Not for her translate Turkish
5,479 parallel translation
Aargh! Not for her!
Onun için öyle değil!
Much of my life would be impossible, were it not for her commitment and support.
Onun bağlılığı ve desteği olmasaydı, bu hayatımın büyük kısmı mümkün olmazdı.
This is a conversation for you and I when we are ready, not for her to come barging in dictating terms.
Bu konuşmayı hazır olduğumuzda yapmalıydık. Zorla kabul ettirmeye çalışmamalıydı.
Not for her it isn't.
Onun için değil.
You resent her for not being every woman in the world but you're still proud of her.
- Dünyadaki diğer kadınlar gibi olmadığı için ona kızgın olabilirsin yine de onunla gurur duyuyorsun.
I am not responsible for what happens to her out on the street.
Ben sorumlu değilim ona ne için sokakta dışarı.
Uh, not the woman from the photo, but the woman with her is Elizabeth Weston, the US Attorney for the Southern District.
- Şu fotoğraftaki kadını değil ama yanındaki Elizabeth Weston, Güney Bölgesi Başsavcısı.
Keeping her out of Berman's business for quite a while, if not forever.
Berman'da sonsuza dek olmasa bile belli bir süre rahat hareket edecekti.
But for whatever reason, she still really likes you, and you really hurt her, and that's not cool.
Ama sebebi her ne olursa olsun senden hala hoşlanıyor ama sen onun gerçekten üzdün ve gerçekten bu hiç hoş değil.
Schmidt, you've known this girl for a couple weeks, okay? I've known her for 20 years, and, I am telling you, she's not to be trusted.
Schmidt, sen bu kızı birkaç haftadır tanıyorsun ama ben 20 yıldır tanıyorum ve o kıza güvenilmeyeceğini söylüyorum sana.
Each accusation made, each trial convened not for us, but by us.
Yapılan her bir suçlama bizim için değil, bizim tarafımızdan toplanan her bir mahkeme.
You haven't seen her in 20 years. Actually, I'm not talking about the person that I've been pissed off at this whole time for bailing on me and Dec.
Aslında bu kadar sene beni ve Declan'ı terk ettiği için öfkelendiğim o kadını demiyorum.
And Miss Stride, Catherine Eddowes, Mary Jane Kelly, did not exist for her.
Bayan Stride, Catherine Eddowes, ve Mary Jane Kelly, onun için hiç olmadı.
But records that at the end of these four visits, her bleeding is still not brought on, for that is not the purpose of this work.
Ama bu dört ziyaretin sonundaki kayıtta kanamalara engel olunmuyor bu işin amacı bu değilmiş.
If Kiera has paid the ultimate price for her loyalty to the corporation, it will not go unnoticed.
Eğer Kiera şirketlere olan sadakati için en yüksek bedeli ödemişse bu, dikkate alınacaktır.
I'm lucky to have a friend who throws me extra work. It's not cool for me to harass him every time he's behind.
Her seferinde onu taciz etmek hoş değil.
We must be prepared for every eventuality, even one that does not include Mary Sibley.
Her sonuca hazırlıklı olmalıyız, Hatta içinde Mary Sibleyin olmadığı bir sonuca bile.
Let it go, friend. He's not good enough for her, and vice versa!
Boş ver, o kadın o adama çok fazla!
I don't trust her, not for one second.
Ona güvenemem, bir saniye için bile.
Somehow I got to show Catherine that getting back with me is not going backwards for her.
Bir şekilde Catherine'ye benimle olursa hayatının eskiye dönmeyeceğini göstermeliyim.
Now, listen, I'm not saying everything comes easy for you.
Her şey kolay olacak demiyorum.
CeCe has a boyfriend, and your obsession with her is not good for you, man.
Cece'nin sevgilisi var ve ona olan takıntın sana iyi gelmiyor, dostum.
And I just hope that she's not settling for something less than she deserves because you never told her that she was worthy.
Umarım hak etmediği bir şeye razı olmaz. Çünkü ona değer verdiğini hiç söylemedin.
I know not many of you here today are wealthy and to you I declare that if you vote for me you will receive three biscuits each.
Bir çoğunuzun varlıklı olmadınızı biliyorum ve size and içerim ki eğer bana oy verirseniz her birinize üç bisküvi temin ettireceğim.
She's never gonna be ready for the real world if we do not get her ready.
Onu hazırlamazsak, gerçek dünyaya karşı hiçbir zaman hazır olamayacak.
Well, just for the record, I'm not the one who goes through a partner every year, so...
Sadece bilgin olsun diye söylüyorum, Ben her sene partner değiştiren biri değilim..
Not the man I would have picked for her.
Ben olsam O'nu seçmezdim.
Look, I know that you don't want to be protected, but you also made it very clear that you need to move forward with your life, and risking everything for me, sacrificing everything for me is not moving forward.
Korunmak istemediğini biliyorum ama hayatına devam etmen gerektiğini açıkça söyledin ve benim için her şeyi riske atman her şeyi feda etmen hayatına devam etmek değil.
I had thought, perhaps, that Cassie would be up for the task, given her pedigree, but it was not to be.
Cassie'nin ailesini düşünürsek göreve gönüllü olur diye düşünmüştüm ama öyle olmadı.
And last, but not least, you know her as Sofia, the jealous housewife with a taste for murder, let's hear it for my downstairs neighbor, say hi, to Judy!
Son olarak da... Onu Sofia olarak tanıyorsunuz, cinayet eğilimli kıskanç eş alt kat komşum Judy'e selam verin!
They're not going to give her shit, so we have to get it for her.
Kadına bir bok vermeyecekler, o yüzden bizim vermemiz lazım.
Only thing is if yer not minding her every moment, She'll turn for home first chance she gets.
Sadece her an gözünüzün önünde tutmazsanız yakaladığı ilk fırsatta eve dönecektir.
I'm not risking it... for anything less than a coffee date with her.
İşimi riske atamam. Delilah'la bir kahve randevusu ayarlamadan olmaz.
And in the final season of Edge of Tomorrow, Victoria graciously posed for a nude portrait on the condition that I would not show it until after her death.
Edge of Tomorrow'un son sezonunda Victoria zarif bir şekilde o ölene kadar kimseye göstermemek koşuluyla çıplak şekilde poz vermişti.
Wait, I thought this was what you always wanted- - for Peter not to be an idiot.
Senin her zaman istediğinin bu olduğunu sanıyordum. Peter artık bir salak değil.
Well, obviously, but once I'm not, I'd like to pray for her.
Elbette ama şüpheli değilken ona dua etmek istiyorum.
For everything you did, whether she makes it or not, thank you.
Uyansın ya da uyanmasın yaptığın her şey için teşekkürler.
Men will not venture all to tame the wilderness for no reward.
Bu yabanı ehlileştirmek için insanlar her şeylerini karşılıksız riske atmaz.
The voir dire process is a very important one, because it enables the court and the lawyers to determine whether or not each of you would be appropriate jurors for this particular case.
Jüri sorgulaması çok önemlidir, çünkü mahkemenin ve avukatların böyle özel bir davada jüri üyelerinin her birinin uygun olup olmadığını tespit etmeyi sağlar.
They're not here for her.
Onun için burada değiller.
( Chuckles ) Not a good day for her.
Onun için hiç iyi bir gün değildi.
It's hard to imagine not hearing that voice every day for the next four years.
Önümüzdeki dört sene boyunca her gün bu sesi duymamayı düşünmek çok zor.
Um, I am not in Seattle for... W-whatever reason I gave you.
Sana her ne sebep söylediysem, o sebepten ötürü Seattle'da değilim.
Not in this country, anyway, because for every one of you, there's a thousand of me.
En azından bu ülkede çünkü her birinize karşılık benim gibi binlercesi var.
Your moment's worst desperation, it was not her name you uttered for rescue but that of the Reverend Mather senior.
En umutsuz anınızda, kurtuluş için onun ismini değil, papaz Mather'ınkini söylediniz.
Mrs. Draper did not call this morning, but I arranged for a Valentine bouquet to arrive in the afternoon her time, so I'd expect a call here around dinner.
Bayan Draper bu sabah aramadı, Ama ben bu sabah oranın zamanına göre öğleden sonra ulaşmak üzere Bir sevgililer günü buketi ayarladım Akşam arar diye umuyorum
I'm here for her. Not you.
Kız için geldim, senin için değil.
I'm proud of you for not spitting in her face.
Suratına tükürmediğin için seninle gurur duyuyorum kafacık.
I'm not expecting her back for a while.
Bir süre dönebileceğini sanmıyorum.
When you control for literally everything, single versus married, whether or not they have kids, the pay gap doesn't go away.
Her şeyi kontrol ettiğinde, bekarlar mı evliler mi çocukları var mı yok mu diye baktığında maaş farkı ortadan kalkmıyor.
I-I know I'm not always there for you.
Her zaman yanında olamadığımın farkındayım.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17