His word translate Turkish
2,265 parallel translation
Wilson said he would take care of it, and I took him at his word.
Wilson icabına bakacağını söyledi. Ben de sözüne güvendim.
True to his word, my uncle has entailed all to me, and though saddened by his passing, I cannot help but think of our future.
Amcam sözünde durarak tüm mal varlığını bana bıraktı. Ölümünden dolayı üzüntü duyuyor olsam da, geleceğimizi düşünmeden de edemiyorum.
He kept his word.
Sözünün arkasında durdu.
He gave me his word.
Bana söz verdi.
Well, he promised you his daughter, you took him at his word, and she ran off with another guy.
Kızını size vereceğine söz verdi. Ondan söz aldınız ama kız başkasıyla kaçtı. Durun biraz.
And you take that demon at his word?
Yani o iblisin sözüne mi güveniyorsun?
Do you really take his word Over the elders, And the generation of elders before them?
Gerçekten onun sözünü, ihtiyarların ve önceki nesil ihtiyar heyetlerinin, üstünde mi tutuyorsun?
News of Letsatsi's strength and beauty began to spread beyond the valley, and the hunter, true to his word, put out the invitation to his wealthiest client to come and hunt one of the rarest, most magnificent animals in the whole of Africa.
Letsatsi'nin gücünün ve güzelliğinin haberi vadinin ötesinde yayılmaya başladı ve avcı, söz vererek en zengin müşterilerini gelmeleri ve tüm Afrika'nın en muhteşem en nadir hayvanlarından birini avlamaları için davet etti.
Because crazy as he was, he was always true to his word.
Her ne kadar deli olsa da, sözüne güvenilir biriydi.
Enough to get a whale drunk, but he gave me his word they will not be harmed.
Kör kütük sarhoş oldu ama zarar görmeyeceklerine dair söz verdi.
You're just gonna take his word?
Onun sözüne mi inanıyorsun?
" And scrooge was better than his word.
" Varyemez, onun söylediğinden daha iyiydi.
He also wants you to know that if you don't take his word for it, you can just suit up and see for yourself.
Ayrıca, "eğer sözüme güvenmiyorlarsa gerekli kıyafetleri giyip kontrol edebilirler" dedi.
Then it's his word against ours.
O zaman onun sözüne karşı bizim sözümüz.
What- - you gonna take his word over a decorated cop?
Ne onun söylediklerini benim söylediklerime tercih mi edeceksin?
If Laugesen goes back on his word, do you still prefer him as prime minister?
Laugesen sözünden dönerse, onun başbakan olmasını hâlâ ister misiniz?
- Laugesen is going back on his word.
- Laugesen sözünden dönüyor.
Bill is nothing if not faithful to his word.
Bill sözünü tutmadan yapamaz.
And a certain word that seems to be on his mind.
Ve bana demek istediği bir kelime var.
Look, I left word with his people that you'd be there, okay?
Adamlarına oraya geleceğini söyledim, tamam mı?
We just got word that Jimmy O is draining his shadow accounts out here.
Jimmy O'nun buradaki gizli hesaplarını boşalttığını öğrendik.
I left word for him at his warehouse.
Deposuna haber bıraktım.
Yeah, and dad would be sitting at the head of the table giving us his stupid quizzes and word puzzles, but you... you would want to know everything about our day... whatever crazy idea we had or whatever,
Evet, ve babamda masanın başındaki sandalyede oturup, bize aptalca sorularını ve bilmecelerini sorardı, ama sen... sen bizim günümüzü nasıl geçirdiğimizi bilmek isterdin. Yaptıklarımız her ne olursa olsun sen hepsini dinlerdin.
Most importantly, I need your word that the dwarf is gonna live out the rest of his life without our involvement.
Daha önemlisi, bu iğrenç cüce hikayenizi hayatınız... boyunca bir daha tekrarlamamak.
and aberdeen football club has more than just willie's word as proof of where his allegiance lies.
Aberdeen takımı, Willie'yi kafasına koymuş ve köklerini burası olarak gösteriyor.
We have only Richard's word for what he and his brother said to each other that day.
O gün, kardeşiyle birbirlerine ne söylediklerine dair elimizde bir tek Richard'ın söyledikleri var.
By now, word about this mystery provocateur and his increasingly ambitious adventures was radiating far beyond the world of street art.
Şu ana kadar bu gizemli provokatör ve onun bu tutkulu maceralarıyla ilgili söylentiler sokak sanatı dünyasının çok daha ötesine geçmişti.
"Life is Beautiful" stayed open for a further two months, and as word about MBW spread, his pieces appeared in galleries and shows around the world, from Miami and New York to London, Paris, and even Beijing.
BBY'nin namı yayıldıkça eserleri dünyanın her yerinde sergilenmeye başladı. Miami'den New York'a Londra, Paris ve hatta Pekin'e kadar.
His dying word was "check."
Son sözü "Check" oldu.
I sent word to the margrave of Rothenberg asking him to send his Gars for her.
Rothenberg Uçbeyi'ne haber yollayıp ondan Gar'larıyla, Confessor Ana'yı yakalamasını istedim.
We just got word of a kidnap victim buried alive with a bomb strapped to his chest.
Göğsüne tutturulmuş bir bomba ile canlı canlı gömülen bir kurbandan haber aldık.
Not a word from my dear sister for years, my son doesn't even know his aunt and you breeze in between meetings just so I'd talk about you.
Sevgili ablamdan senelerce tek kelime duymadım. Oğlum halasını tanımıyor bile. Sonra toplantılarının arasında bir gün ortaya çıkıp senden bahsetmemi istiyorsun.
And Bernard Higgins received an extra appendix in exchange for a word from the appendix of his book.
Bernard Higgins ikinci bir apandist alırken karşılığında kitabının içindekiler kısmından bir kelime verdi.
So much so, that the word Brotherhood, in his definition Has everything to do with Power
O kadar ki, kardeşlik kelimesinin ona göre açıklaması her şeye güçle sahip olmak demek.
Van Say? Was it one word or two words? Was it his name?
Vansay, bir kelime mi yoksa iki kelime mi?
why are you even doing this? I gave Chuck my word I'd make sure his sister was okay.
Chuck'a kardeşini gözeteceğime dair söz verdim.
Promise me not one word to mom and dad till Monday morning, while I am dealing Nick his bridal-suite blowjob.
Pazartesi sabahına kadar annemle babama bir şey söyleme. O sırada balayı süitimizde Nick'e sakso çekiyor olacağım çünkü.
But wherever this gets you with your disease, promise me not one word to mom and dad till Monday morning, while I am dealing Nick his bridal-suite blowjob.
Ama hastalığının sebebi neyse lütfen pazartesi sabahına kadar annemle babama bir şey söyleme. O sırada balayı süitimizde Nick'e sakso çekiyor olacağım çünkü.
Any word about his mother?
Annesi hakkında bir şey söyledi mi?
Word to the wise... We're gonna have our hands full When he gets back from his hunt.
Bana sorarsanız avdan dönünce bayağı uğraşmamız gerekecek.
Someone with the word "light bulb" in his name.
Adını "Ampül" koyduğunuz biri.
This is his first time ever on his own, and with all e strangers and what not, and he's probably terrified that he's not gonna be able to, uh, you know... what the hell is the word I'm lookin'for?
Şimdiye kadar ilk defa yalnız kalıyor,... etrafında bütün o yabancılarla,... ve muhtemelen oraya şey yapamayacağını düşündüğü için de dehşete düşmüştür, neydi o kelime?
But, yes on his umbrella was the word PAPPU.
Tabi ya şemsiyesinin üzerinde PAPPU yazıyordu.
Now, my mission now is to cast off the shackles of my incarceration, to go forth in the land, and spread his good word, the way that Jesus did with the apostles.
Şimdi benim görevim, somut bedenimi zincirlerden kurtarmak ve yeryüzünde O'nun sözlerini yaymak, İsa'nın havarileriyle yaptığı gibi.
Word is he's lookin to expand his operation.
İşletmesini büyütmek istiyor.
Don't tell me word reached you that Rufus is making his famous chili.
Bana sakın Rufus'un meşhur Meksika yemeğini yaptığını duyup da geldiğini söyleme.
- I left word with his assistant.
- Asistanına haber bıraktım.
Word to the wise - - stay out of his war stories from now on.
Sana bir tavsiye, Sam'in savaş hikayelerine pek bulaşma.
Word has it on campus that Winger's too busy hanging out with his cool new lawyer friend.
Kampüsteki söylentiye göre Winger yeni avukat arkadaşıyla takılmakla meşgul.
You led the King by word and gesture to love you, concealing your contract with Francis Dereham to the peril of the King and his children begotten by you.
Sözleriniz ve hareketlerinizle, Kral'ın sizi sevmesini sağlayıp, Francis Dereham ile olan sözünüzü gizleyerek, Kral'ın sizden doğması mümkün çocuklarının kanuni durumunu riske attınız.
Think about it. He spends all day with a relatively attractive young woman Who hangs on his every word, files his reports, makes his coffee...
Düşünsene, bütün gününü her sözünü dinleyen....... raporları dolduran, kahvesini hazırlayan oldukça çekici, genç bir bayanla birlikte geçiriyor.
his words 65
word 592
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23
word of honor 22
word to the wise 46
word 592
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23
word of honor 22
word to the wise 46
word gets around 29
word of advice 82
word for word 69
word is 107
word on the street is 18
his wife 438
his watch 21
his wife died 20
his wife left him 23
his work 33
word of advice 82
word for word 69
word is 107
word on the street is 18
his wife 438
his watch 21
his wife died 20
his wife left him 23
his work 33