Medicating translate Turkish
115 parallel translation
Niles, have you been self-medicating again?
Niles, yine mi kendi kendine meditasyon yapıyordun?
While she's medicating you, we'll try something.
O ilacını verirken biz bir şey deneyeceğiz.
Well, she has a way of self-medicating that I'm sure is very familiar to you.
Onun kendine göre tedavi yöntemleri var ve eminim sana yabancı değil.
You're self-medicating.
Kafayı yiyorsun.
- What are you doing, self-medicating again?
- Ne yapıyorsun, yine kendini mi tedavi ediyorsun?
Yeah. Well, listening it's better than medicating, no matter what they tell you.
Evet, dinlemek ilaçla tedaviden daha iyidir, kim ne derse desin.
The very nature of addiction... whether it be self - medicating or self - mutilating... is that the very behavior we use to survive it becomes the behavior that ends up killing us.
İster uyuşturucu almak olsun, ister kendine zarar vermek, bağımlı olunca hayatta kalmak için yaptığımız şeyler, sonuçta bizi öldüren şey olur.
She was a batty, self-medicating hypochondriac.
- Kaçık bir hastalık hastasıydı.
He's going back to work days after his wife was murdered, and he's self-medicating.
Karısı öldürüldükten birkaç gün sonra işe dönüyor ve reçetesiz ilaç alıyor.
- You caught me. I'm medicating.
- Beni yakaladın.
I'm tired of trying to find happiness through lies and self-medicating.
Arık ilaçlarla ve yalanlarla mutluluğu aramaktan bıktım.
I started "medicating". "Cure" my cold.
Hastalığım için.
Hey, word on the street is, um, you've been medicating Timmy?
Hey, ortalıkta Timmy'ye ilaç verdiğine dair laflar dolaşıyor.
You're in no condition to be self-medicating.
Kendini tedavi edecek durumda değilsin.
And seriously, who couldn't use a little medicating, right?
Aslında tedavi etmediğini de söyleyemeyiz değil mi?
That you're a self-medicating, depressed individual.
İlaç kullandığını ve depresyonda olduğunu söyledim.
No more self-medicating, remember?
Şahsi ilaç kullanımı yok, hatırladın mı?
He's been medicating for years with alcohol, sleeping through the bad hours.
Yıllarca kötü zamanlarında uyuyabilmek için kendini alkol ile tedavi etti.
This continuum of connectedness is about the cause and effect... of one psychotropic drug after another to the point where you're medicating your medication.
Bağımlılığın devamını sağlayan ve etkeni olan tedavinizi tedavi etmek için bir biri ardına aldığınız haplar.
Ok, I vow to... stop medicating myself with sex and drugs... and let myself feel again.
Ben seks ve ilaçla uyuşmayı bırakıp yaşayacağım.
Did you know she was self-medicating?
İlaç kullandığını biliyor muydun?
Medicating, sleeping all day... and you know, you don't look well.
İlaç almak, tüm gün uyumak... ve iyi görünmüyorsun.
And by medicating myself with tiny amounts throughout the day,
Ve gün boyunca sürekli az miktarlar alarak kendimi tedavi etmeye başladım.
My whole childhood passed in a blur because you were medicating yourself.
Tüm çocukluğum bulanık geçti çünkü sen kendini tedavi ediyordun.
And by making them her daily treat, he could count on her self-medicating.
Günlük tedavisi yapıIırken onları her gün almasını bu şekilde sağlamış.
Did it ever occur to you that i might have been self-medicating?
Kendi kendimi yatıştırmaya çalıştığımı düşünmedin mi hiç?
he was self-medicating for the wrong condition.
Yanlış hastalık için ilaç alıyormuş.
Well, amongst others, a certain self-medicating pharmacist who pays alimony to three different women but not one penny in child support.
Diğerlerinin içinde üç farklı kadına nafaka ödeyen ama nafaka ödeyecek hiçbir çocuğu olmayan, ilaç tedavisini kendi yapan güvenilir bir eczacı.
When you were a porker, you were self-medicating.
Şişkoyken kendini tedavi ediyordun.
Self-medicating.
Bu bizim ilacımız.
Medicating myself, man.
Kendimi tedavi ediyorum.
It's obvious that you have been, Henry, self-medicating for some time.
Bir süredir kendi kendini tedavi etmeye çalıştığın açık, Henry.
I'm going to take a big hit from a self-medicating joint, and then I'm going to Kentucky Fried Chicken'cause it's finger-fucking-licking good.
Sonra da Kentucky Fried Chicken'a gideceğim. Çünkü manyak güzel!
Perhaps he was self-medicating?
Belki kendi tedarik ediyordu?
- You stole Pete's meds to do a little self-medicating.
- Kendinizi tedavi etmek için Pete'in ilaçlarını çaldınız.
If he's self-medicating with drugs and alcohol, that'd explain his symptoms.
Eğer kendisini alkol ve uyuşturucu ile tedavi ediyorsa bu belirtilerini açıklıyor.
The fact that she can use this condition as an excuse... to go out and freely flirt, pick up and seduce any man on the street is self-medicating.
Şimdi bu durumu dışarı çıkıp özgürce flört etmenin bahanesi olarak kullanıyor... Sokaktan görüp, beğendiği her erkeği baştan çıkartıyor, bu kendine tedavi gibi bir şey.
- Testosterone was his way of self-medicating.
- Testosteron onu kendisi yapan tek ilaçtı.
I'm guessing that after you ran out of pain meds for your neck injury, you started self-medicating.
Boynunuzu incittiğinizde aldığınız ağrı kesici ilaçlar bittiğinde sanırım siz kendi kendinize ilaç kullanmaya başladınız.
He was self-medicating and lying about it to NASA.
İlaç kullanıyormuş ve bu konuda NASA'ya yalan söylüyormuş.
How could you not know she was medicating half the women in the neighborhood?
Civardaki kadınların yarısına ilaç sağladığını nasıl bilmezsin?
You know, I could be wrong, But I think they call that self-medicating.
Yanılıyor olabilirim ama sanırım buna kendi kendini tedavi etme diyorlar.
So, you started self-medicating.
Siz de kendi kendinize tedaviye başladınız.
I've been medicating for alcohol withdraw.
Alkolü bırakmak için ilaç alıyordum.
Gamboli said, since he lost his partner, he's been showing up to the station emotionally volatile, and he's been self-medicating with alcohol.
Bir ara kasetlerle uğraşmaya başladı ve araç takla attı. O geceyi çok iyi hatırlıyorum. Şey biz daha partide eğlenirken, anahtarlarımı almıştı.
I'm not a believer in medicating adolescents, but my sister had a teenage boy.
Ben ilaçla tedaviye inanmayan biriyim ama... Kız kardeşimin ergen bir oğlu vardı.
And the notion that most people, in my experience, who use drugs and alcohol are self-medicating a deep depression or an anxiety.
Benim deneyimde, alkol ve uyuşturucu kullanan insanların çoğunluğu derin bir depresyonu veya anksiyeteyi kendi kendilerine tedavi etmektedirler.
Self-medicating and allowing your inner caveman to come out is not the way to deal with your grief.
Kendi kendini tedavi edip içindeki mağara adamını dışarı çıkartman acınla başa çıkmanın yolu değildir.
You've been self-medicating but still infected.
Kendi kendini tedavi ediyorsun ama yine de virüsü taşıyorsun.
You're self-medicating with homemade drugs.
Demek ev yapımı ilaçlarla kendine ilaç tedavisi uyguluyorsun.
He was self-medicating.
Bak devlet protokolüne göre, standart tedaviye bağlı kalmalıyız.
medical 88
medicine 187
medic 237
medicinal 21
medication 58
medics 19
medically 65
medications 23
medical emergency 31
medicated 17
medicine 187
medic 237
medicinal 21
medication 58
medics 19
medically 65
medications 23
medical emergency 31
medicated 17