English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hit the floor

Hit the floor translate Turkish

284 parallel translation
I had a feeling just as I hit the floor.
Sanki tam yere değerken bunu hissettim.
Or it could've gone off when it hit the floor... after the arm was broken.
Tabii kolu kırılıp silah yere düştüğü için... ateş almış da olabilir.
A second later, he heard a body hit the floor.
Bir saniye sonra, birinin yere yığıldığını duymuş.
A second later, he heard the body hit the floor.
Bir saniye sonra, çocuğun yere vurduğunu duyuyor.
He says he heard the boy say "I'm gonna kill you", and a split second later heard a body hit the floor.
Adam çocuğun "seni öldüreceğim" dediğini duyduğunu söylüyor, ve bir saniye sonra bir vücudun yere yığıldığını duyduğunu.
Since the woman saw the killing through the last two cars, we can assume that the body hit the floor just as the train went by.
Bayan cinayeti son iki arabadan gördüğüne göre, buradan vücudun, tam trenin geçtiği anda yere yığıldığını çıkarabiliriz.
Therefore, the train had been roaring by the old man's window a full ten seconds before the body hit the floor.
O zaman, vücut yere yığılmadan önce on saniye boyunca tren yaşlı adamın penceresinde gürlüyordu.
As the body hit the floor, he said he heard footsteps upstairs, running to the front door.
Ceset yere yığıldığı zaman, yukarıda kapıya doğru koşan, ayak sesleri duyduğunu söyledi.
- 15 seconds after the body hit the floor.
- Cesedin yere vurmasından 15 saniye sonra.
When he's in bed, he heard the body hit the floor, heard the woman scream, got to his front door as fast as he could, heard somebody running and assumed it was the boy.
Yatağındayken, cesedin yere vurduğunu duydu, Bayanın çığlığını duydu, olabildiğince hızlı ön kapısına gitti, birinin koştuğunu duydu ve bunun çocuk olduğunu zannetti.
- No, I did it myself when I hit the floor.
- Hayır, yere düşünce kendim yaptım.
Join in : the lights come on, the artists hit the floor.
Parıldayan yıldızımızın gösterisini kaçırmayın sakın.
I hit the floor and hurt my back.
Zemine çarpıp, belimi sakatladım.
You get in the car and hit the floor.
Arabaya bin ve orada kal.
Myself, leaving my room, I stumbled and hit the floor.
Kendim, odamdan ayrılırken, tökezledim ve yere düştüm.
I saw him hit the floor. What?
Yere düştüğünü gördüm.
Sit yourself here so you won't hit the floor with your ass!
Buraya otur da şaşkınlıktan kıç üstü düşme!
Hit the floor, right now.
Ayaklan artık, hemen şimdi.
Hit the floor.
Kalkın ayağa.
Hit the floor!
Yere yatın!
Hit the floor.
Yere vur.
i saw it hit the floor.
Yere yığılırken gördüm.
His feet went up, and when he hit the floor, I thought he was dead.
Havaya uçtu, yere indiğinde ölü gibiydi.
I fell out of my suit when I hit the floor.
Düşerken zırhın içinden düştüm.
Hit the floor! Now!
Yere yat, hemen.
A goddamn hillbilly wacko tore up two men at a bar. Took the head off one guy with a bottle and the other was dead before he hit the floor.
Kahrolası dağ delisi barda iki adamı dağıttı birisini şişeyle biçti diğeri yere düşmeden ölmüştü.
- Hit the floor, asshole.
- Yere yat! Pislik!
I said hit the floor, asshole, or I'm gonna blow your fucking head off.
Sana yere yat dedim! Lanet olası! Yoksa beynini dağıtırım!
Your involvement in this case ended when Phelps hit the floor.
Phelps öldüğünden beri bu davaya ilginiz kalmadı.
Hit the floor!
Yere yatırın!
Okay, everybody hit the floor!
Pekala, herkes yere yatsın!
Hit the floor.
Eğilin.
I hit them, they hit the floor, deal's done.
Ben vurunca, onlara zemin vurdu, antlaşma bitti.
Let it hit the floor.
Bırak yere düşsün.
You're lucky if you hit the floor if you fell on it.
Şansın varsa ancak yere isabet ettirirsin.
When I push you down hit the floor and stay down.
Seni ittiğimde yere yat ve öyle kal.
And they made a very satisfying thump when they hit the floor.
Ve yere çarparlarken çıkardıkları ses çok tatmin ediciydi.
I hit him from the floor with everything I knew.
Söz hakkını elinden almak için her şeyi yaptım.
The floor is very sturdy, the bullets will hit it like a hammer.
Tavan çok sağlam. Kurşunlar çekiç gibi vuracak.
Saw the body on the floor, I bent down to have a look and someone hit me on the head from behind.
Yerdeki cesedi görünce eğildim ve baktım o sırada arkamdan sinsice gelen biri başıma vurdu.
Doc says he was probably dead when he hit the floor.
Haydi bakalım.
Hit the floor, let's beat it.
Gazla tüyelim!
Gotta hit the glass before it hits the floor.
Her atıştan önce bir bardak içmelisin.
Well, I figure something fell out of one of the windows from the floor up above and hit him.
Şey, sanırım pencerenin kenarından bir şey düştü... yukarılarılardan bir yerlerden ve ona çarptı.
One time, he hit me so badly, that I had to crawl on the floor
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
One time, he hit me so hard, that I had to crawl on the floor.
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
Well, he was so excited, his blood pressure shot up... and then he fell and hit his head on the floor.
O kadar heyecanlandı ki, tansiyonu yükseldi... ve yere düşüp kafasını yere çarptı.
The question you've been asking yourself with increased regularity, at odd moments, panting through the extra game of handball, when you ran for the plane in Delhi, when you sat up in bed last night and hit the floor in the office this morning.
Artan sıklıkla kendine sorduğun soru,...
Didn't think much about it and then suddenly I saw you two on the dance floor, and it hit me like the Kid's left hook here.
Üzerinde çok durmadım. Ta ki bir anda sizi dans ederken görene kadar. Adeta Kid'in sol kroşesi gibi geldi.
The lead car has to floor it to hit 200 mph.
Lider 200 mph ile müthiş bir hız kazanır.
The blackout hit as the elevator opened on the 14th floor.
Tam elektrikler gittiği sırada 14. katta asansör açıldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]