In all seriousness translate Turkish
90 parallel translation
No, in all seriousness, this is really good.
Çok ciddiyim, bu iyi olmuş.
Are you trying to tell me in all seriousness that... I belonged to this gang?
Söylemeye çalıştığın hakikat... bu çeteye dahil olduğum mu?
As an actor, my boy, in all seriousness, I like your part better than mine.
Evlat, ciddi olmak gerekirse senin işini yapmak çok daha hoşuma gitti.
In all seriousness...
Ciddi bir şekilde...
Do you ask that in all seriousness?
Bunu ciddi olarak mı soruyorsun?
Look, really, in all seriousness, don't get your dick caught in your zipper.
Bak, cidden, tüm ciddiyetimle, sakın aletini fermuara sıkıştırma.
But in all seriousness...
Fakat bütün ciddiyetle...
In all seriousness, um, here at BR Toys, we're not just about makin a profit in quality toys.
Cidden, BR Oyuncaklar'da amacımız, oyuncaklarla para kazanmak değil.
No, no, in all seriousness.
Hayır, cidden.
In all seriousness,..... if that's all right with you, Colonel,..... how effective can a single fighter be against a fleet of Goa'uld warships?
Ciddi bir şekilde, eğer sizin için bir sorun yoksa, Albay, tek bir savaşçı bir Goa'uld savaş gemisi filosuna karşı ne kadar etkili olabilir?
- Well, what if I was to say, in all seriousness, that I'm really, really sorry?
- peki, ya dersem ki, tum ciddiyetimle, Gercekten cok uzgun oldugumu?
( SCATTERED LAUGHTER ) In all seriousness, however I'd like to say a few words.
Bu arada, bütün ciddiyetimle, birkaç şey söylemek istiyorum.
In all seriousness, you should take your winnings and leave.
Bütün ciddiyetimle, kazandıklarını alıp gitmelisin.
Y'know, boss, in all seriousness, you know how much it means to me that we're, ah...
Patron, cidden. Benim için ne kadar önemli ol —
I must ask you this... are you minded to take me as a husband, in all seriousness?
Size şunu sormam gerekiyor bütün ciddiyetinizle, beni kocalığa kabul etme niyetinde misiniz?
Yeah, well, listen, in all seriousness, I think it's pretty great what you're doing for Johnny, considering everything.
Evet, gerçekten, dinle, bütün ciddiyetimle, bence bu oldukça harika. Johnny için yaptıkların, herşeyi düşündüğünde.
In all seriousness, though, there are things you should know about our medical history if you're fixing to, y'know, propagate.
Bütün bu ciddilikte bizim tıbbi geçmişimizi de bilmen gerekiyor. Tabi hala sende belirmediyse...
But in all seriousness, you got to tell me something, okay?
Her şey bir yana, doğruyu söyle.
In all seriousness, until it actually happens, we won't know.
Bütün ciddiyetimle söylüyorum, bunu ancak gerçekleştiği zaman göreceğiz.
In all seriousness, you are our best friend.
Şaka bir yana, en iyi arkadaşımızsın.
No, but in all seriousness, yeah, he was actually pretty aggressive.
Hayır, şaka bir yana, evet, oldukça agresif davrandı.
But in all seriousness, you wouldn't mind having your fingerprints done?
Ama tüm ciddi ciddi soruyorum, parmak izini vermek sorun olur mu?
Now, uh, hand-to-hand combat- - in all seriousness, if it comes down to me and la ciudad in some fisticuffs or something, is there, like, a 20-minute tutorial you can take me through?
Eğer-ciddi cevap ver ama -,... ben ve La Ciudad arasında bir yumruklaşma falan olma ihtimaline karşı... bana şöyle hızlı bir dövüş eğitimi verecek misiniz?
In all seriousness, your blog for hell-a magazine is prompting a lot of underground water-cooler talk.It's great.
Ciddiyete dönüp Hell-A dergisindeki blog'a gelirsek yazıların oldukça fazla kapı önü entel dantel geyiklerine yol açıyor. Bu harika.
No, but in all seriousness, yeah.
Hayır, ama bütün ciddiyetimle evet.
In all seriousness, darling, I think we agree, that it's Sixty Minutes.
Bütün ciddiyetimle aynı fikirde olduğumuzu söylüyorum tatlım, o da 60 dakika olduğu.
In all seriousness, however, I'd like to say a few words.
Bütün ciddiyetimle birkaç söz söylemek isterim.
In all seriousness,
Bütün ciddiyetimle,
I came here today to tell you in all seriousness that I'm done.
Buraya bütün samimiyetimle buradaki işimin bittiğini söylemeye geldim.
But in all seriousness, I, uh... I wanna say a few words about friendship.
Ama ciddi konuşmak gerekirse, ben arkadaşlık hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.
- In all seriousness?
- Sözlerinde ciddi misin?
In all seriousness, as a long time lab rat... careful about wishing for things, you know.
Tam manasıyla deney fareliği bu. Dilek dilerken dikkat etmelisin.
In all seriousness, I would like the use of my other arm.
Ciddiyim, diğer kolumu da kullanmak istiyorum.
In all seriousness, I've thought.. what it might be like to meet a woman..
Tüm ciddiyetimle bunun nasıl bir şey olacağını düşündüm.
And what they do is they like to take absurd ideas, and they present these ideas in all seriousness.
Abes fikirler ortaya atıp bunları müthiş bir ciddiyetle sunuyorlar.
You know, in all seriousness, you know, I know I messed up.
Ciddi olmak gerekirse, işleri bayağı berbat ettim.
In all seriousness, you have considered the prospect that she might not feel the same way about you, right?
Şaka bir yana, Abby'nin seninle aynı şeyleri hissetmiyor olabileceğini dikkate aldın, değil mi?
In all seriousness, excuse me, B.
İzninle devam etmek istiyorum.
But in all seriousness, Joanna, after many, many, many, many hours of therapy, I know now why you didn't show up that night.
Ama ciddiyetle söylüyorum ki Joanna saatlerce, saatlerce ve saatlerce terapiden sonra şimdi o gece neden gelmediğini anlıyorum.
Marshall, in all seriousness, this is a great story.
Marshall, çok ciddi söylüyorum, bu harika bir hikâye.
In all seriousness, this is a... Pretty dangerous thing to do.
Tüm ağırbaşlılıkta, bu hız yapılacak oldukça tehlikeli bir şeydir.
In all seriousness, I'm sorry.
Bütün ciddiyetimle özür diliyorum.
We'd like to thank you for your service to the nation, Larry, and, frankly, in all seriousness, for your service to UMart, too, but that's over with now.
Ülken için yaptığın hizmetlerden ötürü sana teşekkür ediyoruz Larry. Yine aynı şekilde UMart ailesine olan hizmetlerin için de müteşekkiriz. Ama artık sonuna geldik.
And I need to tell you something in all seriousness.
Durumun ciddiyeti ile ilgili sana söyleyebileceğim tek bir şey var.
In all seriousness, the person I most want to have sex with is you.
Tüm ciddiliğiyle seks yapmak istediğim en çok kişi sensin.
Lynette, in all seriousness, it's your mother's wedding day.
Lynette, cidden bugün annenin düğün günü.
But one thing you can say : Do you believe in all seriousness, we would hesitate for a second lhnen to enter the picture when it in the safe software?
Ama size bişey söyliyim, gerçekten de bir an bile hayal ettiniz mi..
In all seriousness, Todd packer is a permanent salesman at this branch.
Ciddiyetimi takınıyorum Todd Packer, artık bu şubenin tam zamanlı bir satışçısıdır.
Yes, but as Samantha suggested, maybe there is something in all this to indicate the seriousness of the conflict between Omoc and the other members.
Evet, ancak Samantha'nında önerdiği gibi, bütün bunların içinde Omoc ile diğer meclis üyelerinin ciddi olarak fikir ayrılığına düştükleri noktaya ait kayıtlar olabilir.
"All candidates who demonstrate seriousness of purpose and significant support " going into the final 30 days of an election "should be included in debates." Unquote.
"Yeterli desteğe sahip ve hedefiyle ilgili belirgin bir kararlılık sergileyen tüm adaylar seçimlerin son 30 gününe girilirken söyleşilere katılma hakkına sahiptir".
In all seriousness though,
Cidden, biliyorsun sana karşı biraz agresif davrandım,