English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Line and sinker

Line and sinker translate Turkish

108 parallel translation
She went hook, line and sinker for that Lloyd guy the minute she saw him.
Lloyd'u gördüğü anda ona sular seller gibi aşık oldu.
Hook, line and sinker!
Olduğu gibi yuttu!
Osen went for him hook, line and sinker.
Osen kendini ona tamamen kaptırmıştı.
If you swear to me that you will destroy this film, hook, line and sinker, not only will I give you the key to my safe - deposit box in Casablanca, but we will split the insurance,
Bu filmi yok edip parçasını bırakmayacağınıza yemin ederseniz, size Kazablanka'daki kasamın anahtarımı vermekle kalmam, sigortadan alacağım paranın da
Hook, line and sinker.
En ince ayrıntısına kadar.
I fell for that story hook, line and sinker.
Bu hikayenin uydurma ve tekdüze olduğunu hissediyordum.
Old Court fell for your Elizabeth act hook, line and sinker.
Yaşlı Court senin Elizabeth rolünü yuttu.
Alex bought Reinhardt's theory hook, line and sinker.
Alex, Reinhardt'ın teorisine kapıldı, bağlandı ve gömüldü.
Hook line and sinker.
- Hem de bütünüyle.
Hook, line and sinker.
Misina, iğne ve yem.
Well, Johnny, they bought your whole load. Hook, line and sinker.
Senin tüm hikayene inandılar Johnny.
Hook, line and sinker.
Abayı yaktın.
We bought it, hook, line and sinker.
Hepimizi zokayı yuttuk.
Ah, but they did, hook, line and sinker.
Ah, ama onlar oltaya geldi.
Hook, line and sinker.
Balık hep oltaya gelir.
Hook, line and sinker, baby.
Bu iş böyle yapılır bebeğim.
Hook, line and sinker.
Bu iş böyle yapılır.
Starfleet already bought their recommendation, hook, line and sinker.
Yıldız filosu zaten onların tavsiyesini aldı denize düşen yılana sarılır.
I bought in hook, line and sinker.
Attığın oltayı direkt yuttum.
She is playing the only card she's got, and you are falling for it hook, line and sinker.
Elindeki tek kartı oynuyor sen de hemen yutuyorsun.
They bought that country jive hook, line and sinker.
Şu taşra cazını olduğu gibi kabul ettiler.
Hook, line and sinker.
Tamamiyle.
Hook, line and sinker.
Korkudan altına edecektin.
I had you huh? Hook, line and sinker?
Korktun değil mi?
He just a bookie, a beat gang like a bookie the hook, line and sinker, the deep thinker, ink a autobiography beat it, thug, You bother me, swing like a gorilla, fella.
Aceminin tekisin. Kara kara düşünürsün. Çek git Thugg!
- Hook, line and sinker.
Tam üstüne bastın.
Some have, hook, line and sinker.
- Bilmiyorum. Denize düşen yılana sarılır.
Dude, they've bought it hook line and sinker.
Adamım, tamamen yuttular.
Took her down to a medical conference in Miami- - a medical conference which did not exist, by the way- - and she went for it, hook, line and sinker.
Onu Miami'de bir tıp konferansına götürdü, Hiç olmayan bir tıp konferansı, neyse... ve onunla gitti, sonrasında kanca, misina ve kurşun.
Some girls fall for a good approach hook, line and sinker.
Bazı kızlar hemen oltaya gelirler.
So he moved right in, and Becky fell hook, line and sinker.
O'Grady bundan yararlandı. Becky tamamen zokayı yuttu.
You really... You had me like hook, line and sinker with that...
Gerçekten... beni oltaya aldın...
You're the one who's disappointed, mother, In the bill of goods you bought hook, line and sinker.
Hayal kırıklığı olan sensin anne aldığın şeyler iğne, misina ve kurşundan başka bir şey değil.
I bought his crap, hook, line and sinker.
Oltasına geldim, sözlerine kandım.
I actually almost bought it, hook, line and sinker.
O günkü konuşmana neredeyse inanacaktım.
He sails the seven seas so you don't have to, bringing you the freshest produce which will have you hooked, line and sinker.
7 denizi dolaşır.. böylece senin bilmediğin tüm taze mahsülleri sana öğretir
- They took it hook, line, and sinker.
- Evet. Numarayı yuttular.
He swallowed my story hook, line and sinker.
Heyecanlandırıcı!
Hook, line, and sinker.
Oltaya takılmıştım.
And you bought it hook, line, and sinker.
Ve sen de oltaya fena geldin.
Hook, line... and sinker.
Olta ip ağırlık.
He flashed me a look and I bit his hook, line and swallowed his sinker. Ally?
Beni bir şair gibi davranarak elde etti.
He bought it hook, line, and sinker. Saved him a lot of hurt.
Hemen inandı.
The tiger falls for it, hook, line, and sinker.
Kaplan numarayı yedi.
You guys took it line, sinker and hook and all, for a while.
Sadece zokayı değil, kancayı hatta misinayı da yuttunuz.
- Hook, line, and sinker.
- Sazanı avladı.
And some won't fall for anything hook, line or sinker.
Ama bazıları gelmez.
Ever since he was an itsy-bitsy little snot-nosed kid, our Kevin had bought the whole stupid fairy tale, hook, line, sinker, and the grand piano, you know what I mean?
Küçük ve sümüklü bir çocuk olduğundan beri, Kevin'ımız aptal peri masallarıyla, kanca, ip, olta kurşunu, ve büyük bir de piyano satın almıştı, biliyor musunuz?
Hook, line, and sinker.
Zokayı yutuverdi.
And Nevile's fallen for it hook, line and sinker!
Neville de yutmuş bu numarayı.
No, dumb-ass.What's disrespectful is swallowing that spoon-fed kool-aid that's parading as the official account of 9-11 hook, line, and sinker.
- Bencil herif! Evet, tabii Frank. Biraz düşün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]