It goes both ways translate Turkish
36 parallel translation
- But it goes both ways.
- Bunu engellemek mümkün değil.
I just hope it goes both ways.
Tek umudum bunun iki yönlü olması.
I'm not engorged with this either, okay? It goes both ways.
Bende buna cok meraklı degilim?
But it goes both ways, Dawson.
Hepsi aynı kapıya cıkıyor, Dawson.
It goes both ways.
Hepsi aynı.
This trust thing only works if it goes both ways.
- Biliyorum. - Güven karşılıklıdır, evlat.
If this relationship thing is gonna work then it goes both ways.
Bu ilişki yürüyecekse, her şey karşılıklı olacak.
It was... - Clark. You know that it goes both ways.
Clark, biliyorsun ki bunun çifte manası var.
Look, it's an extension cord. It goes both ways.
Bak, bu uzatma kablosu, iki yöne de gider.
It goes both ways, Chloe.
Bu senin için de geçerli, Chloe.
But it goes both ways because Jupiter has no value system, when it sees an errant comet it may attract it and swallow it up.
Ancak bu hem lehte hem de alehte bir durumdur. Çünkü Jüpiter'in bir değerlendirme sistemi yoktur. Serseri bir kuyrukluyıldız gördüğünde çekip yutabilir.
It goes both ways.
Biz de farklı değiliz.
It goes both ways, freedom of speech.
Konuşma özgürlüğünün iki boyutu var.
It goes both ways, but the people who actually... usually do the killing for it wind up on the Muslim side.
iki boyutu var ama bu sebeple öldüren insanlar... genellikle müslüman tarafında oluyor.
- It goes both ways.
Bu sizin için de geçerli.
Of course it goes both ways, y know.
Tabii ki bu duygu iki taraflıdır, anlarsın ya.
Because it goes both ways.
İki taraf için de geçerli.
Yeah, it goes both ways.
Evet, ikisine de uyuyor.
It goes both ways, R-R-R-Ry-Sharona.
İki taraflı bir şey bu, R - R-R-Ry-Sharona.
It goes both ways.
Ben de bunu yapıyorum zaten.
It goes both ways, Sheriff.
Çift yönlü bir yol bu, Şerif
I think it goes both ways.
Sanırım bu iki türlü gelişir. Yani tüm bunlar...
It goes both ways.
Her iki tarafında sorumlulukları var.
Maybe it goes both ways.
Belki karşılıklıdır.
- It goes both ways.
- Karşılıklı olarak.
Well, it goes both ways, right?
Karşılıklı olarak yaptık bunu, değil mi?
It goes both ways. Sometimes I have to check him.
Ben de onu kontrol etmeliyim.
It goes both ways.
Her şey karşılıklı.
Too late. It goes both ways.
İki türlü işliyor.
It goes both ways.
Karşılıklıydı yani.
Your connection with Stein, it goes both ways, right?
Stein ile olan bağlantın çift yönlü değil mi?
You know, this psychic connection thing, it goes both ways and the moment that I walked in here,
Bu zihinsel bağlantı şeysi iki taraflı işliyor.
It goes both ways, Jack.
Aynı saygıyı ben de hak ettim, Jack.
Well, it goes both ways.
O işler çift taraflı oluyor.
If they don't likemy views on it, fine, door goes both ways.
Ve eğer benim görüşlerimi sevmezlerse, olsun.
Hmm. Well... Guess that goes both ways, doesn't it?
Peki bu güven çift taraflı değil mi?