English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My bad

My bad translate Turkish

6,751 parallel translation
My bad.
Benim hatam.
My bad.
Hata bende.
My bad, my bad.
Benim hatam!
- why the doors are locked. - My bad.
- Benim hatam.
My bad.
Kusura bakma.
- That's my bad.
- Suç bende.
My bad, but we all know you gonna sign them papers, no matter what they say, because you need me.
Ne yazarsa yazsın o kâğıtları imzalayacaksınız çünkü bana ihtiyacınız var.
I'm famous for my bad timing.
Ben kötü zamanlamamla ünlüyümdür.
- Okay, sorry, my bad.
- Tamam, üzgünüm, benim hatam.
- My bad luck?
- Kötü şansımı?
Bad enough to have gotten my high school equivalency at 23, sir.
Lise denklik diplomamı 23 yaşımda alacak kadar çok efendim.
Bad enough to have gone to college and law school five years after my peers had graduated.
Üniversiteye ve hukuk fakültesine gidip yaşıtlarımdan 5 yıl sonra mezun olacak kadar çok.
- My ear hurts pretty bad, Mom.
Kulağım çok ağrıyor anne.
Your bad habits are my favorite thing about you.
Kötü alışkanlıkların, benim en sevdiğim yönlerin.
You husband-wife have made my life bad.
Senin bu işlerin hayatımı mahvetti.
You said I was a coward and my breath was bad.
Bana korkak olduğumu ve nefesimin koktuğunu söyledin.
I... At my last job, if a family took a bad picture, I insisted on taking another, because I care.
Ben son işimde kötü bir fotoğraf çekince tekrar çekmek için ısrar ediyordum çünkü önemsiyorum.
'Cause I got'em so bad my wood's starting to canker.
Çünkü ben fena kaptım, tahtam çürümeye başladı.
I want to be waiting outside my own bathroom. While some bad-tempered fella, with hair growing out of his ears reads the newspaper on the toilet.
Kulaklarından kıl fışkıran aksi adamın teki tuvalette gazetesini okurken kendi banyomun kapısında beklemek isterim.
I promise to be true to you in good times and in bad, in sickness and in health. I will love you and honour you all the days of my life.
İyi günde, kötü günde hastalıkta ve sağlıkta ömrüm boyunca seni seveceğime ve sana karşı dürüst olup saygı göstereceğime yemin ederim.
I just... - my head was in a bad place.
Sadece... aklımdan kötü şeyler geçiyordu.
I felt bad about, uh, my story scaring her.
Kendimi kötü hissetim. Hikayem onu korkuttu.
It's bad for my image.
İmajım için iyi olmaz.
My reviews close bad ones.
Eleştirilerim kötü olanları kapatır.
We ended up back at this photographer's apartment and like, I don't know, we were pretending to be British but my accents are really, really bad.
Bir keresinde yine bir fotoğrafçının evine gitmiştik. İngilizmişiz gibi davranıyorduk ama benim aksanım gerçekten kötüydü.
'Cos every time I saw your face I thought about all the bad decisions I'd ever made in my life.
Çünkü ne zaman suratını görsem hayatımda aldığım onca yanlış karar aklıma geliyor.
If anything bad happens to my son I will kill your wolf then kill myself.
Oğluma kötü bir şey olursa önce kurdunu sonra kendimi öldürürüm.
My bad!
Benim hatam!
Oh, my God, that's so bad.
Aman Tanrım! Bu çok kötü.
.I would request my brother.. not to say any bad thi ng about me. .He should only praise me
Kardeşimden rica ediyorum... hakkımda kötü bir şey söylemesin.
Would they choose a bad way or a good way? My name is Shettima Harouna.
İyi yolu mu yoksa kötü yolu mu seçecekler? ABUJA, NİJERYA Adım Shettima Harouna.
No, I... My dad's really not a bad guy, Oh, he's fine.
Babam aslında kötü biri değil.
This pushy kid with a bad haircut and a flyer walked into my club.
Kötü saçlı pişkin bir çocuk ofisime elinde bir el ilanıyla girdi.
During the great depression, which I'm old enough to remember, there was... And most of my family were unemployed working class... There wasn't... it was bad, much worse subjectively than today.
Büyük buhran sırasında ki onu hatırlayacak yaştayım her şey ve ailemin çoğu işsiz çalışan sınıfıydı her şey çok kötüydü, sübjektif olarak bugünden daha kötüydü.
Are my shoes bad?
Ayakkabım zarar gördü mü?
Well, I have my good days and my bad days.
- İyi günlerim de oldu, kötü günlerim de.
Hey. My dad's in the truck with a couple of bad guys.
Babam birkaç kötü adamla birlikte kamyonetin içinde.
He was bad news for my family too.
O ailem için de bir yüz karası.
My colleague here just showed me your... your scans, and, uh, you're in bad shape.
Meslektaşım bana MR'larınızı gösterdi, ve kötü durumdasınız.
Well my leg hurts really bad.
Bacağım çok kötü acıyor.
Now I feel bad about coming round to talk about my new girlfriend.
Şimdi buraya gelip yeni kız arkadaşımdan bahsetmek istediğim için kötü hissettim.
I cannot believe you're making me feel bad about the sins of my unpublished manuscript and you're glossing over your actual lies and manipulation?
Kendi yalanlarını ve çarpıtmalarını geçiştirirken henüz yayınlanmamış bir metindeki sözde günahlar yüzünden bana kendimi kötü hissettirdiğine inanamıyorum.
Sorry, my bad.
Pardon, benim hatam.
I've been a very bad man, most of my life.
Hayatımın çoğunda çok kötü bir adam oldum.
It was really bad at my last school.
Eski okulum çok kötü bir yerdi.
Not bad, but I hate to break it to you. SATs weren't really my problem.
Hiç fena değil ama üzülerek söylüyorum ki SAT sınavı benim için pek sorun değildi.
There's something bad on my phone.
Telefonumda kötü bir şey var.
My ophthalmologist. He's Chinaman, but still, not bad.
Göz doktorum Çinli ama fena değil.
Like that time he kept accusing me of being a fascist in front of all my friends at my birthday just because I dared to say that Thatcher hadn't done such a bad job of it.
Doğum günümde tüm arkadaşlarımın önünde sırf "Thatcher pek de kötü sayılmazdı" dediğim için beni faşist olmakla suçladığı gibi.
I can take everything but I will not endure if you treat my son bad.
Her şeyi kabul edebilirim ama oğluma kötü davranmanıza seyirci kalamam.
They afraid something bad happen to us here. So they leave me with my grandfather and they go in Donovich.
Burada başımıza bir şey geleceğinden korktular ve beni dedemin yanına bırakarak Donovich'e gittiler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]