English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It took you

It took you translate Turkish

5,729 parallel translation
Surprised it took you so long.
- Bu kadar uzun sürmesine şaşırdım.
Still, I don't know... why it took you so long to come see me.
Hâlâ neden beni görmeye gelmenin o kadar uzun sürdüğünü bilmiyorum.
Which is how long it took you to text me back after the first time we slept with each other.
Hani ilk ilişkimizden sonra tekrar mesaj atman bu kadar sürmüştü.
It took you a while.
Fark etmeniz zaman almış.
- You took your clothes off for someone else, and you hid it from me like... What...
- Ne?
And there's the woman that babysat you... that drove you around and took advantage of your sweet little teenage bod, and it was super lecherous.
Seni arabasıyla gezdiren bir bakıcı vardı ve küçük tatlı bir çocuk iken senden faydalanıyordu....... ve süper şehvet düşkünüydü.
And I know you only took it because of me.
Ve sen de benim yüzümden kabul edip buraya sürüklendin.
You took an honest job and you turned it dirty.
Dürüst bir işi alıp onu kirlettin.
This makes it look like Forstman's payment never went to any offshore accounts, and that you never took a piece of it.
Böylece Fortsman'ın parası hiç denizaşırı bir yere gitmemiş sen de hiç bulaşmamış olacaksın.
You took something, placed it in an evidence bag.
Bir şey aldınız, onu kanıt poşetine koydunuz.
You know, I bet one of the Mexican maids took it.
Kesin Meksikalı hizmetçilerden biri almıştır.
- It's me the thinny wants, But it almost took you.
İncenin istediği benim ama neredeyse seni alıyordu.
Well, for what it's worth, I admire what you did. I think it took guts.
yaptığın doğruydu ve yaptığın şey için sana hayranım ben cesur olduğunu düşünüyorum.
He unwound the Wexler shares after I specifically told him not to, and to top it all off, he took a million-dollar payout to commit tax fraud that could've landed you ten years in jail.
Wexler hisselerini ona yapma dediğim halde geri çekti ve daha da fazlası seni 10 sene hapislerde süründürebilecek bir vergi kaçakçılığı için milyon dolarlık para aldı.
I didn't say anything. Took an educated guess, Bailey, and you just confirmed it for me.
Mantıklı salladım Bailey, sen de şimdi onaylamış oldun.
I took him by his fat neck and I sliced deeper and deeper. You got it.
Anladın.
What you did to me... what you took away from me... it's not okay.
Bana bu yaptığın... Benden aldığın şey... Bu yolunda değil işte.
Plus you took a picture of Brian Bell after you killed him, you e-mailed it to someone... on your phone.
Ayrıca Brian Bell'i öldürdükten sonra resmini çektin birine mail attın telefonundan.
But all it took was you throwing this great party, and it's... it's like she never happened.
Ama bütün bunlar harika bir parti vermeni sağladı. - Sanki o hiç yokmuş gibi.
I think it took a lot of guts to do what you did back there.
Şey, ne değdiğine bakacak olursak, bence orada yaptığın... çok cesaret isteyen bir şeydi.
They took it all off you and put it on me.
Seni tamamen çıkarıp beni koymuşlar. - Ne?
So you took some licks, but you're gonna bounce back, because you're talented, you're smart, and damn it, you're good.
Dozu biraz kaçırmış olabilirsin ama kendine geleceksin. Çünkü sen yetenekli ve akıllısın. Lanet olsun çok iyisin.
Also, you should bring this email with you because I might not remember it because I just took a bunch of horse tranquilizers, ha ha.
Ayrıca, bu maili de getirmelisin çünkü bir miktar sakinleştirici aldığım için hatırlamıyor olabilirim, ha ha.
You said they took it off to make a video. Not the whole time.
Hep değil.
I was just jealous and crazy, and I took it out on you.
Kıskandım, delirdim ve hırsımı senden çıkardım.
Large systems like the buk which took down malaysia air 17 You know, it's possible the plane was brought down to 20,000 feet
Malezya 17'yi düşüren Buk gibi geniş sistemler ise uzmanlık gerektirir.
Oh, you said that she took care of the fish tank, so it makes sense that her prints would be everywhere.
Balık akvaryumuyla onun ilgilendiğini söylemiştin, Her yerde parmak izinin olması çok da anormal değil.
That's how he took it, and I'm asking you to help me with this.
Onun algıladığı bu ama. O yüzden bana yardım etmeni istiyorum.
That you took it to the Safety Office.
Güvenlik bürosuna götürdüğünü söyledim.
It took me six months to get the courage to ask you out.
Sana çıkma teklifi etmek altı ayımı almıştı.
When you examine the body of a victim, you don't see a reflection of their life, but the person who took it.
Ne zaman bir kurbanın cesedini incelesem, hayatlarının yansımasını görmessiniz, ama onu kimin aldıgını görürsününz.
I hope you took some time to think about it.
Umarım düşünmek için süre istemişsindir.
So I took him to hospital and I thought that would be it, you know.
- Gerçekten mi? Onu hastaneye götürdüm, bunu yapmam gerekiyordu.
I did my job, I did exactly as I was told to... and then, because you screwed it, I took the beating and the Horse thinks I'm a useless prick.
İşimi bana tam söylendiği şekilde yaptım... sonra sen bunu bozduğun için dövüldüm ve At beni işe yaramaz bir pislik gibi görüyor.
I'm thinking whoever took her is trying to compromise the op. Okay, it's a good theory. How do you prove it?
Teğmen Larkin görevdeyse, kızını kaçıran operasyonu riske atmak istiyor olabilir.
So who do you think took it down?
- Kim siteye saldırdı sence? - Bir şey diyemiyoruz daha.
Honestly, the only reason I took this tour today is so you won't accuse me of not giving it a fair shot.
Açıkçası bugün bu tura gelmemin tek sebebi ileride beni, buraya şans vermedim diye suçlamaman.
When they took this, it... it was like they were taking you.
Bunu benden aldıklarında sanki seni almışlar gibi hissettim.
Do you remember when you took it?
- Bunu çektiğimiz zamanı hatırlıyor musun?
Well, I figured it was that or you just took a spontaneous vow of silence on the ride over.
Öyle anladım ya da araba sürerken sessizlik yemini ediyorsundur.
How you just took a toe and it's really no big deal?
"Sadece bir ayak parmağını kestim, büyütülecek bir şey yok" mu diyeceksin?
It's you. When you took pictures of these people, they disappeared.
İnsanların fotoğraflarını çektiğinde ortadan kayboluyorlar.
Your brother took something from me. And you're gonna help me get it back.
Kardeşin benden bir şey aldı sen de geri almama yardım edeceksin.
Mr. Castle, you said that you might know who took it.
Bay Castle, bunu kimin aldığını biliyorum demiştiniz.
It took the navy's best cryptographers weeks to do what you did in days.
En iyi denizci kriptocuların haftalarca uğraşıp yaptığını, sen günler içinde yaptın.
It seems like you took your eye off the ball.
Gözünü toptan ayırmıyor gibiydin.
Well, maybe he'd be interested to know he didn't lose his wallet'cause you took it in the first place!
Belki de babam cüzdanını kaybetmediğini en baştan beri sende olduğunu bilmek ister!
But the old couple took it so, I had to settle for where we ate when we first found out you were pregnant with Syd.
Ama yaşlı çift kapmış işte, o yüzden ben de Syd'e hamile olduğunu öğrendiğimiz gece oturduğumuz masayı seçtim.
I know, and you know what stinks is, they took it out of the rotation.
Ne koyuyorlarsa içine bilmiyorum, ama insanı kendinden geçiriyor.
It's just that... you know, I lost my ma at Christmas. ( sighs ) She took me to a mall, and I never saw her again.
Şey sadece... bilirsin, ben annemi Noel'de kaybettim.
Well, who told you that the Normandie 1-9s took care of it?
İcabına Normandiya 1-9lar'ın baktığını kim söyledi sana?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]