No presents translate Turkish
167 parallel translation
And you thought you were playing it so smart, not taking anything from her, no presents, no jewelry, no handouts, no nothing!
Hâlbuki ondan hiçbir şey almayarak çok akıllı geçindiğini sanıyordun. Hediye istemez, mücevher istemez, sadaka istemez, hiçbir şey istemezsin!
- No presents?
- Armağan falan yok mu?
But no presents until midnight.
Yarına kadar hediye filan yok.
No presents now, Tyler, you hear?
Hediye falan yok Tyler, duydun mu?
NO PRESENTS, NO TOYS - - NOTHING.
Ne hediye, ne de oyuncak... Hiçbirşey.
Peg, I thought we said no presents.
Peg, hani hediye yok demiştik.
Peg, were you here this morning when we said no presents?
Peg, bu sabah hediye yok diye anlaştığımızda sen burada mıydın?
There will be no presents.
Hediye de olmayacak.
Snookums you know, if you really did come home with no presents we wouldn't mind, would we, kids?
Canım kocam biliyorsun, eğer eve gerçekten hediyesiz geldiysen... Umursamayız, değil mi çocuklar?
- Don't need no presents.
- Hediyeye gerek yok.
No presents, no fun, no nothing.
Hediye yok, eğlence yok, hiçbir şey yok.
No presents.
Hediye yok.
No presents to return when, uh... When you shag someone else's wife?
- Başkasının karısını çaldığın zaman böyle olur.
Sorry, baby, no presents for you this time.
Üzgünüm bebeğim bu kez hediyem yok.
- No presents?
- Hediye getirdin mi?
But you don't even know what it is yet. Please, Gavin. No presents.
Hayır, istemiyorum.
No guy's giving my wife presents. You're giving that pup back.
Kimse benim karıma armağan veremez.
I do not want no ranch hand giving'my wife presents.
- Ne olmuş? - Burada hiç kimse karıma armağan vermez.
And the manner in which I dispose of your body, presents no obstacles.
Ve cesedinden kurtulma şeklim, engel teşkil etmiyor.
They got no more presents for you anyhow.
Zaten başka hediyeleri de yokmuş.
Next, prosecution presents affidavit document no.488, which concerns the seamstress Anni Münch.
Sıradaki 488 numaralı belge ise....... terzi Anni Münch ile ilgili.
'♪ My love don't give me presents '♪ I know that she's no peasant... ♪ ( Engine revs )
'My love don't give me presents'l know that she's no peasant... ( Engine revs )
No, sir. Compliance presents no problem.
- İtaatle sunmak dert değil.
No more presents!
İşte bu!
Your presence presents no threat to our Alliance.
Varlığınız birliğimizi tehdit etmiyor.
She has no right to inquire what a husband offered to her is like and when the most important question, "without dowry", presents itself she should accept anybody that is given her.
Bunu bir koca bulma meselesi olarak görmemeli, hele bu çeyizsiz bir evlilikse, ona sunulan her şeyi kabul etmelidir.
We form a perfect society, and that's why we want to make sure that your soup presents no danger of decadence and sapping our energy.
Biz kusursuz bir toplumuz. Bu yüzden de çorbanızın enerji döngümüze tehlike oluşturmayacağından emin olmak istiyoruz.
No, we didn't open our presents yet.
Hayır, hediyelerimizi daha açmadık.
Peg, were you here this morning when we said no presents?
Tabi tabi.
And no snooping around the house looking for presents.
Sakın hediyeleri arayarak evin altını üstüne getirmeyin.
I have no money for presents.
Hediye almak için parayı çekemedim!
Jews have no business giving Christmas presents.
Yahudiler noel hediyesi vermezler.
Please tell him instead of presents, I just want my family back. No toys.
Lütfen ona de ki, hediyeler yerine ailemi geri istiyorum.
- No. Presents.
Hediyeler.
Peg, grab all the food so no one else gets it and grab the presents for Seven.
Peg, bütün yiyeceği topla. Kimse almasın Hediyeleri de Yedi için al.
So forgive me if I hesitate to accept your assurances that that cargo presents no danger to my crew.
Bu yüzden, kargonun mürettebatım için tehlikeli olmadığıyla ilgili güvencenizi kabul etmekte tereddüt ettiysem, beni affedin Binbaşı.
Since you were a no-show at all the big moments of my life... you owe me years of back presents!
Hayatımın en büyük olayları gerçekleşirken yanımda olmadığın için bana o günleri borçlusun!
It's no crime to give me presents.
Bana hediye verilmesi beni suçlu yapmaz.
No more presents?
Daha fazla hediye istemiyor musun?
Chloe is the mother and, as far as I can see, she presents no danger to her child.
Chloe onun annesi, ve gördüğüm kadarıyla çocuğa bir zararı dokunmaz.
God presents them with no miracles to earn their faith.
Çünkü tanrı onlara, inanmalarını sağlamak için hiç mucize sunmuyor.
I wish to assure all of Metropolis that this explosion was not nuclear and presents no danger to the community.
Tüm Metropolis'i, bunun nükleer bir patlama olmadığı hususunda temin ederim. Toplum için bir tehlike söz konusu değildir.
Guess there's no reason for you to come, since you don't get Christmas presents.
Gelmen için bir neden yok Noel hediyesi alamazsın.
No, but I get Hanukkah presents for eight days.
- Ama 8 gün sonra Channukah hediyesi alırım.
"No opening the presents until your grandma arrives."
"Büyükanneniz gelene kadar hediyeleri açmak yok."
No more presents
Yarın olacak.
This woman... This woman presents no good or credible testimony apart from her feel-good message.
Bu kadın... bu kadın terfi ettiğini belirten iyilik dolu bir mesajdan başka iyi ya da güvenilir bir kanıt sunmuyor.
The Falcon Bar presents body shots at table number 4.
Falcon Bar masa no. 4'deki bodyshot'ı * sunar.
No more presents.
Başka hediye istemiyorum.
No arsehole will decide... if my kids should have presents or not.
Hiçbir pislik benim çocuklarımın hediye alıp alamayacağına karar veremez.
No more presents? es. We came to neg?
Tanışacak başka kimse kalmadı.
presents 92
no problem 6032
no problemo 107
no pressure 309
no promises 96
no problem at all 119
no prob 43
no problem there 21
no press 50
no problems 142
no problem 6032
no problemo 107
no pressure 309
no promises 96
no problem at all 119
no prob 43
no problem there 21
no press 50
no problems 142