English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / His friend

His friend translate Turkish

6,416 parallel translation
Francis calls me his friend.
Francis bana "arkadaşım" diyor.
Go buy his friend a drink.
Git ve arkadaşına bir içki al.
Got drunk and hung his bare buttocks out the passenger side window of his friend's car.
Sarhaoş olarak Çıplak kalçasını Arkadaşının arabasının yolcu camından
He came in... a few days ago with his friend.
birkaç gün önce... arkadaşıyla buraya geldi.
Honestly I wouldn't have cared as much till I saw his friend was you.
Dürüst olmak gerekirse arkadaşının sen olduğunu anlayana kadar çok fazla ilgilenmemiştim.
I went out with his friend, Paul. When we got back together, I told him I hung out with Paul.
Barıştığımızda ona Paul'la takıldığımı söyledim.
The fact that he had a girlfriend didn't mean I couldn't still be his friend.
Kız arkadaşı olması demek hala onun arkadaşı olamayacağım anlamına gelmiyordu.
I don't know if you heard, but Terry was attacked recently and the other day his friend was murdered.
Bilmiyorum duydun mu ama, Terry daha önce saldırıya uğradı ve geçen gün de arkadaşı öldürüldü.
Similarly, his friend Pinky.. ... is dealing with an utterly boring life.
Aynı şekilde dostu Pinky'nin de hayatı oldukça sıkıcıydı.
I would like to request Mr. Akshay.. ... to honor our guest and his friend.
Akshay Kumar'ın isteği üzerine konuğumuzu ve onun arkadaşını onurlandırmak istiyorum.
Ladies and Gentlemen, I would like to request. ... Mr. Akshay Kumar to honor our guest and his friend.
Bayanlar ve Baylar, Akshay Kumar'ın isteği üzerine konuğumuzu ve arkadaşını onurlandırmak istiyorum.
This is his friend KD's fault.
Hepsi KD arkadaşının hatası.
As his friend, it's my job to stop him.
As his friend, it's my job to stop him.
His friend betrayed all of us.
Arkadaşı hepimize ihanet etti.
- I'll be his friend.
- Arkadaşı olacağım. - İşte bu be!
Invite your family, your friend Pepper, and, what's his name, the - - the - - the flouncy one?
Ailenizi davet edin, arkadaşınız Pepper'ı davet edin. Bir de şu fırfırlı olanın adı neydi?
I was his big sister, his big brother, his nemesis, his protector, his best friend.
Onun ablasıydım ağabeyiydim, can düşmanıydım koruyucusuydum, en yakın arkadaşıydım.
I'm a friend of his.
Onun bir arkadaşıyım.
Friend gave me his name.
Arkadaşı ismini söyledi.
It was his best friend that tore it up, which is all the more reason to deny Henry standing bear bail.
Bunu yapan en iyi arkadaşıydı, Bu da Henry "Ayakta Duran Ayı" nın serbest bırakılmaması için bir neden daha olduğunu gösterir.
Henry, along with his best friend, they brought my lilly home.
Henry, en iyi arkadaşı ile birlikte, Lilly'mi bana evime getirdiler.
Rockox was a friend of his.
Rockox da Rubens'in arkadaşıydı.
You feel guilty when you break up your best friend's relationship just to get even with his girlfriend.
Kız arkadaşından öcünü almak için en iyi dostunun ilişkisini bozarsan kendini suçlu hissedersin.
Prosecution's going to use Marjorie's best friend to say that she wanted to divorce Max, which would have eliminated his inheritance per the prenup and thereby giving him motive to kill.
Savcı, Max'ten boşanmak istediğini söylemesi için Marjorie'nin en iyi arkadaşını kullanacak. Böylece evlilik öncesi anlaşmasına göre mirasının bir kısmını kaybedecekti.
That's so funny, cause I was just telling my friend that I literally want to sleep with somebody that owns his own business. "
Ne ilginç çünkü arkadaşlarıma hep kendi işinin sahibi olan biriyle yatmak istediğimi söylerim. "
I-I have a friend who forgot his pass code.
Giriş şifresini unutan bir arkadaşım var.
Our good friend Immanuel wasn't one to mince his words.
Sevgili dostumuz Emmanuel sözlerine pek dikkat etmezmiş.
A friend of his, a dennis evans.
- McCombs'un bir arkadaşı, Dennis Evans...
Someone who also needed money. A friend from his teenage years.
Paraya ihtiyacı olan birisi vardı gençlik yıllarından bir arkadaşı...
A friend of his.
- Onun bir arkadaşı.
My friend asked me to pick up his BB.
Arkadaşım Blackberry telefonunu almamı istemişti.
I'm his best friend.
Ben onun en iyi arkadaşıyım.
Uh, my friend David just loaned me his big ice-cream truck, and I'm gonna double-park it in front of the BMW.
Arkadaşım David'in dondurma kamyonunu ödünç aldım. BMW'nin önüne park edeceğim.
Show our friend here there's more to a soldier than just his armor.
Arkadaşlarımıza sadece zırhtan ibaret olmadığımızı gösterelim.
- A friend of his found me.
- Bir arkadaşı izimi sürmüş.
Unbelievably, our large-headed friend had just won two challenges in a row and secured his place in a pro drag race.
Koca kafalı dostumuz inanılmaz biçimde art arda iki yarışmayı da kazanmış ve profesyonel kalkış yarışında kendi yerini garantilemişti.
He said it wasn't his but a friend's, his new "bro"...
Kendisinin olmadığını, bir arkadaşına ait olduğunu söyledi, yeni kankası.
What about our old friend, that scorched Overlord? He's pulling back to his stronghold.
Eski dostumuz kavrulmuş Amir'den ne haber?
Sources tell me our Saudi friend Bashir is in custody... spilling his guts.
Kaynaklarımın bana dediklerine göre, Suudi arkadaşımız Bashir, -... gözaltında her şeyi ötmüş.
I decided I was gonna be the friend I always claimed to be and help him save his farm.
Ben her zaman onun arkadaşı olarak çiftliğini kurtarması için yardım etmeye karar verdim.
Right now, his best friend, anywhere in the universe.
Şu anda, evrendeki en iyi arkadaşı benim.
Gabby may have been Matty's best girlfriend ever, but I was determined to be his best friend ever, and that meant being polite to Gabby.
Gabby, Matty'nin gelmiş geçmiş en iyi kız arkadaşı olabilirdi ama ben onun en iyi arkadaşı olmak için kararlıydım, ve bu Gabby'ye karşı kibar davranmamı gerektiriyordu.
But Anton said that he had to... to show the picture to a friend of his just to be sure, some... guy called Dimitri.
Ama Anton o olduğundan emin olmak için fotoğrafı Dimitri adında bir arkadaşına göstereceğini söyledi.
So, this actor friend of yours had all of his clothes here because?
Yani, senin şu aktör arkadaşın tüm kıyafetlerini burada tutuyordu, çünkü?
Mike, we know that Jon is your friend, and I understand the stakes here, but the storage container was in his driveway.
Mike, Jon'ın arkadaşın olduğunu biliyoruz ve risklerin de farkındayım ama depolama konteyneri Jon'ın garaj yolundaydı. Evet.
I framed a man and his wife, my friend.
Bir adama ve karısına tuzak kurdum, dostuma.
No, Cameron's his best friend.
Hayır Cameron onun en iyi arkadaşı.
We're gonna meet a friend of his.
Bir arkadaşıyla buluşacağız.
So my friend Harry Finkelstein went to the doctor's the other day to pick up his wife's blood test results.
Dostum Harry Finkelstein geçen gün karısının kan testi sonuçlarını almak için doktora gitmiş.
Marcus can't find a kid his own age to be his best friend because they're beneath him...
Marcus yaşıt bir arkadaş edinemiyor. Çünkü sosyal ve duygusal bakımdan çok alttalar.
Be his best friend, and all of it is yours, Andy.
- Arkadaşı ol ve hepsi senin olsun, Andy. - Biliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]