English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Missin

Missin translate Turkish

204 parallel translation
- Colonel Ruggles is missin'!
- Albay Ruggles kayıp!
You're missin'a swell yarn.
Harika bir hikâyeyi kaçırıyorsun.
Grandpa'll be missin'me.
Büyükbabam kaybolduğumu anlayacak.
Well, now, how about a little of what I've been missin'?
Şimdi de benim ihtiyacım olan şeyi vermeye ne dersin?
I guess one key has been missin'for a long time.
Sanırım uzun süredir bir kol eksikmiş.
Friend, your men have been missin'me for years.
- Ahbap, adamların beni dört yıldır ıskalıyor.
All that about checkin'on missin'masterpieces was a lot of bushwa.
Kayıp sanat eserlerini kontrol etme işi tam saçmalıktı.
You're missin'the whole point, Ed.
Hiçbir şey anlamamışsın Ed.
It's the motorman who's missin'.
Kaçan adam, vatman.
Captain Oakland and Lieutenant Newell are missin'. See if you can find'em.
Yüzbaşı Oakland ve Teğmen Newell kayıp, onları bulacağız.
You're really missin'it, buddy.
Gerçekten kaçırıyorsun, dostum.
If you don't like rock'n'roll, think what you'd be missin If you like to bop and stroll, come on down and listen
Rock'n'roll sevmeyen, anlamaz zaten müzikten dans etmekse istediğiniz, haydi, gelin dinleyin
To say nothin'what the horse himself is missin'.
Atın yok olduğunu söylemek bir işe yaramaz.
All the things I'm missin'
All the things l'm missin'
- But I'm missin'it, man.
- Ama göremiyorum oğlum.
You're missin'the point.
Asıl noktayı atlıyorsun.
John, we're trying to put this puzzle together, but we're missin a few pieces.
John, bu meseleyi çözmeye çalışıyoruz, ama kaçırdığımız bir çok eksik kısım var.
I've been missin'my music.
Müziğimi özledim.
Home slice! You don't see those spots you missin'?
Ahbap, boyamadığın o yerleri görmüyor musun?
You're missin'the point, Doc.
En önemli noktayı kaçırıyorsun.
Since I've been parted from it,'tis as though I were missin'a finger.
Yüzüğümden ayrıldığımdan beri sanki bir parmağım eksilmiş gibi.
What have I been missin'?
Neler kaçırdım?
No, and don't you tell'em, either, or I'll tell Roone you're missin'his tournament.
Hilda biliyor mu? Ya Winona? Hayır, sen de söylemeye kalkma yoksa Roone'a turnuvayı kaçıracağını söylerim.
Marvin, Marvin. You're missin the bigger picture here.
Marvin, işin esasını bilmiyorsun.
You're not missin'much.
Fazla bir şey kaçırmış sayılmazsın.
Every time we waste our time here, we always missin'games.
Sürekli vaktimizi harcıyor ve her zaman maçı kaçırıyoruz.
No, you're missin'the point Ed.
Sen olayı kavrayamamışsın Ed.
I know but, you're missin'the point.
Meselenin özünü kaçırıyorsunuz.
You can'nae keep missin'appointments.
Randevularını kaçırıp duramazsın!
Half of them machines, the guards are missin'off them.
Makinelerin yarısı bakımsız, bekçiler bunu sallamıyor.
Some of the kick boards are missin'. And the handrail was missin'on the top floor.
Güvenlik panellerinde ve üst kattaki tırabzanlarda eksikler var.
Bernie, you've been missin'rehearsals.
Bernie, provaları kaçırıyorsun.
And Smokey Lonesome been missin'ever since that same terrible night.
Ve Smokey Lonesome da o korkunç geceden beri kayıptı.
- Now I'm the Missin'Person's Bureau.
Şimdi de Kayıp Bürosu mu olduk?
Are you missin'a good party down here.
Burada şahane bir parti kaçırıyorsun.
Oh, man. She be missin'out on the good things in life.
Hayatın güzel taraflarını kaçırıyor.
I know I'm missin'somethin'.
Biliyorum, kaçırdığım bir şey var.
No, you are missin the point, girl.
hayır sen kaçırıyorsun kızım.
# There are times you drive me, shall we say, bananas # - # And your mind is missin', no offence, a screw #
Beni delirttiğin anlar oldu ama asla alınmadım.
I escaped'cause I was missin'your nasty little pussy, baby.
Kaçtım çünkü senin o küçük poponu özledim.
You don't know what you're missin'.
Neler kaçırdığını bilmiyorsun.
- I hear you're missin'6 ounces of coke.
6 ons uyuşturucun kayıpmış diye duydum.
You don't have to pretend to be Thursby.
Thursby'mişsin numarası yapmana gerek yok.
As per our information two of them were going by... when you suddenly appeared and killed one
Ben olayı farklı duymuştum, duyduğum kadarıyla kızı kaçırmaya çalışan sen'mişsin.
Go to the car, as if you were him.
Sanki Rasputin'mişsin gibi, arabaya git.
I understand you're pretty funny as a deejay.
Duyduğuma göre, komik bir DJ'mişsin.
And you've been hurt.
Sense İncil mişsin.
- Well, you... you sound british. - Very good.
- Şey... kulağa İngiliz'mişsin gibi geliyor.
You're the son of a king, why shouldn you walk on the petals of roses?
Sen bir kralın oğlusun, neden gül yaprakları üzerinde yürümeyecek mişsin?
He said how you was really William Munny out of Missouri.
Sen Missouri'li William Munny'mişsin.
You're missin'out.
Pekâlâ, ama kaçırıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]