Not right away translate Turkish
618 parallel translation
Not right away.
Hemen şimdi değil.
Not right away.
Hemen değil.
At least not right away.
En azından hemencecik değil.
- And not right away.
- Ayrıca hemen de değil.
But not right away.
Ama hemen değil.
I won't kill you, not right away.
Seni hemen öldürmeye niyetim yok.
Not right away, of course, but one day you will.
Hemen değil, tabii, ama bir gün bağışlayacaksın.
- That is, not right away.
- Tabii, hemen olmaz.
No, not right away.
Yo, yo, şimdi olmaz.
Not right away we ain't.
Hayır, hemen gidemiyoruz.
- Not right away.
Hemen olmaz.
- Not right away!
- Hemen değil!
- Not right away.
- Hayır, hemen değil.
But not right away.
Ama şimdi değil.
Not right away, no...
Hemen değil, olmaz...
Uh, please don't tell anyone else, not right away.
Lütfen başkasına söylemeyin, yani hemen.
No, not right away.
Şimdi almayayım, mersi.
Not right away.
Hemen gitmiyorum ya.
But not right away.
- Evet. Evet ama hemen değil.
Maybe not right away, but we're researching full time now.
Belki hemen değil. Ama tam zamanlı çalışıyoruz şu an.
I'm just going to run away and stay right next to you. So, it's not because I have an immense amount of money or because I'm unbelievably good looking.
Çok zengin ya da yakışıklı olduğumdan değil de hayaletlerden korktuğundan mı?
You're not going to stay away for too long, right?
Uzun süre kalmayacaksın değil mi?
If business is not good still, we leave right away
Para kazanamıyorsak kasabayı bir an önce terk ederiz.
He's not going to find me either because I'm leaving here right away, boys.
Beni de bulamayacak... ... çünkü buradan hemen tüyüyorum.
She ain't comin'over right away because you said not to give her your name, so she's comin'over when she gets out of bed.
Hemen gelmeyecek çünkü ona ismini söylememi istemedin. Yataktan kalktığı zaman gelecek.
We'll not let those nobles take away our right of sanctuary.
Soyluların, tapınak hakkımızı almalarına izin vermeyeceğiz.
- Not tomorrow. Right away.
Hemen şimdi.
- You're not going to work right away?
Hemen çalışmaya başlamayacaksın, değil mi?
Not if he gives away his right arm!
Kolunu kaptırırsan yapamazsın!
I will not go right away.
Hemen gitmeyeceğim. Bunu neden yapacakmışım?
Then leave word for him to call Miss Carson's apartment right away.
O halde derhal Bayan Carson'un dairesini araması için ona bir not iletin.
No, not tomorrow. Right away.
- Söyledim ya...
- Well, Kay's getting married. And if I'm not called up right away... I'm in line for the Walker Scholarship, which means a year in Paris.
Kay evleniyor ve ben de hemen askere çağrılmazsam galiba Walker bursunu alacağım.
I told ya it might not be right away. I...
- Sana hemen olmayabilir demiştim.
Just enough to show we're on the right track, not enough to give away the whole idea.
Burada doğru yolda olduğumuzu gösterecek kadar bilgi var.
If you're not goin'back East right away, I'd be glad to show you the county.
Hemen geri dönmeyecekseniz, size çevreyi gezdirmek isterdim.
He'll serve you right away,... if you're not thirsty.
Onun yerinde içecek bir şeyler bulamazsınız.
But not right away, that was much later.
Ama hemen değil, çok sonra.
He's not rich : We will live modestly, and we won't have children right away :
Sade bir şekilde yaşarız, ve hemen çocuk yapmayız.
Not right away.
Tam olmamış gibi.
If not, I'll get 2 hours off and we'll solve this right away.
Olmazsa iki saat izin alırım ve bu sorunu derhal çözeriz.
Or at least not right away.
- Yani, hemen değil.
Do it or not, but if you don't, I'm leaving right away!
Söyle ya da söyleme, ama söylemezsen hemen buradan gidiyorum!
I could easily see myself married - not that I intend to run off and marry right away.
Her an evlenebilirim. Kaçıp hemen evlenmeye niyetim olduğundan değil!
- We shouldn't leave right away, it's not polite
Öyle hemen kalkılmaz. Misafirlikte ayıptır.
Not right away.
Bu kadar çabuk pes etmeyin...
Not too much solid food right away.
- Ho-Jon?
And that is not even to mention the main laboratory building right over there, where 2,000 more employees toil away like merry little gnomes.
Tabii ki ana laboratuvar binası buna dahil değil. İşte şuradaki, 2000 kadar sıkıntıdan patlayıcılarla oynayan çalışanı ile.
We went from one world into another that was almost exactly like it, forgetting right away where we'd come from, not caring where we were headed, living for the moment.
Bir dünyadan tıpatıp aynı olan başka bir dünyaya gidip durduk. Nereden geldiğimizi hemen unuturak ve geleceğe aldırmayarak günü birlik yaşam sürdük.
I'll open this thing up right away. Don't want you not to have your favourite kind of cat food.
Senin sevdiğin cins kedi maması olmadığı için hoşuna gitmemezlik etmesin.
It's not far, you'll see it right away.
Uzak değil, karşınıza çıkacaktır.
not right now 585
not right 51
right away 1349
away 568
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away present 49
not right 51
right away 1349
away 568
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away present 49
away from you 37
away party 43
not really 5709
not really sure 21
not really my thing 16
not real 36
not ready 43
not relevant 26
not recently 75
not remotely 20
away party 43
not really 5709
not really sure 21
not really my thing 16
not real 36
not ready 43
not relevant 26
not recently 75
not remotely 20