English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like i did

Like i did translate Turkish

6,291 parallel translation
You're making me feel like I did.
Sanki geçmişim gibi hissettiriyorsun.
I mean, like I did what- - I did what most guys would do, you know.
Kim olsa yapardı yani.
You should embrace it like I did.
Sen de benim gibi bunu benimsemelisin.
Yeah, like I did with bounce.
Aynen. Sıçra'da yaptığım gibi.
If you had listened to the album like I did, stranded in the air with T.I. on a golden hang glider, then you would have known that none of the songs were the classics.
Albümü benim gibi havada bir antrenörle, altın yelken kanatta kalmışken dinleseydin hiçbirinin kaliteli olmadığını bilirdin.
And since he's the champion, you gotta bring the fight to him, like I did.
Madem o şampiyon dövüşü ona götürmen lazım, benim yaptığım gibi.
Stop breathing, like I did.
Nefes almayı bırak, tıpkı benim yaptığım gibi.
Just sit and smile like I did for three years.
Tam olarak ne yapmamızı istiyorsunuz? Benim üç sene boyunca yaptığım gibi otur ve gülümse.
I mean, you must have had ulterior motives to fuck me like you did.
Benimle o şekilde düzüşmek için gizli bir çıkarın olmalı.
Why did I like that better than I usually do?
Neden normalde yaptığımdan daha iyi oldu?
Okay, assuming they play by the rules of the game like they did in "Centipide" you guys hit Pac-Man 3 times with the energy field, you win.
Tamam, "Centipede" de de oldugu gibi kurallara baglı olacaklarını varsayarsak Pac-Man'i 3 kere vurdugunuzda kazanacaksınız.
Guess I didn't have anyone to talk to, and you didn't look like you did either.
Çünkü konuşacak kimsem yok ve senin de yok gibi duruyor.
I never did like her.
Onu hiç sevmemiştim.
I mean, did you do the line about the vegetables, like we talked about?
Sebzelerle ilgili önceden konuştuğumuz repliği denedin mi?
- No. After all the fuckin'shit I did for you, like a typical fuckin'whore?
Senin için yaptığım onca boktan sonra dümdüz orospunun teki gibi?
I believe that somebody who looks like Nicholas did the deed.
Ben bu olayın Nicholas'a benzeyen biri tarafından yapıldığına inanıyorum.
Look, Hank, I had kids young, just like you did.
Bak Hank, ben de senin gibi gençken çocuk sahibi oldum.
Did I make you feel like you don't deserve more?
Daha fazlasını hak etmediğini mi hissettirdim?
Come on. You used to like it when I did this.
Eskiden yapınca hoşuna giderdi hani.
Ordinarily, I'd like to give you my seat, like this guy did.
Normalde şu arkadaş gibi ben de size yer verirdim.
- Well... I could make a little salad, turn it into a dinner for two, like we did that time and never did again.
- güzel... biraz salata yapıp, akşam yemeğini iki kişilik yap, şu an yaptığım gibi asla birdaha yapmadım.
And I did not like.
benim hoşuma gitmiyor.
Like, did I change you?
Ben değiştim mi?
I've always wondered why she fell in love with him and why he fell in love with her, like, how did that happen?
Babama neden âşık olduğunu ve babamın ona neden âşık olduğunu hep merak ettim, nasıl olmuştu acaba?
- What did I like?
- Neyi mi?
I mean, what if they put him here to kill us like they did this guy?
Ya Toby'yi, bu adamı öldürdüğü gibi bizi de öldürmesi için buraya koydularsa?
I'm back, and I'm gonna cook like we did in the old days, before we started warming up fish in little plastic bags.
Geri geldim ve tıpkı eski günlerde ki gibi pişireceğim. Küçük plastik torbalarda balık pişirdiğimiz zamanlarda ki gibi.
- Yeah, and she, like, moved her arm to try to block it, but I don't even think she did it on purpose, and Avery just went nuts.
Evet. Kolunu çekip engellemeye çalıştı ama bunu kasten yaptığını sanmıyorum. Avery çılgına döndü.
Like you did for Darnell when he took the rap for you.
Tıpkı senin suçunu üstlendiğinde Darnell'i koruduğun gibi.
But deep down, I guess I always knew you'd end up like this, despite everything I did teach you.
Ama aslında, sana öğrettiğim her şeye rağmen bu hale düşeceğini biliyordum.
She did everything and nothing and spent time like I always mean to : purposefully.
Herşeyi yaptı ama hiçbir şey de yapmadı... hayatını her zaman söylemek istediğim gibi harcadı : bir amaç uğruna.
I don't know. It did like a twitching thing or...
Bilmiyorum, öyle birden bir kıpırdadı...
They did that shit that last time the mayor got his DUI... snuck his ass through the back... like I wasn't suppose to know who he is... shit, I know who the fuck he is.
Sanki onu tanımamam gerekiyormuş gibi bu sikim şeyi en son belediye başkanı uyuşturucu etkisinde araba kullanırken o şeyi götünden çıkınca yaptılar.. Kim olduğunu biliyorum.
So did I. And then I saw you celebrating like you won the Super Bowl... the second you found out we weren't gonna be family.
Sonra senin'Super Bowl'u kazanmış gibi kutlama yaptığını gördüm. Ben de öyle. Hem de aile olmayacağımızı anladığın anda.
Hell, I wish the war wasn't over, so that when I was old enough, I could've fought and killed all them dirty Yankees, just like you did.
Keşke savaş bitmeseydi de yeteri kadar büyüdüğümde savaşıp tüm o lanet Amerikalıları öldürebilseydim tıpkı senin gibi.
I did like you better, though, before your enhancements, because now, it's just like, "wha bam!"
Sen şöhret olmadan önce seni daha çok severdim. Çünkü şimdi'Vay be'!
- I-I mean, he did, but it's not like that.
- Yani o ödedi ama bu şekilde değil.
Like Wild Strawberries, did you ever see it?
Wild Strawberries'i seyrettin mi?
It might not sound like it, but I did.
It bunun gibi ses olmayabilir, ama ı yaptı.
Ugh, I did so many lines of coke, it's like I don't even know what time it is.
Öf, ı, kok çok çizgilerini yaptılar I bile bilmiyorum gibi var. - ne zaman o olduğunu.
I've been training myself like the kid did.
O çocuk gibi antrenman yaptım.
I apologize for, like, what I did. And...
Özür dilerim, yaptığım şey için.
I don't mean like that. I... Do you want to hang out like we did here, but we'll just...
Burada yaptığımız gibi takılmak ister misin ama dışarı çıkacağız.
He treated you like a piece of shit, and I did, too.
Sana pislikmişsin gibi davranıyordu. Ben de öyle davranıyordum.
No, I mean, like, I really did kiss him.
Hayır, gerçekten onu öptüm.
How did... how could I miss something like this?
Böyle bir şeyi nasıl fark edemem?
I did, but, you know, right now it's kind of like, long distance, I guess.
- Uzun mesafe olayı falan.
And, like, I hit my body, and I, like, sat up instantly and, like, looked around, and was like, " did that just happen?
Bedenime vurdum aniden ayağı kalkıp etrafa bakındım... "Şimdi mi oldu bu, gerçek miydi?" dedim.
I'm like looking through, "okay, who did I just talk to?"
Bakındım öyle, "biraz önce kiminle konuştum ben" dedim.
He keeps saying : I think I did it. But speaks like he wasn't there.
Sürekli "Sanırım ben yaptım." diyor ama yaparken orada değilmiş gibi söylüyor.
Like that, what I just did?
Az önce yaptığım hoşunuza gitti mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]