Life's not fair translate Turkish
72 parallel translation
Life's not fair.
Hayat adil değil ki.
But the guy who did that it's not fair that he can just ruin a man's life and get off scot free.
Ama bunu yapan adamın, birinin hayatını mahvedip, çekip gitmesi adil değil.
It's not fair that my life should hang in the balance.
Bu hiç adil değil, geleceğim belirsiz.
Life's not fair, is it?
Hayat adil değil, değil mi?
It's not fair for me to waste his life
Onun hayatını boşa harcarım.
Life's not fair...
Hayat çok adaletsiz...
- Life's not fair.
Hayat adil değil.
- Well. life's not fair.
- Hayat adil değil, Grace.
Life's not fair, Charlie.
Hayat adil değildir, Charlie.
It exists to ensure the defendant receives a fair trial, that the recollections of witnesses, if any, are fresh, to pressure the government to file charges in a timely manner and so that, rightly or wrongly, accused citizens need not live their life in fear of the government pursuing them after a long delay.
Bu, sanığın adilce yargılanıp varsa tanıkların hatırladıklarının yeni olmasını sağlayan savcılığı davayı uygun sürede açmaya zorlayan böylece, doğru ya da yanlış suçlanan vatandaşların hayatlarını, "Bana ne zaman dava açacaklar?" korkusuyla yaşamasına engel olmak için çıkarılmış bir yasadır.
Cause here's a lesson : life's not fair.
çünkü ders geliyor : hayat adil değildir.
Because it's not fair to ruin one person's life over a few bottles of SnappIe.
Çünkü bir insanın hayatını bir kaç şişe Snapple yüzünden mahvetmek adil değil.
You're fucking with my life, Billy, and it's not fair.
Hayatımla oynuyorsun Billy, ve bu adilce değil.
It's just not fair that my life is being decided by other people.
Hayatımı başkalarının kontrol etmesi haksızlık.
It's girls like her that make you realize that life's not fair.
İşte hoşlandığım kız. O zaman hayatın adaletsiz olduğunu fark ediyorsun.
One thing you ought to know by now, Monroe, Life ain't fair, Not fair at all,
Bay Monroe, anlamalısınız ki bu dünyada hiç adalet yok.
This is not fair. That's a picture he's going to carry with him the rest of his life.
Hayatı boyunca unutmayacağı bir kare.
It's not fair that you can see into my life when I can't see into yours, which means...
Ben senin hayatını göremezken... senin benimkini görmen haksızlık.
Life's not fair.
Bu hiç adil değil.
Is it not a fair trade, the life I have granted you?
Bu adil bir alış veriş değil mi?
Life's not fair.
Hayat adil değildir.
Life's not fair.
Hayat haksızlıklarla dolu.
When life's not fair at all, use clo-veritol.
Eğer hayat adil değilse, clo-veritol kullan.
I guess it's not fair to raise you as one of us... and then try to keep you from experiencing one of the best parts of life.
Sanırım seni bizden biri olarak yetiştirip hayatın en iyi kısımlarını tecrübe etmeni engellemeye çalışmak adil değil.
I know that's not fair to you, but... brian, I am still part of your life.
Üzgünüm, bunun senin için adil olmadığını biliyorum, fakat... Brian, ben halen senin hayatının bir parçasıyım.
It's not fair to have someone like that just ripped out of your life.
Senin için bu kadar önemli olan birinin öylece hayatından çıkarılması hiç adil değil.
life's not fair. right, i know.
Hayat adil değildir, doğru biliyorum.
Life's not fair, Dexter.
hayat adil değil, Dexter.
Well, life's not fair.
Hayat adil değil.
Thank you. Yeah, Public life's not fair.
Malum, toplumsal hayat pek adil değildir.
All my life with you, and it's not fair.
Sen şahitsin, hiç adil değil.
I know, but I told you. ln life... I know, we can't always do... what we want, even if it's not fair.
Biliyorum, Ama sana söyledim. Hayatta... Biliyorum, Her zaman yapamayız...
Yeah, well, life's not fair, guys.
Aslında çocuklar, hayat adil değil.
Yeah, yeah. Life's not fair.
Evet, hayat adil değildir.
- Life's not fair.
- Yaşam zaten adil değil.
Life's not fair. You have a great life.
Zencefilli gazoz mu alacak?
Lesson number one of the Sixth Form, "Life is not fair".
11. sınıf sonrasının ilk dersi : "Hayat adil değildir."
Uh, life's not fair.
Hayat adil değil.
- Yeah, life's not fair, kid.
- Hayat adil değil.
And we say that life's not fair.
Sonra da hayatın adil olmadığını söyleriz.
Life's not fair.
Hayat adil değil.
Life's not fair, princess.
Hayat adil değil, prenses.
What's not fair is me letting you just go through life thinking that someone's gonna do everything you need doing, okay?
Adil olmayan şey, senin yapman gerekenleri benim yapmaya başlamış olmam. Tamam mı?
And they shouldn't have all of your baggage, your fear and your insecurity and your life experience because that's not fair.
Senin bütün paketini taşıyamazlar, korkularını, güvensizliğini ve hayat deneyimini. Çünkü bu adil değil.
It's not fair that your life was turned upside-down because of it.
Bu olanlardan sonra hayatının altüst olması hiç adil değil.
I don't know what it is. There is something that's preventing me from connecting. And it's not fair to you to let that screw up your life.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama seninle bağlantı kurmamı engelleyen bir şeyler var ve böyle bir şeyin senin hayatını mahvetmesine izin vermek adil değil.
Life's not fair.
- Hayat adil değil, Debs.
Life's not fair, sweetie.
Hayat adil değil tatlım, sağol.
It's not fair for me to crash into her life.
Hayatını yıkmam adil değil.
It's not fair that she's being punished for saving my life.
Hayatımı kurtardığı için cezalandırılıyor olması adil değil.
- Yeah, well, life's not fair, newbie.
- Hayat adil değil çaylak.
not fair 106
fair 232
fairy 82
fairly 18
fairfax 20
fairies 31
fairbanks 24
fair enough 1495
fairy dust 16
fair point 106
fair 232
fairy 82
fairly 18
fairfax 20
fairies 31
fairbanks 24
fair enough 1495
fairy dust 16
fair point 106
fairness 20
fair lady 16
fair and square 46
fairy tales 18
fair play 60
fairy godmother 19
fair warning 60
fair maiden 16
fair is fair 49
fair dos 19
fair lady 16
fair and square 46
fairy tales 18
fair play 60
fairy godmother 19
fair warning 60
fair maiden 16
fair is fair 49
fair dos 19