Loved it translate Turkish
4,602 parallel translation
i gave henry one time for christmas, and he loved it so much, this unbelievable green accordion, and he slept with it.
Henry'ye bir yılbaşında inanılmaz yeşil bir akordeon vermiştim ve bayılmıştı. Onunla uyumuştu.
I went to his place, saw this, told him I loved it.
Onun evine gittim, bunu gördüm ve dedim ki buna aşık oldum.
I loved it.
Bayıldım.
- You loved it.
- BayıIırdın.
You loved it.
Sen bayıIırdın.
- She would have loved it.
- Bana kalırsa bayılırdı.
- I loved it.
- Çok beğendim.
Of course I loved it, but unfortunately I loved her more.
Tabii ki onu sevdi, ama ne yazık ki Ben daha çok onu sevdim.
She loved it so much.
Bunu çok sever.
That was mostly so we could play Scrabble'cause she loved it.
Aslında scrabble oynayabilelim diye öğretmişti. Oynamayı çok severdi.
You all loved it when you lived there.
Orada yaşarken çok severdin.
He loved it!
Buna bayılıyordu.
Because he really loved it.
Çünkü sinemayı gerçekten de seviyordu.
But he loved it.
Ve oraya bayılırdı.
- Oh, yeah, she bloody loved it.
- Of evet bayıldı.
I was a dancer when I was a kid and I loved it and then this shit thing happened to me and everything changed... until I met you and you inspired me, so I learnt to dance again.
Çocukken dans ederdim ve çok sevdim. Sonra başıma birşey geldi ve her şey değişti. Senle tanışana kadar.
He loved it.
Bayılmış.
- I did and I loved it.
- Okudum ve bayıldım.
But mostly I loved it.
Ama genel olarak bayıldım.
I thought you loved it here.
- Burayı sevdiğini sanıyordum.
[sighs] I loved it.
Evliliği çok sevmiştim.
- I loved it.
- Bayıldım.
And, of course, she loved, loved, loved it.
Ve tabii ki çok çok çok sevmiş.
... she sent it to a friend of hers who's a big deal at Fox who apparently also loved, loved, loved it.
Onu FOX'ta çok önemli biri olan arkadaşına göndermiş. Anlaşılan o ki o da çok çok çok sevmiş.
He loved it.
Bayıldı.
Loved it.
- Bayıldı.
Come on, you loved it.
Beğendin, kabul et.
I loved it.
Ben sevdim.
Marie must have loved it here.
- Marie burayı seviyormuş galiba.
We did it because we loved each other very much, and that's a rare thing.
Yaptık, çünkü birbirimizi çok seviyorduk, ve nadir olan şey de budur.
It's funny how your loved ones betray.
Sevdiklerinin ihaneti çok garip.
'Cause at the end of it all I get to say I know what it's like to have loved someone.
Çünkü her şeyin sonunda birini sevmenin ne demek olduğunu biliyorum.
Well, I know it isn't ordinary, but... whoever loved ordinary?
Normal olmadığının farkındayım ama kim normali sevmiş ki?
I loved it.
Buna bayildim.
I used to think maybe you loved me, now I know that it's true
Eskiden beni seviyor olabilir Diye düşünürdüm, şimdi eminim
He had sent it before he died, and he'd said that he was sorry and that he loved me.
Ölmeden önce göndermiş ve üzgün olduğunu ve beni sevdiğini yazmış.
- Yeah, no, it's the same story... because he couldn't have the girl he loved, right?
- Evet, hayır, bu aynı hikaye çünkü sevdiği kıza varamadı, değil mi?
♪ And I loved your city for the way that it looked ♪
# Şehrinin görünüşünü beğendim #
- Not all. - I loved it long.
- Uzun seviyordum.
It's just that she loved me back.
O sadece sevgime karşılık verdi.
I know what it's like to have loved and lost.
Sevdiklerini kaybetmenin nasıl birşey olduğunu bilirim.
Why do people always worry about their loved ones when it is too late?
Niye insanlar daima sevdikleri hakkında iş işten geçtikten sonra endişeleniyor?
But it's more like... like a warm feeling you get when loved ones are with you.
Ama daha çok sevdiğin kişi yanındayken hissettiğin bir sıcaklıktır.
I have to keep... He loved this hat, that's why I wore it today.
Bunu tutmalıydım bu şapkayı çok severdi, o yüzden bugün bunu giydim.
I'm it. And if you ever challenge me again in front of my crew, I may just forget that I loved you once.
Eğer bir daha tayfamın önünde bana karşı çıkarsan bir zamanlar seni sevdiğimi unutabilirim.
I think it's a basic rule that between songs you keep any references to aneurisms or dead loved ones down to a minimum.
Bence şarkılar arasında ölü sevdiklerimize ya da anevrizmalara değinmeyi minumuma indirgemek genel bir kuraldır.
Do not inflict it upon your loved ones.
Bunu sevdiklerinize yaşatmayın.
That's it. Lost loved one?
İşte bu, sevdiğin birini mi kaybettin?
It was only one nanny and people react differently to the death of a loved one and, by the way, this is the same nanny that Mr Williams caught smoking drugs in her room, so...
Sadece bir dadı vardı ortada. Artı insanlar sevdiklerinin ölümüne farklı tepkiler verir. Aynı zamanda, bu bay Williams'ın odasında uyuşturucu alırken yakaladığı dadının ta kendisi, bu nedenle...
I'm sure the rest of the people in the café loved that, but it was kind of wonderful.
Kafedekiler de sevmiştir eminim ama bu gerçekten harikaydı.
It has not stopped us having children, and he loved them dearly.
Bu. bize çocuk sahibi durmuş değil ve o pahalıya onları sevdi.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72