English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Locked in

Locked in translate Turkish

5,813 parallel translation
- I was locked in here.
- Burda kilitliydim.
I was locked in a cage.
Bir kafese koyulmuştum.
His eyes locked in on the light. They're not looking, you jackass.
Sana bakmıyorlar işte ahmak herif.
You're going to be locked in, but more importantly, everyone else will be locked out.
İçeride kilitli olacaksın ama daha da önemlisi... -... herkes bir yerlerde kilitli olacak.
So you'd rather be locked in a dorm room with a newbie vampire? No.
Yani bir yurt odasında yeni doğmuş bir vampirle kalmayı mı tercih ediyorsun?
I don't know how long she can stay locked in her room, really.
Odasında daha ne kadar kapalı kalır, bilmiyorum.
Annie wasn't the one who was locked in!
Kapatılan kişi Annie değildi!
We found some papers locked in your closet.
Kilitli çekmecenizde bazı kağıtlar bulduk.
With all due respect, Professor, the woman was locked in a safe with a stick of the stuff.
Ama ölüm sebebi bu olamaz. Kusura bakmayın profesör,.. ... ama kadın dinamit lokumuyla bir kasada kilitliydi.
The coordinates are locked in.
Koordinatlara kilitlenmiş.
It's the only thing keeping Kai locked in his prison.
Kai'yi hapishanesinde tutan tek şey bu.
So four units go into the armory to gear up, and they got locked in there.
Dört birim hazırlanmak için silah deposuna girdi ve içeride kilitli kaldılar.
What do you mean locked in there?
- Ne demek kilitli kaldılar?
"Unless you've been locked in solitary for the last three weeks,"
"Eğer son üç haftadır askerler tarafından tutulmuyorsanız..."
Locked in a dark cage, hidden away.
Ne kadar karanlık bir yerde, bir kafeste kapalı tutsan da...
There were voices, I got locked in the basement and the tree grabbed Griffin...
- Sesler duydum... Bodrumda kilitli kaldım, Griffin'i ağaç yakaladı...
But she's locked in this house, and her dad's a psychopath.
Ama şu evde kilitli halde ve babası da psikopatın teki.
That's why I hate being locked in places.
Bu yüzden kapatılmayı sevmiyorum.
" For 30 nights, I waited until I got locked in to the Burgerbraukeller
" 30 gece boyunca, Bürgerbraukeller'e kapatılana kadar bekledim.
He also said that they were locked in the house.
Ayrıca evin içinde kilitlenmişler.
- We are locked in!
- Burada tıkılı kaldık.
We are locked in.
Burada kilitli kaldık.
If you're really sorry, you'll leave me alone for good, and if you don't, I will use every resource in my power to have you locked up.
Gerçekten üzgünsen bir daha karşıma çıkmazsın. Eğer çıkarsan, elimden geleni yapıp seni içeri attırırım.
she locked me in here.
Beni buraya o kilitledi.
Once you're in, it's either knocked up or locked up.
İçlerine girdin mi ya hamile kalırsın ya da hapsi boylarsın.
Maybe it's because I spent most of it in a locked room.
Belki de çocukluğumun çoğunu kilitli bir odada geçirdiğim içindir.
Is that why you've locked me in your bedroom and undone the top button on your dress?
Bu yüzden mi ikimizi yatak odana kilitleyip elbisenin düğmesini açtın?
And have him locked up in some hellhole?
Ve onu da bir deliğe mi tıkacaklardı?
I swear I locked it in place yesterday.
Onu dün ellerimle yerleştirdiğime eminim.
Imperials have locked down the ports and put Destroyers in orbit.
Neler oluyor? İmparatorluk tüm limanları kapatmış ve yörüngeye yok ediciler yerleştirmiş.
Wonder what's in here. It's locked.
- İçinde ne olduğunu merak ediyor musun?
You locked me in that steam room on purpose.
- Beni o sauna odasına bilerek kilitledin.
I locked my keys in my car.
- Anahtarlarımı arabama kilitledim.
I mean, I should have locked her in.
Yani, onu içeri kilitlemeliydim.
First, we have 12 perps locked up in holding.
- Öncelikle, hücrelerde 12 tane sapık var.
- Like... It was as if they were in a session, then they left and locked it,
Sanki kayıt alıyorlarmış da, çıkmışlar kapıları da kilitlemişler gibi.
Although I think eyelid guy was suffering from Locked-in Syndrome caused by damage to the Lower Cranial Area, which is not presenting in this...
Gerçi oradaki gözkapağıyla konuşan adam alt kranyal bölgesindeki hasar yüzünden sürgüleme sendromu yaşıyordu ki bununla bir ilgisi yok. - Evet, ilgisi yok.
She's locked up in the hold of Duke's boat.
Duke'ün teknesinin ambarında kilitli durumda.
He keeps you locked away, pulls you out once a day to admire his pet in a cage.
Seni evcil hayvan gibi kafeste tutup her gün dışarı çıkarıyordu.
Yeah, she fell asleep five minutes after I locked her in, and she hasn't moved in the past ten hours.
Sıkıntı yok, içeri kapattıktan 5 dakika sonra uyuyakaldı son 5 saattir de hareketsiz yatıyor.
Tyler, I can't stay locked up in here any longer.
Tyler, burada daha fazla saklanamam.
Maybe because you locked me in this place for 500 years, while other people took over my body?
Beni 500 yıl boyunca, diğer insanların bedenimi kullanmasına izin vererek... -... buraya hapsettiğin için olmasın?
But now you're locked away in your mansion.
Fakat şimdi köşküne sıkışıp kaldın.
Locked me up, imprisoned me in the pages of a book.
Beni kitap sayfalarına kilitledin, mahkûm ettin.
I'll be in our room. I'll be in our room with the door locked.
Odamıza gideceğim ve kapıyı kilitleyeceğim.
Tell me this, you're just locked out of their apartment in a trench coat and flip-flops?
Anahtarı içeride unutup üzerinde trençkot ayağında parmak arası terlik olmasını nasıl açıklıyorsun?
He locked me in his bedroom for a week.
1 hafta beni kendi yatak odasına kapattı.
No, we locked ourselves in.
- Hayır, kendimizi kapadık.
Record-breaking numbers were written down on pieces of paper, taken to the bank, placed in drawers and locked with keys.
Rekor miktarda sayı, sayfalarca kâğıt parçasına yazılıp bankaya götürülüp çekmecelere konuldu ve anahtarlarla kilitlendi.
Locked himself in with her.
Onunla kendini içeri kilitlemiş.
She had them locked up in a room.
Onları bir odaya kilitlemiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]