English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Line them up

Line them up translate Turkish

201 parallel translation
- Line them up!
- Onları sıraya sokun!
- Line them up.
- Sıraya girsinler.
- Line them up, boatswain. - Aye, aye.
- Lostromo, diz hepsini.
Get cabinets, desks, line them up against that door.
Masa, dolap, ne bulursanız kapının arkasına yığın.
Go ahead, line them up.
Hadi, hizala onları.
Line them up over there.
Hepsini şurada sıraya diz.
I'll assemble the men, just line them up.
Ben adamları toplayacağım, sıraya diz.
Let them drink all they want and then line them up.
İstedikleri kadar su içsinler, sonra sıraya girsinler.
Line them up and locate them all.
Düz bir sıra halinde uçup yerlerini bulacaksınız.
All right, boys, line them up.
Tamam, beyler.sıraya dizin şunları.
Bring me six double scotches, and line them up before me.
Altı adet duble scotch getir, ve hepsini önüme sırala.
Crunch, line them up!
Crunch, arabaları dizin!
Let's line them up!
Arabaları sıraya dizelim!
Line them up, I'll help.
Sıralayalım.
They will line them up and shoot them.
Onları bir duvarın önüne dizip vururlar.
You point a gun at them and line them up facing the wall.
Silahını doğrultup hepsini duvarın önüne dizeceksin.
Now, you'll have to line them up exactly in order to lay out your induction field.
Çalışma alanına, onları serebilmek için tamamıyla kaplamalısın.
Line them up on the double!
Sıraya geç!
Line them up. ... Two, three, four...
Bir, iki, üç, dört...
Line them up there, face the Shoshone.
Sıralanın. Shoeshonelar'i karşılayın
- Fred, line them up against the fireplace.
- Fred, şömine karşısında onları hizaya.
Line them up.
Sıralayın onları.
You can't just line them up like the Valentine's Day massacre.
Sevgililer Günü katliamı gibi sıralayamazsın onları.
- The satellite'll line them up.
- Uydu onları senin için dizecek.
- Line them up at the door.
- Kapıyı kaldırmak için sicim yap.
Line them up...
Hepsini dizeceksin...
When I had them all tamed, I'd line them up and, while they trotted,
Hepsini eğittiğimde, Onları hızlı yürüterek sıraya dizerdim,
They should line them up against the wall, slice them open... and spread their guts out on the parkway.
Hepsini duvara dizip, karınlarını deşmeli ve bağırsaklarını sokağa yaymalılar.
- Leo, line them right up here!
- Leo, hepsini şuraya dizer misin?
Take them back up the line.
Onları hattın gerisine götürün.
Soon as the boys finish chow, I'll have them run a line up.
Yemekleri biter bitmez, onlara bir hat çektiririm.
You get busy with your contacts, show them that film, and line up the best deal.
Adamlarla temasa geç, filmi göster ve en iyi teklifi al.
Fauntleroy, let's line them all up for a do-si-do.
Fauntleroy, milleti grup dansı için hazırla.
Yes, sir, I told them we're all scattered up and down the line.
Evet efendim, onlara hat boyunca yayıldığımızı söyledim.
I'll line up my 100 horses and have my men scrub them like crazy!
100 atımı sıraya dizecek ve adamlarıma kaşağılatacağım.
Get up to the line and tell them to grab some new prisoners.
Hatta gidip birilerini tutuklamalarını söyle.
I've known them to turn up in Helsinki on that particular line.
O hattaki bavullar bazen Helsinki'de çıkar.
So his buddy tells him that he'll try to bring them up on his line.
Arkadaşı oltayla dişi almaya çalışacağını söylemiş.
And then always at line up, you know, you'd stand up in them lights.
Sιraya girerdin, biliyοr musun? lşιklarιn altιnda dururdun.
Them, uh, owners has sent the men charging into a picket line that we had set up.
Sahipler kurduğumuz gözcü sırasına adamlarını gönderdiler.
Oh, hell, we can't get them in the store, they line up at the truck for Mallomars.
Onları markete sokamıyoruz, kapıda sıraya giriyorlar.
I get thirstyjust watching them, and in my line of work... I can't afford that filled-up feeling. That's why I drink Cadre Cola.
Onları izlemek beni susatıyor ve çalışırken..... kendimi doymuş gibi hissedemiyorsam..... işte o zaman Cadre Kola içiyorum.
Listen, I'd like you to come in and see if you could identify them in a line-up.
Dinle, gelip onları saptamanı istiyorum.
Right after revolution they line up all drug dealers, all drug addicts take them to public square and shoot them in back of head.
Devrimden hemen sonra bütün uyuşturucu satıcıları ve bağımlıları tek sıra halinde bir meydana dizildiler ve arkadan vuruldular.
Train the ex-auto workers to be prison guards and give them jobs in the jails... now filling up with their former line mates.
Eski otomotiv işçilerini, eski iş arkadaşlarıyla dolmaya başlayan hapishanelerde gardiyan olarak eğiteceklerdi.
You know when you line up your toy soldiers and put cupcakes in front of them.
Sana bu kavramı açıklayayım. Hani oyuncak askerlerini sıralayıp önlerine de küçük kekler koyarsın.
Keep in a straight line, make them about a foot long... so you can roll them up like a carpet...
Düz bir hat haline getir, uzunluklarını ayarla böylece halı gibi kıvırabilirsin.
I want them lined up just like a pretty little chorus line.
Hepsinin şirin, küçük koro sırası gibi dizilmelerini istiyorum.
Line them right up behind me.
Arkamda sıraya dizin.
Half of you go over here - teachers will help them - and line up against the wall. The other half will go this way.
Bir kısımınız bu tarafa geçin ve duvarın orada sıralanın.
So let's make them line up.
Öyleyse gel olanları sıraya koyalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]