English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I should be there

I should be there translate Turkish

1,186 parallel translation
I should be there in an hour.
Bir saate kadar gelirim.
I should be there shortly.
Kısa süre sonra orada olacağım.
She's got one more space to show me, so I should be there before...
Bize göstermesi gereken bir yer daha var. Ben orada ancak saat...
Dad... I should be there with you.
Baba... seninle olmalıdır.
Well, my mom's gonna wake up soon, and I should be there when the doctors tell her.
Annem yakında kendine gelecek. Doktorlar bu haberi ona verirken yanında olmam gerek.
Look, see, it's Pacey's opening night and I figured that I should be there to support him.
Bu gece, Pacey'nin açılış gecesi. Sadece onu desteklemek için. orada olmam gerekir, dedim.
I should be there.
Varmış olmam lazımdı.
- I should be there.
- Onun yanında olmalıyım.
All the more reason why I should be there at the exchange, to cover your back.
Takasta, arkanı kollamak amacıyla bulunmam için bir sebep daha.
And for your marriage, I should be there but you know I can't leave the farm.
Ve senin evliliğin için, orada olacağım... ama biliyorsun, çiftliği bırakamam.
I should be there in two minutes.
2 dakika içinde orada olurum.
- Maybe I should be there to help.
İlk günü. Belki de yardım etmek için orada olmalıyım.
Well, I don't believe in equal parenting. I believe men should be involved, but I believe there should be father figures and there should be mother figures.
Erkeğin yardım etmesi gerektiğine inanıyorum ama bir baba ve anne figürünün olması gerektiğini düşünüyorum.
I got there and there was no door where a door should be.
Oraya gittiğimde kapının olması gereken yerde kapı yoktu.
I was down there all morning. As you should be.
- Sabah boyu oradaydım.
You know, Rygel, there's no reason why you and I, should be at odds with each other.
Biliyorsun Rygel, senin ve benim karşı karşıya gelmemiz için bir neden yok.
I was... I was talking to a friend... this was before I met you, and... she was talking about, you know, getting out there... and how... how I should only be dating B-list people.
Bir... bir arkadaşımla konuşuyordum seninle tanışmadan önce ve bana biriyle çıkmaktan bahsediyordu ve B-listesi insanları ile olması gerektiğini söylüyordu.
I'm with Frasier Crane, and we think there should be an arts show on KACL.
Şu an Frasier Crane'le birlikteyim. Biz KACL'de sanat programı olması gerektiğini düşündük.
SO, WHAT TIME SHOULD I BE THERE?
Kaçta orada olmalıyım?
Have I explored the problem from every angle, or is there something else I should be trying?
Sorunu her açıdan inceledim mi, yoksa denemem gereken başka bir şey daha var mı?
There's something that- - oh. it's you. If I understand our roles correctly. you should be cleaning something.
Sen de buradaymışsın, Rollerimizi doğru anladıysam, sen temizliyor, ben de içiyor olmalıyım.
Check the recorder. There should be enough tape... though I don't think we'll need much more.
Kaydı başlat, kasetimiz yetecektir, uzun süreceğini sanmam.
I don't know, there should be a butterfly...
Bilmiyorum. Üzerinde kelebek olması lazım.
I feel like there should be some back and forth between us, you and the committee.
Seninle komite arasında bir çeşit alış veriş olması gerekir diye düşünüyorum.
While I have no doubt about your sincerity, if there is no gold... I'm sure you'd agree, there should be some penalty.
İçtenliğinden şüphe etmememe rağmen, eğer altın yoksa sen de kabul edersin ki, bir ceza olmalı.
I did not fall in love with her on the condition... that she would live longer than me... there are no conditions in love so there should'nt be any regrets.
Ben ona benden uzun... yaşayacak diye aşık olmadım. Aşkta koşul olmaz, pişmanlık da.
I've always thought there should be a single clear answer to every question.
Her zaman bir soruya düzgün tek bir cevabın olmasını düşünmüşümdür.
I should already be there.
Şimdiye orda olmalıydım.
... sorry that's not what i meant true, with such retards, there's no point talking about it. we should be ashamed?
Neden utansın ki?
I always felt I should be grateful that we'd been saved, and that these people had taken us in and that I should be happier there.
Hayatta kaldığımız ve bu insanlar bizi kabul ettiği için minnet duymam ve orada....... daha mutlu olmam gerektiğini hissediyordum.
I think you should double check the address since you said there will be a special letter for you.
Önemli bir mektup beklediğini biliyorum ; öyleyse gönderdiğin adresi kontrol etmelisin.
I should be out there dancing with Richard? That would be more cliched.
- Bu daha fazla klişe olurdu.
Yeah, there's a gap where there should be accounts, that's the gap I can see, the big account-free gap between page one and page 210.
Evet, hesapların olması gereken yerde boşluk var, bir boşluk görüyorum, sayfa 1 ile 210 arasında kocaman bir hesapsız boşluk var.
I don't think we should be going up there.
Bence yukarı çıkmasak iyi olur.
Are you sure there's nothing else I should be doing at this point?
Bu durumda yapabileceğim başka bir şey olmadığına emin misiniz?
All right, listen, when I go there, I should be thinking about God, right?
Oraya gittiğimde Tanrı'yı düşünüyor olmalıyım, öyle değil mi?
There should be thousands of drones manning the vessel, but I'm picking up only five signatures.
Gemide binlerce dron olması gerekiyordu, ama sadece beş tanesini tespit ediyorum.
Sir, I know there's no reason for me to be here, but I just... I feel like I should be here.
Efendim, burada bulunmam için bir sebep olmadığını biliyorum ama burada olmam gerekliymiş gibi hissediyorum.
That's not totally true. I feel like actually I should be up there with them.
Bu tam olarak doğru değil de, gerçekte yukarıda onlarla beraber olmam gerektiğini düşünüyorum.
I should be dead just long enough to meet Mephistopheles there.
Orada onunla karşılaşana kadar ölü olmam gerek..
I should've guessed that if there was gonna be some sort of fashion fiasco... that you girls would be in the center of it.
Moda fiyaskosu olacağını tahmin etmeliydim... Sizin gibi kızlar bu gösteride olunca bu kaçınılmaz.
I think you should be careful going out there.
- Oraya gittiğinde daha dikkatli olmalısın, fikrindeym.
You know I am not a religious man... but I believe this... if there is a wound, we must try to heal it... if there is someone whose pain we can cure... we must search till we find them... if the gods have chosen that we should survive... it will be for a reason.
Bilirsin, ben dindar bir adam değilimdir ama şuna inanıyorum :.. ... Ortada bir yara varsa, onu iyileştirmeye çalışmalıyız... Eğer acılarını dindirebileceğimiz birileri varsa onları bulana dek aramalıyız.
I ordered a special meal, and there is nothing special about this. I should be on your list, Cindy Styne.
Ben özel bir yemek ısmarladım.
Hey! I don't think you should be in there.
Hey orada durmaman gerektiğini düşünüyorum.
I reckon we should be there by now.
- Tahminimce şimdiye dek varmış olmalıydık.
Time to eat, baby. I think I should be out there doing something too.
Ben de çıkıp bir şeyler yapmalıyım.
I should be over there.
Ben de orada olmalıyım.
is there something I should be doing?
Yapmam gereken bir şey var mı?
I mean, there should be a mourning period.
Yani, bir yas dönemi olmalı.
is there something you are knowing that I should be knowing?
Eğer bilmem gereken bir şeyler mi var bildiğin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]