English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Like it was nothing

Like it was nothing translate Turkish

393 parallel translation
40 years of memories, and he was going to knock it down like it was nothing.
40 yılın anısı ve hiç değeri yokmuşçasına o hepsini yıkıyordu.
You just go on back to work, like it was nothing.
Birşey olmamış gibi işinize bakın.
Like it was nothing, and yet it's money.
Az buz da olsa, para yine paradır.
They took it away like it was nothing.
Hiçbir önemi yokmuş gibi elimden alıverdiler.
You said it like it was nothing.
Sanki önemsizmiş gibi söyledin.
The sun still comes up. People go about their lives like it was nothing.
Güneş hâlâ doğuyor ; insanlar hâlâ hiçbir şey olmamış gibi, yaşamakla meşguller.
She may be funny some ways, but she wouldn't do nothing wrong, so I'd like it if you didn't talk to people like it was.
Bazı açılardan tuhaf olabilir ama yanlış bir şey yapmaz. O yüzden insanlarla yanlış bir şey yapmış gibi konuşmanızı istemiyorum.
It's nothing like I thought it was going to be.
Hiç olacağını düşündüğüm gibi olmadı.
It was like he kept himself going with nothing but work.
Sanki hayatında işten başka bir şey yokmuş gibiydi.
I TELL YOU, IT WAS A SIGHT TO BEHOLD. YOU NEVER SAW NOTHING LIKE IT.
Böyle bir şey görmemiştim!
There was nothing like you're trying to make it sound.
Sizin kastettiğiniz hiçbirşey olmadı.
I've been messing around in private- - he don't hold still for nothing like that, so if it was to get out to him, he'd make me old before my time.
Yani bu kulağına gidecek olursa beni hırpalayıp zamanından önce emekli eder.
Stop it, that was quite a different situation, nothing like this.
Kes şunu, o oldukça farklı bir durumdu, böyle bir şey değil.
- It was nothing like that.
- Böyle bir şey değildi.
It was nothing like that.
O- -
No, really, it was nothing like that.
Yok öyle bir şey. Bahşişi veren bayandı.
Bertram and I, we used to go... to an Italian restaurant in Soho... but it was nothing like this.
Bertram'la birlikte Soho'da gittiğimiz bir İtalyan restoranı vardı. Ama buna hiç benzemiyordu.
It was nothing like that, penis breath!
Öyle bir şey değildi aptal şey!
It was nothing like it happened in the movie.
Hiçbirşey filmde anlatıldığı gibi olmadı.
Falkor, it's like the Nothing never was.
Falkor, bu yaşadığım hiçbir şeye benzemiyor.
I said there was nothing like it.
"Bunun gibi iyi bir şey yoktur" dedim.
He's just some stripper named Zorro, and I'm sure it was nothing- - you know, no affair that was important or anything like that.
Zorro isminde bir striptiz dansçısıydı sadece. Ve bir şey olmadığına eminim - Bilirsin, önemli bir hadise veya öyle öyle bir şey söz konusu değil.
Alf, it was nothing like that.
Alf, bu öyle bir şey değil.
Nothing like this, but it was fun.
Bunun gibi değil, ama çok eğlenceliydi.
'Course it was nothing like the big war 100 years ago down here.
Elbette 100 yıl önceki İç Savaş'ta verdiğimiz zayiata benzemez.
It was not a nightmare-type situation... nothing like that.
Hiç kabus tarzı bir şey değildi, hayır, alakası bile yoktu.
For Reid Janssen, it was like nothing he'd ever experienced.
Reid Janssen için daha önce hiç yaşamadığı bir şeydi.
There was nothing like it.
Öyle bir şey yoktu.
It was a beautiful wedding, but nothing like this.
O da güzel bir düğündü tabii. Ama bunun gibi değildi.
It was like nothing could stop her.
Onu hiçbir şey durduramıyordu.
She said there was nothing like it in the Rue de la Paix.
Paris'te bile bundan daha güzelinin olmadığını söyledi.
There was nothing like it!
Böylesi görülmemiştir!
He was very kind, very gentleman-like but he made it very clear he wanted nothing more than to be out of my sight.
Çok kibardı, beyefendi gibiydi. Ama yakınımda bulunmak istemediği çok açıktı.
Oh, alright. It was like nothing I've ever experienced before.
Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım.
It was the hat. Nothing does the trick like a smart chapeau.
Şapka sayesinde.Hiçbir şey güzel bir şapka kadar etkileyici olamaz.
It was nothing like that.
Öyle bir şey değildi.
I always expected something like this was going to happen, but nothing prepares you for it.
Hep böyle birşeyin olabileceğini düşünürdüm, ama hiçbir şey seni hazırlayamıyor.
Look, Skipper, I know this shit sounds weird, but, I mean, there was like nothing, and then Justin appeared, and it was liquid, and the whole core just turned solid.
Bu çok tuhaf geliyor biliyorum ama... Demek istediğim, sanki orada hiçbir şey yoktu. Sonra bir anda Justin ortaya çıktı.
But when I was on that stage it was like nothing I ever felt before.
Ama sonra sahneye çıktığımda... daha önce hiç hissetmediğim bir duyguydu.
- No. No, it was nothing like that.
- Hayır, öyle bir şey değil.
It was the most traumatizing event of my life, and she was trying to make it about her leg, like my pain meant nothing.
Bir keresinde arabamla bisikletli bir kızı ezmiştim. Hayatımın en sarsıcı olayıydı. Ama kız incinen tek şey kendi bacağıymış gibi davrandı.
It was nothing like this.
Bunun gibi bir şey değildi.
It was developmental then- - nothing like what we or the Russians have now.
Rusların ve bizim şu andaki gelişimimizden farklıydı.
I said there was nothing like it.
I böyle bir şey olduğunu söyledi.
It was just like I was nothing.
Boş bir çuvalmışım gibi.
It was like nothing made sense any more.
Her şey anlamını yitirmişti.
- It's not OK for one guy to like another guy..... just because he was in the locker room with him and nothing happened?
- Ne? Bir erkeğin başka bir erkeğe baş başa kaldıkları bir soyunma odasında hiçbir şey yapmaması normal değil mi?
It was one of those awkward relationship moments... where you feel like you know nothing about the person... you thought you knew everything about.
İlişkilerdeki acayip anlardan biriydi hakkında her şeyi bildiğinizi düşündüğünüz birini aslında tanımadığınızı farkedersiniz.
Well, no, we did get involved, but it was nothing like this.
O işe karışmıştık, ama olaylar bu şekilde olmamıştı.
Come on, Kitty, it was a hair-net... name-tag, nothing kind of a job. That's more like it.
Yapma, Kitty, bu bir saç-ağ... isim-etiket idi, bir iş değildi.
It was like nothing I've ever felt before.
Daha önce hiç hissetmediğim bir haldeydim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]