Meet me there translate Turkish
688 parallel translation
Yeah. Meet me there, okay?
Evet, orada görüşürüz.
I wrote him to meet me there at 11 : 00 at that hot dog stand.
Saat 11'de sosisçinin önünde buluşalım diye yazdım.
Can you meet me there next weekend?
Gelecek hafta orada buluşalım mı?
I wrote in my letter that I'd be at the St. Mark and for her to meet me there.
Mektubumda benimle St. Mark'ta bulusmasini yazmistim.
Ask Doctor Watson to meet me there as quickly as you can will you?
Olabildiğince çabuk Doktor Watson'dan benimle orada buluşmasını iste olur mu?
Will you be in shape to meet me there in an hour?
Bir saat sonra orada buluşabilir miyiz?
There's an old ruined ranch up by bear paw butte. Meet me there.
Tepede harabe bir çiftlik var, orada buluşuruz.
Meet me there?
Orada olur mu?
- Someone will meet me there.
- Beni orada biri karşılayacak.
If I wheel Jennifer down to the club after lunch, could you meet me there for a swim?
Öğle yemeğinden sonra Jennifer'ı kulübe götürürsem, sen de bizimle gelip yüzer misin?
Then reserve a table at the, uh, Ritz Pavilion and call Mrs Boyer and have her meet me there at 8 o'clock.
Sonra Ritz Pavilion'da bir masa ayırtın ve Bayan Boyer'i arayıp saat sekizde onunla orada buluşacağımı söyleyin.
Meet me there in an hour.
Bir saat içinde orada buluşalım.
Lieutenant Uhura, have Dr McCoy and Mr Scott meet me there.
Teğmen Uhura, Dr McCoy ve Mr Scott'u alarak benimle orada buluşun.
Have a security team meet me there in five minutes. - Aye, sir.
Beş dakika sonra bir güvenlik ekibini oraya yanıma gönderin.
And you can meet me there... when it's over.
Her şey bitince benimle orada buluşursun.
Vic, go to east africa Have plastic surgery and meet me there.
Vic, Afrika'ya git, plastik cerrahi yaptır, beni bul.
Meet me there in ten minutes.
On dakika sonra orada buluşalım.
Meet me there when you're done.
İşin bitince beni orda bulursun!
Tell him to meet me there tomorrow. Royal Orleans Hotel.
Yarın Royal Orleans Otel'e gelsin.
Why don't you meet me there around nine?
9 gibi buluşmaya ne dersin?
Anyhow, I'll be there at 8 : 00, and, uh... Why don't you meet me there?
Neyse, saat 8 : 00'de orada olacağım ve benimle orada buluşur musun?
And I asked them to meet me there with a camera crew.
Ve oraya bir çekim ekibi göndermelerini söyledim.
Get a dentist to meet me there in half an hour.
Bir dişçi bul, yarım saat içinde orada buluşalım.
I'd leave you money, of course, so when this car is fixed... you could meet me there.
Sana para bırakırım tabii, böylece araba bittiğinde... beni orada bulursun.
Could you meet me there?
Benimle orada buluşabilecek misin?
There's someone who wants to meet me?
Beni görmek isteyen biri mi var?
You can't make enough money there anyway to send to your husband... unless you meet another sucker like me.
Benim gibi bir enayi daha bulamazsan, kocana yollayacak kadar para kazanamazsın orada.
- And to say that he was sorry, and to ask you to take me, Eleanor, to the Cotton Club, and that he, Blackie, would meet us, Eleanor and Jim, there later.
- Ve üzgün olduğunu söyledi. Ve beni yani Eleanor'u Cotton Kulübüne getirmeni istedi. Daha sonra o yani Blackie, bizi tanıştırabilir, yani Eleanor ve Jim'i, son.
" So Nellie took me there to meet her.
Bu sebeple Nellie beni onunla tanıştırmaya götürdü.
You let me go over there looking like a hayseed to meet the most beaut -
Beni oraya bir hödük gibi gönderdin, o benim karşılaştığım en güz -
As I took my tea to the table, I suddenly wondered if I'd made a mistake... and he'd meant me to meet him there.
Çayımı masaya götürürken, bir anda acaba bir hata mı yaptım diye düşündüm benimle orada mı buluşmak istemişti acaba?
Please let me meet you there just in case there is a chance.
Lütfen seninle orada buluşayım, böyle bir şans varken ne olur ne olmaz.
- T-Dub and me will meet him there.
- T-Dub'la ben de oraya geleceğiz.
Meet me at "The Angel Gabriel." We'II all be there.
Benimle "Melek Cebrail" de buluş. Hepimiz orada olacağız.
Take the cattle up there and meet me back at the wagons.
Sürüyü oraya götür ve arabalarla dönmemi bekle.
Will you meet me there? Of course I will.
- Tabii, buluşurum.
There will be a sea captain to meet me in Las Palmas.
Bir ticaret gemisi kaptanı beni Las Palmas'ta bekliyor.
I feel sure that those gentleman you meet at those dinner parties will agree with me when I say that there is no entertainment that the Sphinx cannot provide.
Eminim, şu yemek davetlerinde tanıştığın beyefendilerden birine Sphinx'in sağlayamayacağı bir eğlence türü olmadığını söylesem benimle aynı fikri paylaşırdı.
But tomorrow, when the games are over and the sun is down discipline will be lax and there may be a chance for me to lead you to where we meet.
Ama yarın, oyunlar bittiğinde ve güneş battığında... disiplin gevşer... ve belki sizi buluştuğumuz yere götürebilirim.
Didn't you telephone me to meet you on that corner over there? I'm sorry.
Bana şu köşede seninle buluşmam için telefon etmemiş miydin?
The following men meet me in the room out the back there.
Söylediğim isimler benimle arkadaki odada buluşsunlar.
There's someone I want you to meet. Come with me.
- Görmeni istediğim biri var, benimle gel.
You go there to meet her and see that she brings them to me immediately.
ve elmaslardan ikisini çalıp kendisiyle getirsin.
Meet me there.
Orada buluşalım, tamam mı?
He was there to meet with me.
Benimle tanışmak oldu.
Maybe I'll meet a woman there... whom I'll love and who'll love me.
Belki orada beni seven, benim de sevebileceğim bir kadınla tanışırım.
You go look for Yan Xiu and wait for me there I'll meet Cao Feng first and then find him
Sen Yan Xiu'ı gözle ve beni burda bekle! Önce Cao Feng'i halledip, sonra ona geleceğim!
Because the guys there do not earn enough money to happen to meet me and that's good enough for me.
Çünkü, oradaki adamlar benimle tanışabilmek için yeterince para kazanamıyorlar ve bu benim için yeterli.
Bring her to the brook. Don't tell her it's to meet me. I'll get there.
Onu dereye götür ama benim geleceğimi söyleme.
Stash the truck and then meet me by that plane over there.
Kamyonu sakla ve benimle oradaki uçağın yanında buluş.
- Tell me what hotel. I'll meet you there.
- Hangi motel olduğunu söyle orada buluşalım.
meet me 37
meet me at 32
meet me outside 20
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
meet me at 32
meet me outside 20
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389