No i can't translate Turkish

No, I can't.

Hayır, yapamam.

No, it's breaking my heart, but I can't stop you.

Hayır, kalbimi kırıyor bu ama seni durduramam.

So no, maybe I can't hang in your world, but I have been to Kentucky.

Yani hayır, belki senin dünyanda duramam, ama Kentucky'de * bulundum.

No, I can't do it.

Hayır, yapamadım.

( Alex ) no, I can't- -

- Hayır, yapamam.

- No, I can't.

- Hayır yapamam.

No. I wasn't in his dressing room. But I can find out who was.

Odasına girmedim ama kimin girdiğini bulabilirim.

Oh God, no, I can't.

Aman Tanrım. Alamam ki.

You know I can't say no to a good trip nickname.

Bu kadar iyi seyahat takma adına nasıl hayır diyeyim.

No, I can't do that.

- Hayır, bunu yapamam.

No, I can't look at it anymore.

- Hayır, atacağım.

- No, I can't.

Anlamıyorum.

[Sighs] Yeah, I can't fix this. Oh, no, no, no, no, no, no, no, no.

- I sonra tamir edemez.

No! I can't believe you're here! We have to get out!

Buraya geldim inanamıyorum.

No. I can't...

Yapamam...

Robert..... I can't begin to understand how you must be feeling, - but you mustn't have such wild thoughts. - No, Lily.

Robert, nasıl şeyler hissettiğini anlayamıyorum ama çılgınca düşüncelere kapılmamalısın.

No, I can't go.

Hayır, ben gidemem.

- No, I can't.

- Hayır, yapamam.

No. I can't.

Hayır, olmaz.

No, I said you couldn't do that. I can do anything I want.

Sen yapamazsın dedim, ben istediğimi yaparım.

No, no. I- - I can't.

Yok yok, ben yapamam.

No, I'm sorry, Cotton, I can't. Not like this.

Hayır üzgünüm Cotton, yapamam.

No, I-I can't think of anything.

Hayır, ben bir şey düşünemem.

I can't. No.

Yapamam.

- No, I can't bloody read.

- Hayır. Okuyamıyorum işte!

No. I can't call you guys just to say hello?

Hayır, sadece selam vermek için arayamaz mıyım?

No. They can't prove I did anything wrong.

- Hayır, hiçbir şeyi kanıtlayamazlar.

No go. I can't shrink him.

Onu küçültemiyorum.

Yeah, no, about that, I-I can't do it, buddy.

Yapamam dostum.

No. I can't tell him my brain is broken.

Hayır, ona beynimden arızalıyım diyemem.

No, I-I can't impose on your family any more.

Hayır, ailenize daha fazla zahmet veremem.

I know I turned it off, but am I positive? No, I ca... can't say that.

Kapattığımı biliyorum ama kesin yaptın mı dersen, bir şey diyemem.

I guess there are some pasts you can't escape no matter how good a front you put on it.

Şimdi hayatında ne kadar iyi şeyler olsa da geçmişinde kaçamayacağın şeyler yaşadın sanırım.

No, I won't be talking to you, and there's nothing you can do about it.

Hayır, seninle konuşmayacağım. Boşuna uğraşma.

No, I can't believe that.

Hayır, inanmıyorum.

Well, now, uh... No, I can't... I can't now.

Şu anda konuşamam.

- No, I can't. Shh, I can't do this!

- Yapamam, bunu yapamam!

No, I guess you can't.

Evet, sanırım kaçamıyorsun.

No. No, it's nothing I can't handle.

Hayır, halledemeyeceğim bir şey değil.

- No, I... I can't.

- Hayır, içemem.

No, I... I... I really can't.

Hayır, gerçekten içemem.

I won't be saying the pledge, and I can't go back and watch wrestlerette practice because there will be no wrestlerettes.

Yemini okutamayacağım, güreş amigolarıyla gösteri yapamayacağım çünkü güreş amigoları sayılmıyor.

If the Captain can't do it, I have no other choice.

Sen yapamıyorsan başka çarem kalmıyor.

- No, I can't.

- Hayır, olamam.

No. I can't risk anything like that happening again.

Tekrar böyle bir şeyin olması riskini alamam.

They're registered offshore, so I can't find out and Simon won't tell me. Who's "White Stone"? No idea.

- Hiç bir fikrim yok.

And as I said on the phone, there is no reason I can't come back.

Telefonda da söylediğim gibi, geri dönmeme engel bir durum yok.

Still, I can't say no

Yine de sana hayır diyemiyorum.

And I-I don't want to piss you off and I don't want you running off somewhere, but I-I can't say no to her.

Kızmanı ve benden uzaklaşmanı istemiyorum ama ona hayır diyemem.

So, when I say that I can't say no to my friend, it doesn't mean I'm saying no to you.

Arkadaşıma hayır diyememem sana hayır dediğim anlamına gelmiyor.

No, I can't do that.

Hayır, gelemem.