English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My legs

My legs translate Turkish

3,398 parallel translation
I can't feel my legs.
Bacaklarımı hissedemiyorum.
You can chop off my legs!
Bacaklarımı kesersiniz!
Except I didn't tuck it between my legs.
Ama kuyruğumu bacaklarımın arasına kıstırıp kaçmadım.
Until one day, a nine year-old girl named Finnegan O'Neil showed up at my door and gave me back my legs.
Ama bir gün ismi Finnegan O'Neil olan dokuz yaşında bir kızın kapımda belirip, bacaklarımı bana geri verdi.
And my legs!
Benim de bacaklarımı.
My legs left me without warning.
Bacaklarım belli etmeden bitkin düştü.
Both my legs are crushed.
Bacaklarımın her ikisi de ezildi.
Yeah, I'm shaving my legs.
- Evet ediyorum.
Your father said he'd chop my legs off if I didn't show up.
Baban, gelmezsem bacaklarımı doğrayacağını söyledi.
And this morning, I felt the sun on my legs.
Bu sabah da güneşi bacaklarımda hissettim.
I felt the warmth of the sun on my legs.
Güneşin sıcaklığını bacaklarımda hissettim.
God, my legs are starting to cramp up.
Tanrım, bacaklarıma kramplar giriyor.
And I was thinking that no matter how hard I pressed my legs against the ground, it wasn't fast enough.
Düşünüyordum ki ne kadar hızlı koşarsam koşayım yeterince hızlı değildi.
Last night the boys gave me a few drinks.. .. So my legs started swaying to the beats, Hetal.
Dün gece çocuklar bana içki içirdiler o yüzden bacaklarım sallanmaya başladı, Hetal.
I could do with stretching my legs, sir.
Bacaklarımı esnetebilirim efendim.
No, I mean, my legs are getting better, but I wanted it to be a surprise.
Hayır, bacaklarım iyileşiyor ama sürpriz yapmak istemiştim.
Cold in my legs.
Ayaklarım üşüyor. "
" I'm not in pain, but my legs are pinned,
"Acı çekmiyorum ama bacaklarım kilitlendi."
My legs ain't workin'so well.
Bacaklarım şu anda pek iyi çalışmıyor.
My legs.
Bacaklarım.
So I was running out of there as quick as my legs could carry me.
Bacaklarımın beni taşıyabildiği kadar mümkün olduğunca hızlı olarak oradan kaçıyordum.
You never stared at my legs before?
Daha önce hiç bacaklarıma bakmadın mı?
My legs!
Bacaklarım!
my legs keep falling asleep?
Bacaklarım tutuldu.
What happened to my legs?
Ne oldu bacaklarıma?
- I don't have my legs for nothing.
- Bacakları boşuna taktırmadım.
My legs look 4 inches longer.
Bacaklarım 4 cm daha uzun gözüküyor.
- In that case, break my legs at you.
- BEN DE BACAĞIMI KIRARIM.
- I like my legs.
- BACAKLARIMI SEVİYORUM.
Grab my legs, Lowery.
Ayaklarımdan tut, Lowery.
Just grab my legs ;
Sadece ayaklarımdan tut ;
- My legs hurt.
- Bacaklarım ağrıyor.
If my wife finds out she'll break my legs.
Karım duyarsa bacaklarımı kırar.
- L can't uncross my legs.
- Bacaklarımı ayıramam.
If I were a dog, she would not be satisfied until I had slunk beneath the table with my tail between my legs.
Bir köpek olsaydım ve kuyruğumu bacaklarımın arasına alıp masanın altında kıpırdamadan otursam da memnun olmazdı.
- Oh my God, Legs!
- Aman Tanrım, Legs!
Warren, I want to see you, but I'm on my last legs here, man.
Warren, bende seninle görüşecektim ama son turu oynuyoruz adamım.
He has Hugo Sanchez'legs and my son Mateo's willy.
Hugo Sanchez'in bacakları, benim ufaklık Mateo'nun da pipisi var adamda.
Well, with the way my legs are shaking,
Bacaklarım titriyor.
And then, out from the blackened wood, the beast sprang as if from out of the bowels of hell itself and latched on to my horse's hindquarters, ripping away her legs with a single beastly swipe.
Ve sonra canavar, cehennemin derinliklerinden gelir gibi sisli ormanın içinden fırladı ve atımın kıçına yapışıp tek bir hayvani ısırıkla bacaklarını kopardı.
Looks like we'll be serving frog's legs at my coronation feast.
Görünüşe göre Taç giyme ziyafetimde kurbağa bacağı servis edeceğiz. Onu yok edin!
I'm really worried that people are gonna think your legs look thinner than my arms.
İnsanların bacaklarının benim kollarımdan daha cılız olduğunu düşüneceklerinden endişeleniyorum.
But my spine was severely compressed in the car accident, which basically means I can't move my feet or legs.
Ama omuriliğim arabada ciddi baskı gördü yani bacaklarımı ve ayaklarımı oynatamıyorum.
Like the way I use my hands to move your legs... maybe you could use my eyes to see yourself, the way I see you.
Bacaklarını oynatmak için ellerimi kullandığım gibi belki seni gördüğüm gibi kendini görebilmen için benim gözlerimi kullanırsın.
Got time for my legs?
Bacaklarımı alacak vaktin var mı?
Now, get out of my office before I have someone break your legs, you little bastard.
Şimdi bacaklarını kırdırmadan çık git buradan seni küçük piç.
They threatened to break my legs.
Bacaklarımı kırmakla tehdit ettiler.
A high place in court, a knighthood, my sister's legs spreading open for you at night.
Şatoda iyi bir mevki, şövalye unvanı ve geceleri ablamın bacak arası.
I haven't quite found my sea legs yet.
Denize bir türlü alışamadım da.
I guess I haven't found my sea legs.
- Sanırım ben de denize henüz alışamadım.
Breathe very calmly... as I hook my fingers... over her legs and bring them into the world.
Sakince nefes al parmaklarımı bacaklarına doğru büküp onları dünyaya getireceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]