Not for him translate Turkish
4,123 parallel translation
Not a man would've made it off that island if not for him.
O olmasaydı, o adadan kimse sağ çıkamazdı.
I prefer for Marcel's informant not to find anything that would lead him back to us, to her, or to, you know, that.
Hiçbir şey bulamayıp tekrar bize, Hayley'ye ya da karnındaki şeye döneceğine gidip Marcel'in haber kaynağıyla buluşmayı yeğlerim.
I'll show it to him and find out what neurotic superstition he has for not using it.
Ona göstereceğim ve kullanmamak için nasıl bir kuruntulu batıl inancı var öğreneceğim.
- That's not possible for him.
- Onun için pek mümkün değil.
And maybe it is not the best idea for you to be alone with him right now.
Belki de onunla yalnız kalmak iyi bir fikir değildir.
And for you to treat him like this is not only unwarranted- - It is unacceptable.
Ona bu şekilde davranmanız hem haksızlık hem de kabul edilemez.
He said it was a bad excuse for not helping him out.
Ona yardım etmemek için kötü bir bahane ileri sürdüğümü söyledi.
Whether he will or not is a question for him.
Dönüp, dönmemek ise ona kalmış.
Oh, okay, so, I should just wait for him to choke in public again, and then not save him?
Hah, peki. Yani öyleyse şimdi tekrar kalabalıkta boğulmasını bekleyip, sonra da kurtarmayacak mıyım?
How can I not think that for every man I killed, there is someone out there crying for him?
Öldürdüğüm her erkek için oralarda bir yerde ağlayan biri olduğunu nasıl düşünmem?
We're not keeping him chained up for the one-liners.
Onu orada otursun diye zincirlemedik.
Surely he's not still upset with you for not going to St. Lucia with him?
Elbette hala onunla St. Lucia'ya gitmediğin için üzgün olamaz.
Tell Professor Stewart I said hi and that I blame him for not forcing me at gunpoint into a career in corporate law.
Profesör Stewart'a selamlarımı ilet ve kariyerim için ben silah zoru ile şirketler hukuku okumaya zorladığı için onu suçlamadığımı da ilet.
I came back for him, not for this life.
Onun için geri döndüm, bu yaşam için değil.
Here before you was a man leaning over the body of his murdered friend, sobbing that he killed him, it was his fault, yet somehow you deduced that this was not a confession, but regret for an earlier argument
Karşınızda öldürülen arkadaşının cesedinin üzerine yaslanmış hıçkırarak onu öldürdüğünü onun hatası olduğunu söyleyen bir adam vardı.
You leave them for him, do you not?
Onları adama bırakıyorsun, değil mi?
If Harvey had told me, it wouldn't be going behind my back, and I'm not going to blame him for doing what's in his nature any more than I'd blame you for being an asshole.
Harvey bana söyleseydi arkamdan iş çeviriyor olmazdı ve ben de bunu doğası gereği yaptığı için onu suçlamayacağım aynen seni piçin teki olduğun için suçlamadığım gibi.
He doesn't even remember Bonnie, not that anybody has seen him except for Caroline, who's back with Tyler.
O daha Bonnie'yi hatırlamıyor bile. Gerçi onu Caroline dışında gören yok ya. Ki Caroline da tekrar Tyler ile.
Then why not present him for questioning?
Öyleyse sorgulama için onu neden temsil etmiyorsunuz?
He may not have had a grieving mother or a wife waiting for him, but his killer should not go unpunished.
Yas tutan bir eşi ve onu bekleyen bir annesi olmayabilir. Ama katili cezasız kalmamalı!
To beg him not to look for those guns.
Silahları aramasın diye yalvarmak için.
Not for your tits, but I wanna see him doing his thing.
Göğüslerin için değil ama onu yaparken görmek istiyorum.
And, luckily, it might not be too late for you to call him back.
Ve şanslısın ki onu geri aramak için çok geç olmayabilir.
You're not really going to go to jail for him? - Leave your children?
- Kocan uğruna hapse girip, çocuklarını mı bırakacaksın?
If a man does not know what port he's steering for, no wind is favourable to him.
Bir kişi hangi limana gittiğini bilmiyorsa hiçbir rüzgâr kendisine hoş gelmez.
Oh, she'll be a match for him, fear not.
Tam onun dengi olacaktır, korkma.
But you did not buy this bracelet for him.
Ama bu künyeyi onun için almadın.
And I'm not gonna ask him for money.
Ondan para falan istemeyeceğim.
And I'm not gonna go call him or go to his house and ask him for $ 1,000.
1000 dolar için onu aramayacağım ya da evine falan gitmeyeceğim.
Okay, so- of course you're not gonna ask him for $ 1,000.
Elbette 1000 dolar için onu aramayacaksın.
I've traded one monster for another, but I am not going to let him hurt us anymore.
Bir canavarı başka bir canavarla takas etmişim ama onun bize bir daha asla zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Not only are you risking your lives for a penniless old man, but you're leaving me to nurse him?
Beş parasız bir adam için hayatınızı tehlikeye attığınız yetmedi. Bir de ona bakmam için beni geride mi bırakıyorsunuz?
I know you're angry, and I'm not apologizing for him.
Kızgın olduğunu biliyorum onun adına özür de dilemiyorum.
Oh, sweetie, listen. If this is too much for you, remember... it's not too late to call him, cancel, break his heart and die alone. I do enjoy our talks, Mother.
Dinle tatlım, bu senin için fazlaysa, unutma ki onu arayıp, iptal etmek kalbini kırmak ve yalnız ölmek için çok geç değil.
Ordinary for him means hating immigrants, talking in rhyming slang and not reading books.
Onun için sıradan demek göçmenlerden nefret etmek kafiyeli argo konuşmak ve kitap okumamak.
Well, so much for the element of surprise. Now that Zevlos knows we're after him, he's not gonna come up for air many more times. Yeah.
Çok şaşırdım.
He was last seen in a Chevy minivan, but we do not count on him being in it for long.
En son Chevy marka minivanda görüldü ama onu uzun süre kullanacağını sanmıyoruz.
You do not feel for him as you do this boy.
Bu çocuğa hissettiğin şeyleri ona karşı hissetmiyorsun.
I risk my neck for no man. Especially not him.
Boynumu hiçbir adam için tehlikeye atmam.
I must write a note to Mr Weston to tell him I cannot join him for dinner after all.
Bay Weston'a bir not yazmam gerek. Yemek davetine icap edemeyeceğimi bildirmeliyim.
The vacuum effect not only makes hunting easier for the nurse shark, it also allows him to breathe while he's not moving.
Vakum etkisi avcılığı kolaylaştırmakla kalmaz, hareket etmediği zamanlarda da nefes alabilmesini sağlar.
What is this? He told me not to fall for him no matter what.
Gönlünü çelmeye çalışsam da sakın aşık olma dedikten sonra...
Is he telling me to wait for him or not?
Şimdi bekleyeyim mi beklemeyeyim mi?
I'm not gonna apologize for wanting him dead.
Onun ölmesini istediğim için özür dilemeyeceğim.
'Lock horns with Moray if you must, but you will not seek to crush him,'and you will not flaunt your indiscretions for the world to see.'
Moray'e boynuzlarını geçirsen de onu ezmeyecektin ve yersiz davranışlarını milletin görmesini sağlamayacaktın.
I realised that if I did not try and match his hunger for betterment, then he would get so far ahead of me I would never catch him again.
Fark ettim ki eğer onun dengi olmaya çalışmazsam bir daha asla kavuşamayacağım kadar önüme geçecekti.
Something like how when Fitz comes down for breakfast, you will take him aside and tell him whatever it is that he needs to hear, not how ungrateful he is or sensitive or doomed to fail.
Mesela Fitz kahvaltıya buraya geldiğinde onu yanına çağıracaksın ve duymak istediği neyse artık onu söyleyeceksin, ne kadar nankör olduğunu veya hassas olduğunu veya başarısızlığa mahkum edildiğini değil.
You got no one to block for him. I hear what you're saying, and you're not wrong, but give me a little time. I...
- Blok yapacak oyuncunuz yok.
I keep diuresing him, but that's not gonna work for much longer.
Diürez yapıp duruyorum, ama daha fazla işe yaramayacak.
There's no reason for him not to answer.
- Cevap vermemesi için hiçbir neden yok.
I could not just sit and wait for him to start the whole thing all over again!
Sadece oturup bekleyemezdim, herşeye tekrar baştan başlamasını.
not for sale 39
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17
not for me 755
not for long 420
not forever 58
not for everyone 22
not for you 342
not for nothing 87
not for a while 87
not for 69
not for the moment 17