It took a while translate Turkish
620 parallel translation
It took a while for all to find their seats.
Yerleşmeleri biraz zaman aldı.
My neighbor had explained how, but it took a while.
Komşum bunun nasıl olduğunu biraz uzun sürse de anlattı.
It took a while before they believed us and released us.
Daha sonra Polis bizi yakaladı, onlara durumu anlattık.
It took a while to train him, but now he's about ready for his debut.
Eğitmek zaman aldı ama artık ilk gösterisine hazır.
it took a while for your meat to stop being tough, your chips to stop being greasy, the wine vinegary, for these pejorative adjectives, which at first evoke the sad fare of the soup-kitchens, to lose little by little their meaning, and for the sadness, the misery, the poverty, the need, the shame that has become inexorably attached to them - this fat become-chip, this hardness-become-meat, this bitterness-become-wine - stop hitting you, stop leaving their mark on you.
Etinin sertliğini, patatesinin yağlılığını şarabının sirkevari tadını, ilk başta aşevlerini çağrıştıran bu küçültücü sıfatların ve onlarla birlikte anımsanan üzüntü, sefalet, fukaralık, ihtiyaç utancın yavaş yavaş anlamlarını yitirmesi patates kızartmasına dönüşen yağın, ete dönüşen sert şeyin şaraba dönüşen bu sirkevariliğin seni etkilemeyi bırakması üzerindeki etkisini yitirmesi biraz zaman aldı.
It took a while.
Yolun açılması uzun sürdü.
It took a while, but the whisky caught up with me, I guess.
Biraz zaman aldı ama sanırım viski beni çarptı.
It took a while, but I got it.
Biraz zaman aldı ama anladım.
It took a while to find it.
Bulmam biraz zaman aldı.
It took us a while, but we found Krebs.
Biraz zaman aldı ama Krebs'i bulduk.
Well, Roger wanted to sit next to you for a while, and I thought it would be nice if the children took turns.
Roger yanında oturmak istiyordu. Ve ben de çocuklar sırayla otursa iyi olur diye düşündüm.
And it took me a while to discover just how insidious Amthor is...
Ve Amthor'un ne denli sinsi olduğunu anlamam uzun zaman aldı.
Mother and Dad came in, it took them quite a while to calm me down
Asla birine rahatsızlık vermediler. İnsanlar onlar hakkındaki hiçbir şeyi bilmesinler diye öyle davranıyorlar anne.
It took us a little while to find her.
Onu bulmamız biraz zaman aldı.
It took us a while to realize what it was.
Ne olduğunu anlamamız kısa sürdü.
I guess it was just a coincidence that the mission was open and empty all night while everybody suddenly took off on an all-night crusade.
Herhalde misyonerliğin bütün gece açık bırakılması ve boş kalması bir tesadüftü. Herkes bir anda gece seferine çıktı.
He thought it'd be a good idea if I took a trip while he consummated this big deal, because I have no head for business.
Bu büyük işi bitirene kadar bir seyahate çıkmamın uygun olacağını düşündü. Çünkü ticareti hiç aklım almaz.
I kind of got used to being a commander so when I arrived at the hospital I took a look at the enlisted men's ward and then the officer's ward and I said to myself, "Let's let it ride along for a while."
Subay olmaya alışmaya başlamıştım ve hastaneye getirildiğimde önce erlerin, sonra da subayların koğuşuna bir göz attım ve kendi kendime dedim ki, "Bir süre için subay olmaktan birşey çıkmaz."
Well, it took you a while.
- Amma da geç kaldın.
If I were you, I'd live with that a while before I took it in anyplace.
Senin yerinde olsam onu bir yere götürmeden önce bir süre birlikte yaşardım.
It took me a while to straighten him out.
Ona anlatana kadar canım çıktı.
It took you a while, but you got there.
Biraz zaman aldı ama nihayet çıkardın.
It took them a while... to find the house of their dreams along the coast.
Düşlerindeki kiralık evi bulabilmek için deniz kıyısında uzun süre dolaşmaları gerekti.
It's been a while since I took on a chick.
Bir kızla dövüşmeyeli uzun zaman oldu.
It took me a while.
Biraz zamanımı aldı.
- Hmm? - It took me a while, but I traced you.
Zaman aldı ama izini sürdüm.
It took quite a while until I sent her to the Pagoda.
Onu uzun süre Pagoda'ya yollamaya kıyamamıştım.
It took me a while before I understood what Delphine wanted.
Delphine'in ne istediğini anlamam biraz zaman almıştı.
It took them a while to catch a suspect. I don't want to ruin their excitement.
Benim sözüm onları ikna etmez ayrıca, coşkularını söndürmek istemem
It'll be a while yet, my first took 20 hours
Daha ne kadar oldu ki, ilk doğumumda 20 saat sancı çekmiştim.
It took a little while for me and grandpa to get acquainted. But we are fine friends now.
Dedemle kaynaşmamız uzun sürdü ama artık iyi arkadaşız
It took me a while, it could have happened sooner, but, better late than never!
Bunu anlamam biraz zaman aldı ama geç olsun güç olmasın!
It's been a while, so I took a little tour.
Uzun zaman oldu, ben de küçük bir gezi yaptım.
Mr. sledge, it took me quite a while to track you down.
Bay Sledge, izinizi bulmam epey zaman aldı.
It took us a while to love each other equally.
Birbirimizi eşit ölçüde sevmemiz için zamana ihtiyacımız var.
I took a picture, while it was in the air.
Havadayken bir resmini çektim.
It took me a little while to figure out Visitorese... but now it's like second nature handling their symbols and codes.
Evet ilk başta Ziyaretçilerin dillerini öğrenmek biraz vakit aldı. Fakat zamanla sembollerini ve harflerini kullanmaya alıştım.
It took you a while to get on to us.
Üstümüze çökmen uzun sürdü.
You know, it took me a while to perfect the basket trick.
Aslında bu kova hilesini mükemmelleştirmek epey zamanımı aldı.
It just took a while to get past all that fear.
Sadece korku bazen insanlardan o duyguyu alır.
I want you to tell her that... Tell her it took me a while to figure out what ajerk I've been but, um... that... that when things started to pan out for her
Ona de ki... ne kadar aptal olduğumu anlamam uzun zaman aldı ama,
It took you a while to come back.
Gelmeniz epey uzun sürdü.
Took you a while, didn't it?
Bir anda seni aldı, değil mi?
I must admit I was a bit worried at first, it took us quite a while to warm up to you.
İtiraf ediyorum başlangıçta biraz endişelendim. Size ısınmamız bayağı bir zaman aldı.
"It took me a while to work it out."
" Bunu anlamam biraz zaman aldı.
The defenseless youngsters were tied up and gagged in the living room... while the bandit roamed through the house at will, stealing the valuable objects it took the family a lifetime to shop for.
Çaresiz çocuklar oturma odasında bağlanmış ve ağızları bantlanmışken... o sahtekar, ailenin bir yaşam boyu para birktirip aldığı değerli eşyaların... tümünü toplayıp götürüyordu.
It took you a while, but you got us red-handed.
Biraz zaman aldı fakat, bizi suç üstü yakaladın.
It took me a while...
Bu yeni vücuda alışmak..
It took me a while before I could control it.
Kontrol etmem uzunca bir suremi aldi.
It's been a while since your daddy took Buck to do the deed.
Baban Buck'ı işi bitirmeye götüreli epey oldu.
It took me a little while to figure out just exactly what I was supposed to do with these.
Bunlarla tam olarak ne yapacağımı anlamam biraz zamanımı aldı.