Not hate translate Turkish
1,643 parallel translation
You tell me, how can anyone not hate these Americans?
Söyleyin bana, nasıl olur da bir insan bu Amerikalılardan nefret etmeyebilir?
And do not hate.
Nefret etmemeliyiz.
But as not hate the British?
İngilizlerden nefret edilmez mi?
They do not hate you, Proffy.
Senden nefret etmiyorlar, Proffy.
Now, you must not hate the white man.
Beyaz adamlardan nefret etmemelisiniz.
There's no smell that's gonna make Julie not hate me any more.
Julie'nin benden nefret etmesini önleyecek bir koku yok.
Lechero does not hate you.
Lechero senden nefret etmiyor.
And you are not sick, and you are not wrong and God does not hate you.
Hasta değilsin hatalı değilsin ve Tanrı senden nefret etmiyor.
Heiress has been good with the two and not hate.
Mirasçı hem sana, hem de bana iyi geldi. Ayrıca ondan nefret etmiyorum.
Oh! I hate to disagree, but marriages are a success if they manage not to end.
Sana katılmamaktan nefret ediyorum, ama evlilikler bitmediği zaman başarılı kabul edilir.
I hate to do this to my own brother but you're not giving me any choice. So I'm gonna count to 10.
Ben bunu kendi kardeşime yapmayı istemiyorum ama bana başka seçenek bırakmıyorsun. 10'a kadar sayacağım.
No, no, no, no, not a hate thing.
Hayır, hayır.. Bu nefret edilecek bir şey değil.
- It's not my fault you hate your life.
- Hayatından nefret etmen suçum değil.
It's my fault and I hate myself for it, but I'm not upset.
Benim hatam ve bu yüzden kendimden nefret ediyorum, ama altüst olmadım.
Well, I hate to bring this up, but not so long ago I got my nose broken, and if memory serves me right, you weren't exactly Rocky Balboa.
Şey, bunun konusunu açmaktan nefret ediyorum ama kısa bir süre önce burnum kırıldı ve hafızam beni yanıltmıyorsa sen Rocky Balboa değilsin.
Yes, and I'm not gonna tell you any more, because the less you know about me, the less you're gonna hate me in the end.
Evet, ve artık anlatmayacağım, çünkü benim hakkımda ne kadar az bilirsen, sonunda benden o kadar az nefret edersin.
I try to not to hate
Sana karşı olmamaya çalışıyorum..
You have the goths, the skaters, the disco dorks, the beat boy blingers, the gangstas, the wanna-be gangstas, the pretzel people who are into yoga, very different from the greenies who hate anything not made of plants.
Gotikler var. Patenciler, Disko Düşkünleri, Aksesuar kızlar gangsterler, gangster özentileri, Yoga yapmaktan hoşlanan lastik insanlar. Bitkisel olmayan her şeyden nefret eden yeşilliklerden çok farklıdırlar.
But it's not my mentality, it's one I hate.
Ama bu benim düşünce tarzım değil, nefret ederim bundan.
If I tell you, will you promise not to hate me?
Anlatırsam, benden nefret etmeyeceğine söz verir misin?
"I know not whether I love or hate."
Sevmeli miyim yoksa nefret mi etmeliyim bilmiyorum.
They hate you because you can't be trusted not to use it against me when it comes to sharing custody of our child.
Güvenilmez olduğun için senden nefret ediyorlar. İş velayeti paylaşmaya gelince bana karşı bunu kullanma.
I know there's people who hate me, who would never use one of my typefaces in a million years and vice versa, people who would use any typeface I design not because it's good for them or it fits the purpose,
Biliyorum ki benden nefret eden insanlar var, milyon yıl geçse yazı karakterlerimi kullanmazlar ; ve tam tersine, kendileri ya da amaçları için uygun olduğundan değil de, yalnızca ben tasarladığım için karakterlerimi kullanacak insanlar da var.
I hate not knowing things.
Bilmemekten nefret ederim.
You know, it's not all right,'cause I- - I- - I hate him.
Bu bir sorun, çünkü ben ondan nefret ediyorum.
I hate to break this to you, but we're not babies anymore.
Sana söylemek istemiyorum tatlım, ama biz bebek değiliz artık.
It's not his hate.
Bu nefret değil.
I'm sure once we're not roommates I won't hate you anymore.
Oda arkadaşlığımız bittiğinde senden nefret etmeyeceğimden eminim. Nefret değil!
Look, I hate to disappoint a pretty lady, but I'm not signing.
Bak, güzel bir kadını incitmek istemem ama imzalamıyorum.
The point of hate crimes is to increase publicity, Not decrease it.
Nefret suçlarındaki amaç etkiyi artırmaktır azaltmak değil.
We can't, in good conscience, sell this house not to a family with small children, not to anyone. God, I hate this!
Uygun koşullarda evi ne küçük çocuklu bir aileye ne de herhangi birine satamayız.
But I'm not a hypocrite, and I don't hate gay people.
Ama ikiyüzlü değilim ve eşcinsellerden nefret etmiyorum.
Yeah, well, I hate to break it to you, but high school is not normal.
Hevesini kırmak istemem ama lise normal değildir.
Much as I hate to disappoint you, I'm not entertaining like I used to.
- Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemezdim ama eskisi kadar eğlenceli değilim.
Look, I hate to break it to you but in my condition, I'm not doing too much pointing these days.
- Hatırlatmak hiç hoşuma gitmiyor, ama halime bakarsan, son günlerde pek işaret edecek halde değildim.
I hate not having you in my life, Kirsten.
Hayatımda olmamandan nefret ediyorum Kirsten.
Sir I hate to disturb you but I'm not sure you realize the gravity of what she's about to do.
Efendim... Sizi bu şekilde rahatsız etmekten nefret ediyorum ama... Kalkıştığı şeyin ciddiyetini fark edebildiğinizden emin değilim.
Look, as much as I hate to say it, Zelenka is not infallible.
Bak, bunu söylemekten nefret ediyorum ama, Zelenka hatasız bir kul değil.
I hate to admit it, but I'm not familiar with... reamers?
Kabul etmekten nefret ediyorum ama "bıcırgan" a pek aşina değilim.
You not allowed to help hate me for it, because my label's making me do it.
Benim nefret etmeme yardımcı olmana izin yok, çünkü zaten nefret ediyorum.
I hate not being able to do anything.
Hiçbir şey yapamıyor olmaktan nefret ediyorum.
Yeah, but not so much as they hate you right now.
Evet ama şu anda sizden nefret ettiği kadar değil.
They're coming to see my face, not hear my song. I hate that.
Onlar benim şarkılarımla değil, yakışıklılığımla ilgileniyorlar.
And I know that you're confused... and I know that you miss your mom and you hate her all at the same time. And I know that you're not as different as you think.
Kafanın karışık olduğunu biliyorum ve aynı anda hem anneni özlediğini hem ondan nefret ettiğini biliyorum ve düşündüğün gibi farklı biri olmadığını biliyorum
I hate to break up couples'therapy, but I'm not Dr Phil and this sure as hell ain't Oprah.
Çiftlerin terapisini bölmekten nefret ederim, ama ben Dr. Phil değilim, bu da kesinlikle Oprah değil.
I hate to break it to you, but it's not exactly a chick-magnet sport.
Alınmanı istemem ama kızlara pek hitap etmiyor.
I hate that I can listen to a kid screaming in pain and not even take a moment to question whether I'm doing the right thing.
Bir çocuğu acılar içindeyken dinleyebilmekten ve doğru şeyi yapıp yapmadığımı sorgulamak için bir an bile durmamaktan nefret ediyorum.
You are not going to go on national television and spew a bunch of hate speech about Jewish people!
Ulusal televizyona çıkamayacaksın ve yahudi olan insanlara küfür edemiyeceksin!
Since when am I not allowed? ! I hate all of you!
Hepinizden nefret ediyorum!
I hate this... not being able to see.
Bundan nefret ediyorum. Göremiyor olmaktan.
I hate to break it to you, But that's not how that works.
Hayallerini yıktığım için özür dilerim ama bu işler böyle yürümüyor.
hate 216
haters 20
hater 48
hate the game 20
hate you 53
hate it 31
hate me 35
hate to break it to you 32
hate them 17
hate him 20
haters 20
hater 48
hate the game 20
hate you 53
hate it 31
hate me 35
hate to break it to you 32
hate them 17
hate him 20
hateful 21
hated it 22
hate to say it 19
hates me 16
not here 1304
not him 617
not happy 41
not human 40
not hungry 106
not hot 16
hated it 22
hate to say it 19
hates me 16
not here 1304
not him 617
not happy 41
not human 40
not hungry 106
not hot 16
not home 29
not happening 151
not her 370
not helping 116
not hard 17
not hard enough 26
not half 21
not hers 75
not his 124
not helpful 28
not happening 151
not her 370
not helping 116
not hard 17
not hard enough 26
not half 21
not hers 75
not his 124
not helpful 28