More than that translate Turkish
20,368 parallel translation
More than that.
- Ondan daha fazlası.
It's worth way more than that gun is.
- O silahtan daha fazla eder.
Our ambassadors will represent you as best we can but more than that is beyond us.
Büyükelçimiz sizi en iyi şekilde temsil edecektir. Ama bundan fazlası bizi aşar.
You're so much more than that.
Bundan çok daha iyisisin.
- My neck's worth a lot more than that.
Boynum bundan çok daha fazla eder.
I am way more than that, sweetheart!
- O dediğinden çok daha fazlasıyım, tatlım!
Your brother's gonna want us to do more than that.
Kardeşin daha fazlasını yapmamızı isteyecektir.
I got paid more than that for playing in college.
Üniversitede oynarken bile bundan fazla alıyordum.
Well, actually, I think we can do more than that.
Aslında bence daha fazlasını yapabiliriz.
Did they want more than that?
Daha fazlasını mı istediler?
Mary, you have to know you mean so much more than that.
Mary, bundan daha fazlasını ifade ettiğini bilmen gerek.
More than, like, my armpits or my feet, I think, but... At that time she wanted to put up and did indeed put up a website for a while, uh, unauthorized releasing of the videos... Dave :
Sanırım koltuk altımdan ya da ayaklarımdan daha çok...
I mean, that's more than just sheer incompetence.
Yani sırf beceriksizlikten çok daha fazlası.
And what can be more evil than that?
Bundan daha kötü ne olabilir ki?
Isn't that more important than some stupid job?
Bu aptal birkaç işten daha önemli değil mi?
That transfer feels more like quid pro quo than a coincidence.
Bu transferden çok karşılıklı bir şey gibi gözüküyor.
{ \ NaN3 } "THE CITY THAT DESTROYED" "More than 500 people are dead or missing"
271 ) } Kasaba Yok Oldu 130 ) } 500'den Fazla Ölü ve Kayıp Var
What more could a lady want than a rig that hauls 22 tonnes of fuel one minute, boils a jug the next?
Bir kadın, dakikada 22 ton yakıt çeken ve sonra da güvecini pişiren bir aletten başka daha ne isteyebilir ki?
But more vivid, more brilliant even, than the colours of those lovely islands or the echoes of that music or the welcome of cheerful and friendly people wherever my sister may travel, is what I see as I look out from this stage tonight.
Kardeşimin gezdiği yerlerdeki o hoş adaların renklerinden ve müziğin yankısından veya tanıştığı insanların coşkularından daha canlı ve eşsiz bir şey var. Bu gece karşımda gördüğüm de bu.
Well, that's more than I can claim.
Bu talep edebileceğimden de fazlası.
That sketch might be more important than ever.
O çizim olduğundan daha önemli olabilir.
That look more than a day old to you?
Yara sana da bir günden önce olmuş gibi geliyor mu?
That's more muppety than Moppa.
Moppa'dan daha aptalca.
I appreciate your position, Messer but that is far more than this union is worth.
Durumunuzu anlıyorum, Bayım. Ama bu birleşmenin değerinden çok daha fazla.
But I'm afraid that I will need more than a letter.
Ama bir mektuptan fazlası gerek.
How is it that my whole family has returned yet I feel more alone than ever?
Bu nasıl mümkün olabilir, tüm ailem geri dönmüş ama ben öncekinden daha yalnız hissediyorum?
Did you really love that Rosa girl more than your own father?
Rosa kızını babandan bu derece çok mu sevdin?
Something that meant more to her than all the money in the world.
Dünyadaki tüm paradan daha değerli bir şeye sahipti.
Well, that more than makes up for last time.
Geçen seferkinden çok daha fazla işe yaradı.
Yeah, she knows there's a tunnel, but now that I know that she's a Hexenbiest again, I don't want her knowing any more than she already does.
Evet, bir tünel olduğunu biliyor, ama şimdi tekrar Hexenbiest olduğundan şu anda bildiğinden fazlasını bilmesini istemiyorum.
Nobody could've put that pen there more easily than Martha.
O kalemi Martha'dan daha kolay yerleştirebilecek kimse yoktu.
I've lost more than one friend that way.
Birden fazla arkadaşımı bu şekilde kaybettim.
I know you think they're pulling something, but that's because you can't imagine anyone ever valuing me as a real asset, when the truth is I've done more for you and the lawsuit than you've ever done for me or yourself.
Onların bir şey yaptığını düşündüğünü biliyorum, çünkü bu asla sana değer verebilecek, birini hayal edemediğinden, gerçek şu ki senden daha fazla, senin bana yaptığından ve kendine yaptığından daha çok iş yaptım.
You need that game a lot more than I thought.
Dediğim oyunu oynamaya düşündüğümden daha çok ihtiyacın var.
We need that fuel and ammo more than they do right now.
Araçtaki yakıt ve mühimmata onlardan daha çok ihtiyacımız var.
That'll more than cover your losses.
Bu zararından çok daha fazlası eder
And I'm-I'm pretty sure that there was more romance in that encounter than any date you've ever had in your entire life.
Orada bile hayatındaki tüm ilişkilerinden daha fazla romantizm olduğundan eminim.
- There's more to me than that.
- Bende bundan daha fazlası var.
That's what haunts me, you know... Thinking how they must have reacted when they learned I was nothing more than a crook.
Devamlı düşünüyorum benim bir dolandırıcıdan başka bir şey olmadığımı öğrendiklerinde ne tepki verdiler diye.
The security system at that high-security warehouse is way more sophisticated than the auction house where those gold coins were stolen.
Yüksek güvenlikli depodaki güvenlik sistemi altın sikkelerin çalındığı müzayede evinden çok daha karmaşık.
Like that is gonna be any more painful than your stupid rant,
Hiçbir şey, o gerzek atıp tutmalarından daha acı verici olamaz nasılsa.
If it rains for more than three days in Missouri, that borrows against my time.
Missouri'de üç günden fazla yağmur yağarsa, bana borçlanmış oluyorsun.
Can you imagine anything more romantic than that?
Bundan daha romantik bir şey düşünebilir misiniz?
A disruption of that routine may be more difficult for him than Mark's death.
Böyle bir rutindeki aksaklık ona Mark'ın ölümünden daha zor gelebilir.
That's more than an A-bomb.
Atom bombasından daha güçlü.
You do know that there are psychologists in St. Louis far more qualified than I am for this job.
Bu iş için St. Louis'te daha nitelikli psikiyatristler olduğunu biliyorsunuz.
That compound is more fortified than a missile silo in Kansas.
Bir füze silosununkinden bile çok daha güçlü bir güvenliği vardır.
I've done that drill more than once, and it does not include an FBI interrogation.
Bunları daha önce de yaşadım ama hiçbiri FBI soruşturması içermiyordu.
Everyone thinks Goliath is the villain, but the truth is that today, more often than not, he is a victim.
Herkes Goliath'in düşman olduğunu düşünüyor ama aslında o bir kurban.
That might've meant more to him than a new Starbucks.
Bu onun için yeni bir Starbucks'dan daha önemli olabilir.
We know one more thing than that.
Ondan başka bir şey daha biliyoruz.
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than ever 118
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than ever 118
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than once 124
more than likely 53
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
that 10639
more than likely 53
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20