English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not hard enough

Not hard enough translate Turkish

319 parallel translation
You're not hard enough. And I'm sorry for you.
Yeterince zalim değilsiniz ve ben sizin için üzülüyorum.
- You mean not hard enough?
- Çok katı değil mi, demek istiyorsunuz?
Police found him, 6 : 30 a.m. His car jumped a curb, went into a sign but not hard enough to do that.
Polis onu sabah 6.30'da bulmuş. Arabası virajı alamamış, tabelaya çarpmış... ama buna sebep olacak kadar hızla değil.
No, not hard enough.
Hayır, yeterince kuvvetli değil.
You're not hard enough on them
Onlara yeteri kadar katı davranamıyorsun.
But not hard enough.
Ama yeterince değil.
- Not hard enough!
- Yetmiyor işte!
- Not hard enough.
- Yeterince iyi değil görünüşe bakılırsa.
You've practised hard, but not hard enough.
İyi çalışmışsın.Ama yeterince iyi değil.
It's not hard enough to understand the language.
Lisanı anlamak o kadar da zor değil!
But not hard enough!
Yeterince değil!
Not hard enough.
Yeterince çabalamıyorsun.
- Not hard enough, apparently.
- Anlaşılan o kadar da zor değil.
Or not hard enough.
Veya yeterince çok değilse.
And this work were not quite so physically strenuous was hard enough specially during the hot summer days.
Fakat özellikle sıcak yaz günlerinde bu iş fiziksel olarak dayanılacak gibi değildi.
Not hard enough.
Fazla zor değildi.
And I'm afraid she did not pray hard enough.
Korkarım, yeterince dua etmedi.
Maybe you're not looking hard enough.
Belki de yeterince aramamıştırsın.
- Not hard enough.
- Yeterince sert değildi.
I did not hit you hard enough to do this much damage.
Bu kadar zarar verecek kadar hızlı çarpmamıştım.
He's not trying hard enough.
Yeterli değil.
You're not trying hard enough.
Yeterince çaba göstermiyorsun.
He's not stupid when he gets enough sleep and he works hard.
Az uyuyup çok çalıştığı sürece o aptal sayılmaz.
It seems as if I do not give her enough attention but she knows I must work very hard to make a living.
# Sanki ona yeterince ilgi göstermiyormuşum gibi görünüyor... #... ama geçimimizi sağlamak için çok çalışmam gerektiğini biliyor.
You're not trying hard enough.
Elinden geleni her şeyi yapmıyorsun.
You're not working on it hard enough.
Yeterince gayret etmiyorsun.
You're not working hard enough, Lisa.
Yeterince çalışmıyorsun.
Barbie, you are not working hard enough.
Barbie, daha iyisini yapmalısın.
And if I'm not working hard enough, you just tell me and I'll work harder.
Yeterince çok çalışmazsam, bana söyleyin, daha çok çalışırım.
If you're not really trying hard enough, then I become hard.
Yeterince çaba göstermiyorsunuz, o zaman sertleşiyorum.
- Then you're not looking hard enough.
- O zaman daha iyi bakman gerek.
I say, he's not looking hard enough!
bence yeteri kadar zora gelemiyor
You are not working hard enough!
Yeterince mücadele etmiyorsunuz!
It's hard enough for me as it is, Mary, to put a meal together on not a lot of money I don't want it spoilt with all that. It's full of additives and crap.
Benim için bu şekilde yeterince zor, Mary, yemeklerine bir şey katmak çok para değil ama yemeklerin faydasını kaçırmak istemiyorum İçleri katkı maddeleri ve ıvır zıvırla dolu.
No, you're just not looking hard enough.
Hayır, siz yeterince iyi aramıyorsunuz.
Maybe you're not thinking hard enough.
Belki yeterince düşünmüyorsundur.
Sherlock Holmes, then you did not request him hard enough.
Sherlock Holmes, o zaman onu yeterince istemedin.
You're just not looking hard enough.
Sadece, gözlerini dört açıp bakmıyorsundur.
Many of our ships will not return but if we strike hard enough, we can cut their supply line.
Gemilerimizin pek çoğu geri dönmeyecek. Ama yeterince büyük bir saldırı yaparsak ikmal yollarını kesebiliriz.
They're just not looking hard enough!
Yeterince iyi aramıyorlar.
Mr. Thackeray, maybe you'd better not mention this in class. Kids give me a hard enough time.
Bay Thackeray, belki de bundan derste söz etmemeniz iyi olur.
Then you're not looking hard enough.
O zaman iyice bakmıyorsun.
Clearly, you're not trying hard enough.
Yeteri kadar uğraşmamışsın.
You're not pulling hard enough!
Yeterince sert çekmiyorsun!
You're not looking hard enough.
Eğer yeterince değil arıyorsanız.
Hard enough to know that it's not my style, it's yours.
Bunun benim stilim olmadığını bilmek zor, bu senin stilin.
But you know, Bob... that'll only make someone work just hard enough... not to get fired.
Ama biliyorsun, Bob... bunlar bir insanın sadece kovulmamak için... çok çalışmasını sağlar.
Working hard to improve, Michael would not only make the team the following year he played well enough to earn a scholarship to the University of North Carolina, a school rich in basketball tradition.
Gelişmek için çok çalışan Michael... ertesi yıI yalnız takıma girmekle kalmayacak... basketbol geleneği zengin bir okul olan... Kuzey Carolina Üniversitesi'nden... burs kazanacak kadar da iyi oynayacaktı.
You're not working hard enough, nick.
Yeterince çalışmıyorsun, Nick.
Right? I mean, not enough juice to kill them, but just enough to make them like bite down really hard on their tongue.
Öldürecek kadar güçlü olmasın tabii ama dillerini de bir güzel ısırsınlar.
You're not looking hard enough.
Yeterince iyi bakmıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]