English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Meeting in

Meeting in translate Turkish

5,669 parallel translation
So why were lou and cutler. Having a secret meeting in that air-conditioned lair?
Öyleyse Lou ve Cutler ne diye o klimalı inde gizli bir toplantı yapıyorlar?
Mr. Bryant, you and your business partner, Mr. Kaufman, had a meeting in his office on the morning of the accident, correct?
Bay Bryant siz ve ortağınız Bay Kaufman kaza sabahı ofisinde bir toplantı yapmışsınız, değil mi?
I have a meeting in a couple hours.
Birkaç saat sonra onlarla bir görüşmem var.
Do you remember our meeting in that silly little thrift shop?
Bizim aptal küçük ekonomik dükkanda ilk karşılaşmamızı hatırlıyor musun?
We have a security bid meeting in Ramadi in two days.
İki gün içinde Ramadi ile gizli bir toplantı teklifimiz var.
I've got that meeting in the city today.
Bugün şehirde bir toplatım var.
Well..... I think that you would be better suited to going out with a woman that hasn't seen you suck Special Brew that's been spilled on the carpet, or seen you naked in bed with an old lady or shit yourself in a meeting.
Bence, eğer senin halıdan bira içtiğini görmemiş veya seni yaşlı bir kadınla yatakta basmamış veya bir toplantıda altına sıçtığını görmemiş bir kadınla beraber olman senin için daha iyi olur.
You found Lexi in the woods meeting with an Espheni.
Ormanda Lexi'yi bir Espheni ile konuşurken mi gördün?
The meeting is in 10 minutes at the Camden Library, but I'm not going.
Buluşma 10 dakika sonra Camden Kütüphanesinde ama gitmeyeceğim.
This is a grab of him meeting Kate Larsson in his hotel lobby two days before he died.
Ölmeden iki gün önce otel lobisinde Kate Larsson ile buluşmasının resmi.
She said, uh, something about meeting her deep in the library, something about the corridor of doors.
Kütüphanenin derinliklerinde onunla buluşmamla ilgili şeyler söyledi, Koridorların kapıları hakkında.
I'm in a meeting, so I really don't know...
- Şu anda bir toplantıdayım, gerçekten bilmiyorum.
I was in a meeting.
- Toplantıdaydım.
Well, I'm a firm believer in local government, meeting my constituents face to face, and for that I need a comfortable, professional environment.
Yerel hükümette seçmenleriyle yüz yüze görüşen katı inançlılardan biriyim ve bu yüzden rahat, profesyonel bir çevreye ihtiyacım var.
- Go. I'm in a meeting.
- Bir şey konuşuyorum, git şuradan.
My sister Georgie just flew in, and Riley's meeting her for the first time.
Kardeşim Georgie'nin uçağı geldi ve Riley onunla yeni tanışacak.
He's meeting you at the book store in two hours.
İki saat içinde kitap dükkanında sizinle buluşacak.
Dr. Winter, we're in the middle of a meeting.
Dr. Winter, bir toplantının ortasındayız.
And tell him it'd be much better for him if he pops in to see me without me having to go looking for him the next time he has a meeting with his probation officer.
Ayrıca söyle ona, kendisi bana gelsin. Şartlı tahliye memuruyla olan toplantısına gitmeyip peşinden koşturtmasın beni.
He's in a meeting, is he?
Toplantıda demek.
Those kind of conversations can then help inform the decision-making that we're doing in meetings like that Titian meeting yesterday.
Bu tür konuşmalar toplantılarda aldığımız kararları destekleyecektir. Dünkü Titian toplantısı gibi toplantılarda.
At some point in 1533, these two men, meeting as they did, did what we might do were we to meet a fellow countrymen in a foreign place - they had their picture taken.
Bu iki adam 1533 yılında bir zamanda karşılaştı. Yabancı bir ülkede kendi vatandaşımızla karşılaştığımızda bizim de yaptığımız gibi, resim çektirdiler.
Meeting's in 10.
Buluşma 10'da.
What are the chances of meeting two nights ago in L.A.
İki gece önce L.A'de tanıştıkdan sonra
You walk into the morning meeting, you play them the file. - They can't all be in on it.
Sabah toplantıya git ve bütün görüntüleri oynat.
He's in a meeting I can take a message.
Kendisi şu an toplantıda olduğu için mesajınızı ben alabilirim.
But on the off chance that something is going on, I thought you might want to know that Marcus Pike is in the building, meeting with a Federal Prosecutor.
Fakat bir seyler olma ihtimaline karsin belki Marcus Pike'in binada oldugunu bilmen gerekir diye düsündüm.
Jan's got a meeting across town.
Jan'in sehrin diger tarafinda isi vardi.
He's meeting with them now, in fact.
Hatta şu an onlarla görüşüyor.
From our first meeting playing Three-card Monte in Madison Square Park.
Bizim ilk buluşmamız olan Madison Parkta bul karayı al parayı oyun kartları.
- No. But I am, in fact, the person you're meeting with this afternoon.
Hayır ancak bu öğleden sonra buluşacağın kişinin ta kendisiyim.
Now meanwhile, Vincent is holding a meeting with a few humans in the know, the ones who have been reluctant to fall in line with his new leadership.
su dakikada ise Vincent vampirleri bilen bazi insanlar ile bir toplanti yapiyor. Yeni yönetim sonrasi dize gelmeye gönülsüz olan insanlar ile yani.
So now, your majesty, if I could start meeting some of the airbenders here in the city.
Şimdi, Majesteleri, şehirde bulunan hava bükücüler hakkında konuşmaya başlayabilir miyiz?
You must be a real glass-half-full kind of guy,'cause to me, any meeting that goes so long they serve a meal in the middle is bad.
Sen gerçekten Polyanna gibi adamsın çünkü bence bu kadar uzun süren bir görüşme sonrasında sana ancak kötü yemek verirler.
I was just in a meeting with him, and he started off by patting my shoulder.
Onunla toplantıdayken omzumu okşamaya başladı.
I need you in that meeting with me.
Seninle bir toplantı yapmam gerekiyor.
At our committee meeting, Amy made a motion for a picnic in a park, but I tacked so many amendments on that thing it sank like a lead balloon.
Komite toplantımızda Amy parkta piknik yapmamızı teklif etti ama öyle çok düzenleme ekledim ki taştan balon gibi batıyor.
Didn't think you'd be meeting the Jolly Green Giant out here in willywags, did you?
Jolly Green isimli bir devle Willywags'te randevun olduğunu düşünmezdin değil mi?
Well, if you want to make the best of the situation, get me a meeting with Tony Gianopolous, because if I can't get in there...
Elinden gelenin en iyisini yapmak istiyorsan bana Tony Gianopolous ile toplantı ayarla çünkü bunu yapamazsam...
None that we're gonna find in time for my board meeting tomorrow.
Yarınki kurul toplantıma yetişecek kadar iyisini bulamayacağız.
Joan just gave you a zero in that meeting.
Joan, toplantıda sana sıfır verdi.
Will and I are going to be meeting you in Mexico.
- Evet, Val'a tüplü dalışı öğretiyorum.
Meeting with the chief of staff and the secretary of defense in half an hour.
Genel sekreter ve savunma bakanıyla toplantınız yarım saat sonra.
In the meeting room...
Toplantı odasında.
We had a meeting at the station, and we thought of introducing the friendship between you and Suh-ha in the follow-up episode.
Kanalda bir toplantı yaptık. Gelecek bölümde Suh Ha'yla aranızdaki arkadaşlıktan bahsedelim diye düşündük.
This Niner splinter group is meeting here in Stockton off the grid, gathering up at the old Creme Club down on Winchester.
- Niners'dan ayrılan grup burada, gizlice Stockton'da buluşuyor. Winchester'daki eski Creme Kulübünde toplanacaklar.
The prince will be in Los Angeles later this week for a highly classified energy meeting at the Arcadia Policy Council.
Prens bu hafta Arcadia İdare Kurulu'nda gerçekleşecek çok gizli bir enerji toplantısı nedeniyle Los Angeles'da olacak.
The prince is meeting with the most powerful people in the energy complex.
- Prens, enerji sektörünün en güçlü isimleriyle buluşacak.
- Okay, so Elizabeth thinks I'm meeting my mom in this food court, and she's looking around.
- Tamam. Elizabeth yemek katında annemle buluştuğumu sanıyor ve etrafa bakınıyor.
They have a kind of secret meeting place in the woods.
Ormanda bir tür gizli buluşma yerleri var.
If Brett's pack is out here, I don't think they're meeting.
Eğer Brett'in sürüsü buradaysa bence toplantı yapmıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]