My word translate Turkish
7,502 parallel translation
You have my word.
Sana söz veriyorum.
If you continue to doubt my word...
Söylediklerimden şüphe duyacaksan...
You have my word. I won't betray anyone.
Söz veriyorum, kimseye ihanet etmeyeceğim.
You'll have to take my word for it.
- Sözüme güvenmelisiniz.
You have my word.
Sözüm söz.
You have my word.
Lütfen.
You have my word on that.
Sana söz veriyorum.
Because we had a deal and I keep my word.
Çünkü bir anlaşmamız vardı ve sözümü tuttum.
Watch yourself around him, mark my word.
Onun yanında kendine dikkat et. Bu sözümü unutma.
- I gave my word.
Söz veriyorum.
And I am, if nothing else, a man of my word.
Eğer yetiştirirsem hiç değilse sözümün eri olacağım.
When I give my word, I keep it, and I expect others to do the same.
Ben söz verdiğim zaman tutarım. Karşılığında başkalarının da sözlerini tutmalarını beklerim.
Davina, whatever you may think of me, I am a man of my word.
Davina, hakkımda ne düşünüyorsun bilmem ama ben sözünün eri bir adamım.
Now you have my word I will find whoever is responsible and make certain that justice is served.
Size söz veriyorum bu işin failini bulup adaletin yerini bulmasını sağlayacağım.
Unlike you, Oliver Queen I am a man of my word.
Senin aksine, ben sözlerimi tutarım Oliver Queen.
My word doesn't carry a lot of weight with him right now.
Şu anda sözlerime pek inanmıyor.
My word.
Söz veriyorum.
But I doubt they're gonna believe your answer, because it's gonna be my word against yours.
Ama cevabına inanacaklarını sanmam. Çünkü senin sözüne karşılık benimkiler olacak.
I gave their parents my word.
Ailelerine söz vermiştim.
My word, we will - right back where it come from.
Söz veriyorum, geldiği yere götüreceğiz.
My word, it does a man's heart good to have a yarn.
Bence, anlatılacak bir şeylerin olması insanın kalbini zinde tutar.
My word, he can spin a yarn.
Bence, palavra sıkıyor.
My word, that's a good trick!
- Bence, mükemmel bir el çabukluğu!
That's a fact, my word it is.
Benim sözümün geçtiği de bir gerçektir.
My word, that's a good trick.
- Bence, mükemmel bir el çabukluğu!
It will be my word against yours.
Senin sözüne karşı benimki olacak.
You have my word.
Hiç şüpheniz olmasın.
Oh, my word.
Vay canına.
You have my word, I can assure you.
Sözüm söz, seni temin ediyorum.
On my word.
Emrimi bekleyin.
You have my word.
Yeminim olsun.
My word, Clifford, didn't God make fire hot enough for you?
Aman Clifford, Tanrı ateşi senin için yeterince sıcak yapmadı mı?
You have my word, general.
Sözüm söz General.
I give you my word as director of S.H.I.E.L.D.
S.H.I.E.L.D. direktörü olarak sana söz veriyorum.
You have my word on it.
Söz verdim.
'Ee have my word.
Sana söz veriyorum.
My name is Emma Duval, and the code word is, "amethyst."
Adım Emma Duval ve şifreli sözcük "ametist taşı."
When I think of the word "happy," that rug is the first thing that comes into my head.
"Mutluluk" Kelimesini düşündüğümde, o kilim aklıma gelen ilk şeydir.
irritated, I think is the right word, when you used George and I as pawns to get what you want. But you're my best friend, and I want you to be happy.
Ama sen benim en yakın dostumsun ve senin mutlu olmanı istiyorum.
And one night, a man came to my door and he gave me a horrible choice- - to leave without saying a word to them, or to stand and watch them tortured and then killed.
Bir gece, bir adam çıkageldi ve bana berbat bir seçim yapmak zorunda olduğumu söyledi. Ya aileme hiçbir şey demeden gidecektim ya da kalıp işkence yapılmasını ve öldürülmelerini izleyecektim.
Yeah. That's the word I've been saying over and over in my head.
Ben de kafamda öyle deyip duruyorum.
All I wanted was one loving gaze and... one warm word from my father.
İstediğim tek şey bana sıcak bir bakışın ve sevgi dolu sözlerindi.
You have my word.
Söz veriyorum.
( whispers ) Jackie, a word in my office.
Jackie, ofisimde konuşabilir miyiz?
Okay, well, I-I was thinking that I wouldn't say a word but I would deliver the ring in this weird, like, rube goldberg-type device with all my bros.
Tamam, Ben hiç bir şey söylemesem, ama yüzüğü garip bir kutuda versem bütün arkadaşlarımla birlikte.
Oh, my very word, no.
Dilim neler diyor, tabii yapmamışsındır.
I put word out to my Miami connect.
Miami bağlantılarıma haber yolladım.
It's her word versus my client's, and there's a whole backlog of these cases pending throughout the city.
Onun kelimeleri benim müvekkilerime karşı ve şehir için bekleyen bir sürü dava var.
I put word out to my Miami connect.
Miami'deki bağlantılara haber yolladım.
I have never uttered an ill word against you, my brother.
Sana asla kötü bir söz söylemedim, kardeşim.
Have them await my command. - Any word from Coulson's team?
- Coulson'ın ekibinden haber var mı?
word 592
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23
word of honor 22
word to the wise 46
word of advice 82
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23
word of honor 22
word to the wise 46
word of advice 82