More than enough translate Turkish
1,399 parallel translation
No, I think I have more than enough, thank you.
Fazlasıyla bilgi aldım. Teşekkür ederim.
He has more than enough for the two of them.
Onda ikisine yetecek kadar var.
More than enough!
Bol bol vaktimiz var.
I've had enough, more than enough!
Dinle, bu kadarı çok fazla!
This will be more than enough.
Yeter de artar bile.
You ask more than enough questions for us both.
Sen iki kişilik soruyorsun zaten...
3 hours are more than enough!
3 saat yeter bile!
He had more than enough skills.
Lazım olandan daha fazla yeteneği vardı.
That's more than enough.
Daha ne, yeter de artar bile.
More than enough to break their will.
Amaçlarını engellemek için fazla bile.
Yeah, I think that a full month of psych evaluation's more than enough.
Evet, bu bir aylık ruhsal değerlendirme yetti de arttı.
The love of the family is more than enough.
Aile sevgisi her şeyden ötedir.
That's more than enough time to snag a couple shopping bags.
Bu bir kaç parça eşyayı çalmak için gerekli olan zamandan oldukça fazla
The science in these textbooks is sound, but thetape is more than enough to get reasonable doubt.
Bu kitaplardaki bilim bir sestir, ama video ise mantıklı karara ulaşmaktan daha fazlasıdır.
That's more than enough motive to kill.
Bu da öldürmek için yeterli bir nedendir.
He's had more than enough magic used on him already.
Zaten ona kullanılan yeterli sihirli daha vardı edilir. Güzel, 12 dolar bir saat.
In fact, I think three anecdotes from Rex's childhood is more than enough.
Aslında Rex'in çocukluğundan üç anekdot yeter de artar bile.
The copier fluid you drank contains about 90 % methanol, which is very poisonous, and you took more than enough to kill yourself.
İçtiğin fotokopi toner sıvısı yüzde 90 oranında oldukça zehirli metil alkol içeriyor ve kendini öldürmeye yetecek miktardan çok daha fazlasını içtin.
One's always been more than enough for me.
Bir tane bile yeter bana.
There's more than enough to go around.
İhtiyacın çok üstünde.
I think right now she hates you more than enough.
Şu an, senden haddinden fazla nefret ettiğini düşünüyorum.
You're more than enough for me.
Benim için yeterliden daha fazlasısın.
But you know, honestly, you have done more than enough already.
Ancak dürüst olmak gerekirse, bugün zaten yapabileceğinizden fazlasını yaptınız.
The suite is more than enough.
Oda yeterince iyi zaten.
And if the comparison shows me what I think it's going to- - that the man raised as Jason Morrow is in fact Tomas Soto- - then I'll have more than enough to make a case against your client.
Bu karşılaştırmanın sonuçlarında düşündüğüm şey çıkarsa yani Jason Morrow olarak yetiştirilen kişinin Tomas Soto olduğu ortaya çıkarsa, dava açmak için elimde kanıtım olur.
More than enough.
Yetecekten fazlasını.
You've been through more than enough.
Sen zaten yeterince yıprandın.
You guys have already done more than enough.
Çocuklar siz gereğinden fazlasını bile yaptınız.
More than enough for a down payment on a couple of condos. More than enough for a down payment on a couple of condos.
İkimize de birer daire alacak kadar paradan fazlası düşüyor.
Surely, three is more than enough.
Elbette, üç tanesi gerekenden bile fazla.
Durio will return with more than enough gold to feed and pay the legions.
Durio lejyonları beslemek ve ödeme yapmak için fazlasıyla altın getirecek.
More than enough to pay the feed bill.
Besleme ücretinden daha fazla.
It's been two weeks. That's more than enough time to know.
Bilmek için gerekenden uzun bir süre.
And I'm sure you have more than enough of both.
Eminim sende ikisinden de bol bol var.
No, the food she sent was more than enough.
Hayır, gönderdiği yiyecekler yeter de artar bile.
The value of an Ancient warship in our hands, instead of the Wraith, is more than enough incentive for me.
Wraith'e karşı elimizde bir Kadim savaş gemisinin bulunmasının değeri benim için yeter de artar bile.
There's more than enough air in there.
Burada gereğinden fazla hava var. Peki.
I'm sure we've got more than enough now.
Eminim şimdi yeterinden fazla çektik.
The naquadah's pumping out more than enough juice.
Naquadah yeterinden fazla güç üretiyor zaten.
Being able to read one is more than enough, you know?
Birini okuyabiliyorum yeterli değil mi?
We're not sure how many house guests he's bringing but we must be sure to have more than enough to feed them.
Yanında ne kadar misafir getirdiğini bilmiyoruz... onları tatmin etmek zorundayız. Bunu daha önce yapmamıştım.
She's a sweet girl, a little lacking in reserve, but you have more than enough for both of you, surely.
Az serveti olan çok tatlı bir kız. Ama sizin ikinize de yetecek kadar paranız var. Niye onunla evlenmiyorsunuz?
It's more than enough to make you Crown Prince.
Veliaht Prens olmayı hakediyorsunuz.
- We have more than enough.
- Fazlasıyla aldık.
I have more than enough evidence to get him out.
Onu dışarı çıkartmak için elimde yeterinden daha fazla delil var.
I've spent more than enough time on you. I've things to do.
Seninle yeterince vakit geçirdim, yapmam gereken çok şey var.
There isn't a good enough thief amongst us. And on the right it'll take more than the five of us... to get the cutter away.
Aramızda yeterince iyi bir hırsız yok.
It's not enough that I know more than everyone.
Herkesten daha fazla biliyor olmam yeterli değil.
Meanwhile, more than 50,000 other inmates of Auschwitz, thought fit enough to become slave labourers, were marched in sub zero temperatures to railway junctions, where they were to be put on trains and sent West.
Bu sırada, Auschwitz'den çıkartılan ve köle işçi vasıflarına sahip olduğu düşünülen 50 bin'den fazla mahkum trenlere koyulup Batı'ya gönderilmek üzere dondurucu soğukta trenlerin yükleme yaptığı yere yürütülüyordu.
True, but this one overcompensates by wearing slightly masculine clothing being more aggressive than her female colleagues which gives her a somewhat prickly demeanor and ironically enough, makes it less likely for her to be accepted and promoted by her male superiors who mistake her insecurities for arrogance.
Doğru. Ama bu açık, hafif erkeksi kıyafetlerle ve hemcins meslektaşlarından daha saldırgan olmakla kapatılıyor. Bu da ona diken üstündeymiş gibi bir hava veriyor ve ironik bir biçimde, kendine güvensizliğini kibir zanneden erkek üstleri tarafından kabul edilmesi ve terfi ettirilmesi ihtimalini azaltıyor.
Every year, there are enough children born in prison to fill 250 Little League teams and enough people are raped in prison to fill a stadium more than three times.
Hapishanelerde her yıl, 250 Minikler Ligi takımını dolduracak kadar bebek doğuyor. TRASK EYALET CEZAEVİ BULDOKLARI Hapiste tecavüze uğrayan insan sayısı üç stadyum doldurur.
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
enough 5528
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
enough 5528