English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I was saying

I was saying translate Turkish

5,495 parallel translation
Well, um, as I was saying, for just a small donation to the Veiled Prophet Ball, Cal-O-Metric will be featured in the programme alongside other businesses like...
Diyorum ki, Veiled Prophet balosuna yapacağın ufak bir bağış karşılığı Cal-o-Metric de programda öne çıkacak, diğer işletmelerin yanında...
Now as I was saying, we know Lobos wants a reliable pathway for his product.
Söylediğimiz gibi, Lobos'un malları için güvenilir bir yol aradığını biliyoruz.
Yes, I was saying that... I'm afraid one of your stores is being haunted by a former employee named Alice N.
Evet, diyordum ki korkarım mağazalarınızdan birine eski bir çalışanınız Alice'in hayaleti musallat olmuş.
Sorry. I was saying that these marks are more recent.
Diyordum ki bu izler daha yeni.
I was saying that magic could be real, but then... and then, uh, Frank comes along, and Frank is like, "uh, no, magic's not real,"
Sihir gerçek olabilir diyordum ama sonra Frank geldi ve Frank "Sihir diye bir şey yok." dedi.
I really meant what I was saying.
Söylediklerimde gerçekten ciddiydim.
I suspect you repeated the same trick this evening, while I was saying Grace.
Bu akşam şükran duası ederken aynı numarayı tekrarladığından şüpheleniyorum.
As I was saying.
- Dediğim gibi.
Like I was saying, Stiles,
Dediğim gibi Stiles.
As I was saying, your mother is a beautiful, warm, compassionate woman.
Söylediğim gibi anneniz güzel, sıcak, şefkatli bir kadın.
I was saying no, Jim.
Sana olmaz demiştim, Jim.
As I was saying earlier,
- Daha önce de söylediğim gibi...
Ha! You didn't say "Twizzlestick" while I was saying that, so another point for me!
Ben bunu söylerken Twizzlestick demediniz yani bir puan daha aldım!
I was saying we got the phone dump back.
Arama kayıtlarını aldık diyordum.
As I was saying, I've nothing to fear.
Dediğim gibi benim korkacak bir şeyim yok.
But as I was saying... I have an inkling as to why your mother Has risen at this moment.
Lakin söylediğim gibi..... annenizin neden şimdi ortaya çıktığıyla..... ilgili bir fikrim var.
As I was saying. I haven't exactly found a spell that can undo an anti-magic border per se, but this book mentions travelers, which isn't that helpful, but at least it's a step in the right direction.
Dediğim gibi büyüyü engelleyen sınırı ortadan kaldıracak bir büyü bulamadım ama bu kitap Gezginlerden bahsediyor, ki bu da öyle faydalı bir şey sayılmaz ama en azından doğru yolda olduğumuzun bir kanıtı.
As I was saying...
Dediğim gibi...
Anyway, as I was saying, Sheldon probably just needs a little alone time.
Neyse işte, dediğim gibi Sheldon'ın biraz yalnız kalmaya ihtiyacı var.
So, like I was saying,
Yani, dediğim gibi,
I ain't saying it was sanction, but it happened.
Ben senin onayın olduğunu söylemiyorum. Ama bunun olduğunu söylüyorum.
When he came back to Rosewood... the things he was saying, I was sure that he was in love with you.
Rosewood'a geri döndüğünde bana anlattığı şeyleri duyunca sana aşık olduğuna emin olmuştum.
I'm just saying what was a clue.
Sadece bunun bir işaret olduğunu Söylüyorum.
You're saying it was out of concern for Albert that you controlled all of his money?
Albert'i düşündüğün için mi bütün parasını kontrol ettiğini söylüyorsun?
She's already dead. - I was just saying that to scare you into letting me go. No.
Kendisi zaten ölü.
I was just saying.
Sadece söyledim.
I'm just saying that the facts are the facts, and I assumed that you understood what kind of recruit she was.
Sadece dediğim şu ki ; "gerçekler gerçektir" ve onun nasıl bir acemi olduğunu anlamış olduğunu farz ediyorum
All I'm saying is that last time we came here was one of the best days this family's had together.
Yani demek istediğim ; en son buraya geldiğimiz zaman.. bu ailenin birlikte geçirdiği en iyi zamanlardandı. Baksana ne kadar da mutluyuz.
Are you saying you were lying? I was...
- Daha önce yalan mı söylüyordunuz?
Jean, I was just saying...
- Jean, demek istediğim...
I'm not saying Dankworth was responsible, just that, well, he may be linked somehow.
Dankworth öyle sorumludur demiyorum, ama bir şekilde bağlantılı olabilir.
I'm just saying it was exhilarating.
Coşturucu bir şeydi.
I was just saying we're doing good, you know?
"İyiyiz," diyordum.
So this was your way of saying you're not upset That I secretly don't want to be caretaker?
Yani bu, gizliden gizliye Bakıcı olmak istemediğime kızmadığını söyleme şeklin mi?
I was just saying, the reason I quit is because I want to spend more time with my friends. You know, like her.
Onunla mesela.
Because I remember you saying that this trip was going to be something we could both enjoy.
Çünkü ben, bu gezinin ikimiz için de keyifli olacağını söylediğini hatırlıyorum da.
Yeah, I was just as surprised as anyone when he came in saying that he believed in my innocence.
Evet, gelip benim masumiyetime inandığını söylediğinde ben de en az herkes kadar şaşırmıştım.
I'm just saying that was a different me.
Sadece onun eski halim olduğunu söylüyorum.
- So did I. But last night he was saying how this disease is making him feel more human than he's ever felt before.
Ben de öyle ama dün gece hastalığının onu daha önce hissetmediği kadar insan gibi hissettirdiğini söyledi.
I was just saying to Kylie, Graeme, the wee Maori girl who gave Kylie a ride home, she's very nice.
Kylie de şimdi diyordum, Kylie'yi eve bırakan ufak Maori kızı Graeme, hoş bir kız.
Did you hear what I was just saying?
Ne anlattığımı duymuyor musun?
I'm sorry, what was I saying?
Pardon, ne diyordum?
When I got an e-mail from The Ghost saying he'd taken care of it for me, I admit I was excited, because he got what he deserved.
Hayalet'ten benim için adamın icabına baktığını söyleyen bir e-posta alınca heycanlandım çünkü hak ettiğini bulmuştu.
I was just really thinking about what you were saying. - Which was...?
- Ne demiştim?
It was supposed to be a jubilation celebration, but with this Reverend Tammy person, I'm just saying, her voice- - extremely grating.
Şenlik kutlaması olması gerekiyordu ancak bu Peder Tammy sesi son derece kulak tırmalayıcı.
I did. She left a note saying she was going out this morning.
Sabah dışarı çıktığını belirten bir not bırakmış.
I'm saying the jacket was.
Giydiği ceket yaşlı.
- Because I recall your saying that Jabbar's baptism was one of the most beautiful moments of your life.
- Çünkü sana Jabbar'ın vaftiz töreninin hayatının en güzel anlarının olduğunu söylediğini hatırlatırım.
And I was just saying to Ron that my dog's Jewish.
Az önce Ron'a köpeğimin Yahudi olduğunu söylüyordum.
But, Juju, she was looking guilty in the bedroom saying, "I got this".
Ama Juju, yatak odasındayken suçlu bir şekilde "halletim" dedi.
I was just saying "I"'cause I'm gonna, you know, have it. Oh.
Ben doğuracağım için öyle dedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]