor.
Whoever took it, knew what he was doing. He has a lot of effort.
Sorun istemiyorum o yüzden dikkatli olalım
So I figured some other smart guys knew he did it before.
Ve düsündüm ki bazi diger zeki adamlar bunu daha önce yaptigini biliyordu.
All those years I knew that guy... he fucking did it anyway, scumbag.
Yillardir taniyorum adami... yine de yapacagini yapti, pislik.
He knew what he had to do to get it.
Bunun için ne yapması gerektiğini de biliyormuş.
I think he knew it was the only way I'd get clean.
Ancak böyle düzelebileceğimi biliyordu.
I never knew why he didn't drink, and, well, it turns out, "Like father, like son."
Neden hiç içki içmediğini bilmiyordum, meğer armut dibine düşermiş.
But he knew I didn't really mean it.
Ama benim gerçekten kast etmediğimi biliyordu.
I knew father did not use the house... but I figured he at least took care of it.
Biliyordum. Babam evi pek kullanmazdı. Bu kötü bir şaka olmalı.
It was only you and I who knew where he was.
Onun nerede olduğunu sadece ikimiz biliyorduk.
But now he knew that we had Sam... so it was only a matter of time... until Spike came looking for us.
Ama o zamana dek, Sam'in bizde olduğunu biliyordu o yüzden Spik e'ın bizi aramaya gelmesi an meselesiydi.
I know now that it was hopeless, but then... I told him to wait, rescue is on the way, but he knew.
Hiçbir umudun kalmadığını biliyordum ama ona beklemesini söyledim ambulansın yolda olduğunu söyledim ama o biliyordu.
I'm not for sure, but I'd put money on it that she knew he'd do it.
Pek emin olmasam da, kızın, bunu yapanın Mud olduğunu bildiğine bahse girerim.
You knew he'd confuse us, but then he got run over, so you've been winging it all night, playing with us!
Bunun kafamızı karıştıracağını biliyordun ama sonra adam ezildi. Yani bütün gece numara çevirip, bizimle oynuyordun!
Because I knew it would hurt him if he found out.
Çünkü eğer öğrenirse bunun onu üzeceğini biliyordum.
No, he ain't do anything though, but I knew it was important to him, so I took care of it.
O hiçbir şey yapmadı ama onun için önemli olduğunu biliyordum ben de çaresine baktım.
When I asked Moxon that day at the Parkview whether he knew Sarah Holt, he denied it.
Parkview'de Moxon'a, Sarah Holt'u tanıyıp tanımadığını sorduğum zaman onu tanımadığını söylemişti.
When Rufus said he thought he saw you, I knew it must be true.
Rufus seni gördüğünü sandığını söylediğinde doğru olması gerektiğini biliyordum.
Just saying it out loud sounds crazy, but... It's like I knew that he would never stop loving me, like he would never...
Dışından söyleyince çılgınca geliyor ama sanki beni sevmeyi asla bırakmayacağını biliyor gibiydim.
It would be an option if we knew he wasn't the one who turned your bloodline.
Eğer senin kan bağının sahibini dönüştürenin o olmadığını bilsek olurdu.
It was perfect, apart from a little plumbing so we contacted Finn, and he knew Roar.
Mükemmeldi, su tesisatı dışında. Biz de Finn'e haber verdik, o da Roar'ı tanıyordu.
A Dad I knew and loved for all my life and now he's gone... and it's your fault.
Tanıdığım ve hayatım boyunca sevdiğim bir babam. Ve artık yok ve bu senin suçun.
The police arrested John Williams because he knew Timothy Marr and was at the Williamsons'house on the night of the second murder, had no money before the murder and had some silver after it.
Polis, John Williams'ı, Timothy Marr'ı tanıdığı için ve ikinci cinayetinde ise Williamoğullarının barında bulunduğu için tutuklamıştı.
You knew that if you offered him a bribe for a clean audit, that he'd take it.
Temiz bir rapor için ona rüşvet versen kabul edeceğini biliyordun.
I think he knows that I knew it was him on the phone.
Sanırım telefonda kişinin o olduğunu bildiğimin farkında.
Before I knew what was happening, he put this cloth over my mouth, which had this chemical smell, and... and that's it.
Ben neler olduğunu anlayamadan ağzımı ilaç kokan bir bezle kapattı ve... -... bu kadar.
You knew he'd have to go to the library to get it.
Onu almak için kütüphaneye gitmesi gerektiğini biliyordun.
he knew everything 22
he knew 176
he knew what he was doing 33
he knew that 34
knew it 50
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
he knew 176
he knew what he was doing 33
he knew that 34
knew it 50
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25