English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My badge

My badge translate Turkish

781 parallel translation
I'm going to give you my badge.
Sana kendi rozetimi vereceğim.
Wait till I get my badge, girls.
Bekleyin rozetimi alayım.
Any man stays on him, I'll throw my badge away.
- Üstünde bir adam kalırsa, rozetimi atarım.
I'm talking to you now outside my badge. Outside my office too.
Bunu şahsen söylüyorum, resmi görev dışı olarak.
My badge?
Rozetimi mi?
If I had any sense, I'd have turned in my badge.
Biraz aklım olsaydı, istifa ederdim.
I'll flash my badge and blind a few people.
Rozetimi göstereyim de bazı insanların gözlerini kamaştırayım.
If I were caught in there, they'd have my badge within 10 minutes.
Orada yakalanırsam 10 dakika içinde rozetime el koyarlar.
Sure, you can wear my badge too.
Lütfen. Tabii, rozetimi de takabilirsin.
Turn in my badge.
Rozetimi teslim mi edeyim?
- Well, I have my badge here.
- Rozetimi gösterebilirim.
Don't tempt me to turn in my badge, Earl.
Beni, rozetimi almakla tehdit etme, Earl.
I sure wish I could hand my badge in that easily.
Keşke ben de, kolayca rozetimi verebilseydim.
You know I bet my badge right now we haven't seen the last of those weirdies.
Bahse girerim ki gördüğümüz gariplikler daha sona ermedi.
- My badge.
- Rozetim.
Is my badge that obvious?
Mesleğim o kadar belli oluyor mu?
When I have to answer to you, I'll turn in my badge.
YıIdızımı geri verdiğimde, cevap veririm.
Where'd you put my badge?
Rozetimi nereye koymuştun?
- Want my badge back?
- Rozeti geri vereyim mi?
When this is over, if he wants my badge, he can have that too.
Bunlar bittiğinde, yıldızımı isterse, ona verebilirim.
Where'd you put my badge?
Rozetimi nereye koydun?
That means I forgot my badge.
Bu, rozetimi de unuttum demektir.
Here's my badge.
Buyurun rozetim.
Hell, I might even give you my badge.
Bu çok eğlenceli olacak. Hatta sana rozetimi ödünç vereceğim.
I'm just going to reach for my badge.
Sadece rozetime uzanacağım.
If I have to sit through one more polo match, I'm turnin'in my badge.
Bir polo maçı daha izlemek zorunda kalırsam rozeti iade ediyorum.
I decided to turn in my badge, Jane.
Polislik rozetimi geri vereceğim Jane.
I turned in my badge, you know.
Ben polislikten ayrıldım.
My badge.
Dalga mı geçiyorsunuz?
You know, my badge says "Miami," but lately it's been lookin'a lot like Disney World.
Rozetimde "Miami" yazıyor, ama son zamanlarda daha çok Disney World yazmalı bence.
- I'm turning in my badge.
- İşi bırakıyorum.
Hand Me My Badge, Will You?
Kimliğimi versene.
Hand Me My Badge, Please.
Kimliğimi verir misin lütfen?
- They took my badge.
- Rozetimi aldılar.
You just lost your badge, my friend.
Şu anda rozetinizi yitirdiniz, dostum.
You guys just happened to go to the morgue the same night my old ID badge shows up.
Hepiniz morga, benim eski kimlik kartımın ortaya çıktığı gece şans eseri gittiniz, öyle mi?
You mean my Lone Ranger badge.
İzci rozetimi kastediyorsun.
It is the honorable badge of the coal miner... and I envied it on my father and grown-up brothers.
Babama ve yetişkin ağabeylerime imrenirdim. Fırçalardın, fırçalardın...
From where I stand, that tin badge you wear... doesn't give you the right to stick your nose in my personal affairs.
Beni iyi dinle Earp, taktığın o kıytırık rozet, sana, benim kişisel işlerime burnunu sokma hakkını vermez.
Do I get my deputy's badge?
Muavin rozetimi takayım mı?
- What do you mean, save my badge?
- Ne demek istiyorsun?
Now, that's why there's a badge in my desk, Cooper.
İşte, bu nedenle masamda bir rozet duruyor, Cooper.
Pick up the badge or leave justice to me and my men.
Ya rozeti al, ya da adaleti bana ve adamlarıma bırak!
You're my job, badge or no badge.
Rozet olsa da olmasa da sen benim işimin parçasısın.
Ijust got out ofbeing smashed against the wall... by the skin ofmy teeth... by showing my press badge to a kindly policeman.
Duvara karşı dayak yemekten kıtı kıtına basın kartımı nazik bir şekilde bir polise göstererek kurtuldum.
Because I got this badge, this gun and I got the love of Jesus in my pretty green eyes.
Çünkü bu rozetim, bu silah ve yüreğimde İsa aşkı var.
The owner saw my Al Fatah badge and refused to take my money.
Dükkân sahibi, El Fetih rozetimi görünce benden para almayı reddetti.
I'm too fucking tired. My gun and badge are in the car.
Kolumu yukarı kaldıramayacak kadar yorgunum ve rozetim arabada.
My swimming championship badge.
Yüzme şampiyonluğu nişanım.
I told the badge inside you'd give me a ride to my sister's.
İçerdeki rozetli elemana senin beni ablama bırakacağını söyledim.
I don't mind getting a little dirty, either, especially if I have the added protection of a tarnished badge in my pocket.
Bende ellerimi biraz kirletmekten kaçınmam, özellikle çebimde çilalı bir rozetın ışıItısını rahatlığını taşıyorsam tabii.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]