More than once translate Turkish
2,194 parallel translation
I mean, gay guys, they saved my life in battle more than once.
Demek istediğim eşcinsel elemanlar... onlar savaş alanında hayatımı birden fazla kurtardılar.
- I heard it was more than once.
- Bir defadan fazla olduğunu duymuştum.
Our friend's moral compass has gotten us lost more than once.
Arkadaşımızın ahlaki anlayışı..... bize bir kereden fazla zarar verdi.
- True, more than once.
- Doğru, hem de birden fazla.
More than once? More than once?
Birden fazla mı?
Locations are never hit more than once, but there is similarity in each.
Hiçbir mekan birden çok kez kullanılmadı, ama benzerlikler var.
Judging from the condition, I'd say she's read it more than once, meaning that she's a woman on the other side of a search for identity- - a romantic, someone who wouldn't be satisfied with just a casual relationship.
Hâline bakılırsa birkaç kez okumuş ki bu kadın oluşunu yanında kimlik arayışında olan biri olduğu anlamına geliyor.
You know, more than once.
Bir kaç defa hem de.
You know, nobody normal wants me more than once.
Normal insanlar benimle bir kereden fazla beraber olmak istemiyor nedense.
Well, then why should we do anything more than once?
O zaman yaptığımız şeyleri neden sadece bir kez yapmıyoruz?
Yeah, I've probably said that more than once.
- Evet, muhtemelen bunu birden fazla kez söyledim.
Knows not to come more than once a week.
Haftada bir kezden fazla gelmemesi gerektiğini biliyor.
It is affirmed that civilization has had new beginnings more than once.
It is affirmed that civilization has had new beginnings more than once.
Call her more than once a week.
Onu haftada birden daha sık ara.
More than once.
Bir kereden de fazla.
Have any of you tried to do it more than once?
Aranızda bunu daha önce deneyen var mı?
Arun has told me more than once that he wished to have another son.
Arun bana kaç kere "keşke bir oğlum daha" olsaydı dedi.
Julia... more than once She nudged him with her elbow
Julia... hem de bir kere de değil dirseğiyle Arun'u dürttü.
At a certain point, they're going to pop up more than once.
"Bir noktadan sonra, kendisini belli edecek birden fazla şey yapacaktır."
Any motorcycle comes through here more than once, we'll know about it.
Buraya, birden fazla kez gelecek olan tüm motosikletleri belirleyebileceğiz.
Once was more than anyone should ever have to go through.
Bir kez, kimsenin asla katlanmaması gerekenden daha fazla bir şeydi.
That's'cause he looks after me, which is more than you ever did.
Çünkü benim arkamı kolluyor, senin daha önce hiç yapmadığın gibi.
I'm more likely to be perimenopausal than I am to be pregnant.
Hamile olduğumu düşünmeden önce menapoz öncesi döneme - girdiğimi düşünmek daha mantıklı.
I love you just a little bit more than I did an hour ago.
Seni bir saat önce sevdiğimden biraz daha seviyorum şu an.
It's more about making a profit than making things safe.
Kar etmek, güvenlikten daha önce geliyor.
Well, to say you stopped loving someone you once loved More than anything else in the world, I mean that would be a lie.
Bir zamanlar dünyada en çok sevdiğin kişiyi artık sevmeyeceğini söylemek, yalan olurdu.
Okay, maybe a few more than a few years, but I have been there and I have done that and I don't want you going there and doing that.
Tamam, belki de birkaç yıldan birkaç yıl önce ben de oradaydım ve yaptım senin de gidip bunu yapmanı istemiyorum.
But it shouldn't be dead for more than two days.
Ama iki günden önce ölmüş olmasın.
I think I just saw a millionaire eating a Dippin'Stick, and the auction brought in so much more money than I thought.
Az önce şekerleme yiyen bir milyoner gördüm. Ve açık arttırma tahminimden daha çok para getirdi.
We'll all move a lot faster once we're fortified, and I'm certain the good tavern keeper will be more than happy to pack up our victuals for the road.
Biraz yemek takviyesiyle hızımız da epey artacaktır. Ayrıca o iyi meyhanecinin bize yolda yemek için yiyecek hazırlamaya can atacağından eminim.
But, this lady's NGO extremism, is far more dangerous than these kids on the streets...
bu çocuklardan daha önce...
Like, more than the once?
Bir çok kez olduğu gibi.
I was more scared than I've ever been.
Daha önce hiç korkmadığım kadar korkmuştum.
You'll probably get more out of her than I will right now.
Ben konuşmadan önce sen, şu ankinden daha fazla bilgi alabilirsin.
I n fact, your wife has already left you more than six months
Karın seni altı ay önce terk etti zaten...
Our offices are probably more modern than you've seen, But that's the kind of company we are...
Ofislerimiz muhtemelen daha önce gördüklerinizden daha moderndir zaten biz de bu tür bir firmayız...
In fact, Dirac once said that the equation was smarter than he was because it actually gave more stuff out than he put into it.
Aslında Dirac bir keresinde denklemin kendisinden daha zeki olduğunu söylemişti, çünkü içine koyduğundan çok daha fazla çıktı veriyordu.
We were born more than 700 years ago..... on an island located deep within the Pacific Ocean.
700 yıldan fazla bir süre önce... Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki bir adada dünyaya geldik.
In rainbows there is this shimmering fragmented part of the spectrum, which is much more enhanced than anything that I ever saw before.
Gökkuşağında spektrumun parıldayan bir parçası daha önce gördüğüm her şeyden daha güçlü.
She more than two years ago ; he less than a year.
Kadın, iki yıldan daha uzun süredir adam da bir yıldan daha kısa süre önce.
A little more than a year ago, I stood at this podium and apologized to the public and to my family about a personal failing.
Yaklaşık bir sene önce bu podyuma çıkıp kişisel bir hatamdan dolayı, kamuoyundan ve ailemden özür dilemiştim.
It was all created out of nothing more than a spinning cloud of gas and dust 4.5 billion years ago.
Hepsi 4.5 milyar yıl önce dönen bir toz ve gaz bulutundan yaratıldı.
That girl, she's the type who thinks about others more than herself.
O kız kendinden önce başkalarını düşünüyor.
Kurt's beliefs meant more to him than his family.
Kurt'un inançları, ailesinden de önce gelirdi.
I accused him of loving that lawn more than me once.
O çimleri benden çok sevmekle suçlamıştım onu bir keresinde.
Many important heads had come to this neighborhood... But never a foot more important than the one that came that day.
Mahalleye daha önce de çok önemli kafalar gelmişti ama o gün gelenden daha önemli bir ayak hiç gelmemişti.
Other than the fact that they were first discovered More than 70 years ago, we came up with nothing.
70 yıl önce keşfedilmiş olmalarına rağmen biz hiçbir şey bulamadık.
So if you will please excuse me, I'm going to try my best to enjoy this performance, which hopefully, is a little more graceful than the one I've just seen.
Lütfen, izin verirsen... Bu performansın tadını çıkarmak için elimden geleni yapacağım umarım, az önce gördüğüm şeyden biraz daha fazla zarif olur. İyi akşamlar.
The first attack was probably no more than a few weeks ago.
İlki de muhtemelen birkaç hafta önce.
Two arrived more than two weeks ago.
İkisi iki haftadan önce.
I attended a very interesting, uh, dinner, organized by Hank Paulson, a little more than one year ago uh, with some officials and a couple of, uh, CEOs from the biggest, uh, banks in the U.S.
Bir yıl kadar önce Amerika'nın en büyük bankalarının birkaç yetkilisi ve CEO'su ile Hank Paulson'in düzenlediği çok ilginç bir yemeğe katıldım.
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than ever 118
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than you think 24
more than you 43
more than you can imagine 30
more than ever 118
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than anything in the world 53
more than that 286
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
once 1546
more than anything in the world 53
more than that 286
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
once 1546
once upon a time 600
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once a month 91
once in a while 156
once again 1042
once or twice 100
once and for all 239
once in a lifetime 20
once more 250
once a week 102
once is enough 17
once a month 91
once in a while 156