English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Read the paper

Read the paper translate Turkish

780 parallel translation
Undoubtedly she's read the paper, sir.
Gazeteyi okuduğu belli, efendim.
Who gave you leave to read the paper?
Durup gazete okumana kim izin verdi?
- I read the paper, thank you.
- Gazeteyi okudum, teşekkür ederim.
Don't read the paper.
Gazeteyi okuma.
- Read the paper.
- Okuyacağım.
Leave me alone. All I wanna do is lie around the house and read the paper.
Tek istediğim ayağımı uzatıp gazetemi okumak.
- You read the paper?
- Gazeteyi okudun mu?
I'm afraid I don't read the paper.
Üzgünüm ama ben gazete okumuyorum.
- So I read the paper.
- Demek gazete okuyordum.
He just read the paper and liked it, and that was that.
Yazımı okumuş ve beğenmiş, hepsi bu.
He's still there, pretending to read the paper.
Hâlâ orada ; gazete okuyormuş gibi yapıyor.
As you doubtlessly also can read from the paper you pilfered from my bag, hemiplegia.
Çantamdan aşırmış olduğunuz kağıda bakarak şüphesiz sizin de okuyabileceğiniz gibi, felç.
Say, I was surprised to read that in the paper.
Bunu gazetede gördüğümde çok şaşırmıştım.
Before you go throwing Bill out on his ear, you'd better read this here piece in the paper.
Bill'i kapı dışarı etmeden önce... gazetedeki şu yazıyı okusan iyi edersin.
Did you read this morning, the paper?
Bu sabah gazeteyi okudun mu?
- What do people read in the paper?
- İnsanlar gazetelerde ne okuyor?
I read in the paper that they're pulling up park railings.
Gazetede park demirlerini söktüklerini okumuştum.
Did you read a story in your paper about a Negro named Pinky... who's going to be hanged in a few days as an accomplice in the express robbery?
Ulak soygununda suç ortağı olmak suçundan bir kaç gün içinde asılacak olan Pinky adında siyahi adam hakkındaki haberi gazetende okudun mu?
Oh, Maude, quit yelling and give me the paper I want to read it to them
Maude, bağırmayı kes de gazeteyi ver, onlara okumak istiyorum
Can't a man smoke and read a paper on the Sabbath?
Tatil günü insan piposunu içip...
Yeah. We read about it in the paper.
Evet, gazetede okuduk.
Charles, while we do the dishes, why don't you come in the living room and stretch out on the sofa and read the evening paper?
Charles, biz bulaşıkları yıkarken neden oturma odasına gelip kanepeye uzanarak gazeteyi okumuyorsun?
You'll read this paper in the compartment.
Kompartımanda bu gazeteyi okuyacaksın.
I read it in the paper.
Gazetede okudum.
Last night, when the old man gave me the paper I didn't even read it but this morning...
Dün gece yaşlı adam bana gazeteyi verdiğinde okumamıştım bile ama bu sabah...
Read what it says here in the paper!
Gazetede yazanları bir okur!
Haven't you read the morning paper?
Neyi? Bu sabah yolladığım mektubu okumadın mı?
Seems like I read somewhere, could have been the paper, about a guy named Johnny Morrison, the cops wanted to talk to on account his wife got croaked.
Sanki bir yerde okudum, bir gazetede olabilir. Johnny Morrison isimli bir adam hakkında. Polis, karısının öldürülmesiyle ilgili onunla konuşmak istiyormuş.
If you want to read something, here's the paper.
Bir şeyler okumak istersen, işte gazete.
- Have you read the morning paper?
- Sabah gazetesini okumadınız mı?
Nobody's gonna read a little two-line ad like your mother ran in the paper.
Hiç kimse annenin gazeteye verdiği gibi iki satırlık küçük bir ilanı okumaz.
What do you want her to do, read it in the paper?
Onun ne yapmasını istiyorsun, Gazeteden okumasını mı?
So your mother won't read it in the paper.
Annen gazetede senin adını görmesin.
Kind of a funny coincidence I read in the paper... about an old boyfriend of yours.
Garip bir tesadüf. Gazetede eski erkek arkadaşınla ilgili bir haber gördüm.
I-I read about you in the paper.
Gazetede senin hakkında haber okudum.
We've read it in the paper, over a cup of coffee :
Biz bunu bir fincan kahve eşliğinde, gazetede okuduk.
You pick up the paper, you read about 84 men or 284.
Eline gazeteyi alırsın, 84 ya da 284 kişi hakkında bir şeyler okursun.
I read in the paper about one of them eastern roads.
Gazetede o batıdaki demiryollarından biri hakkında bir şey okudum.
Want me to read you the paper?
Sana gazete okuyayım mı?
I read about you in the paper.
Hakkındaki haberleri gazetelerde okudum.
Well, I - I read about it in the paper.
Gazetede okudum.
But we, along with the 290,000 people who read this paper, Have a vital interest in whether it lives or dies.
Ama biz 290 bin okuyucumuzla birlikte bu gazetenin hayatta kalmasıyla yakından ilgiliyiz.
I read your ad in the paper.
Gazetedeki reklamını okudum.
Yes, I read about that in the paper.
Evet gazetede okumuştum.
Let me read it from the paper.
Kağıttan okuyayım.
Keep acting like this and tomorrow, you'll read in the paper that Frisky drank bleach.
Yarın... Gazetede okursun :
I read about you in the Amarillo paper.
Amarillo gazetesinde senin hakkındakileri okudum.
You see, I wrote a paper on the nutritional aspects of expanding populations... and Prof. Jacobs read it and offered me a job for the summer.
Genişleyen popülasyonlar için besinlerle ilgili görüşlerimi yazmıştım ve Prof. Jacobs yazıyı okuyup bana yaz için iş teklifi yaptı.
I read all about you in the Paris paper.
Paris gazetelerinde okumuştum.
So when I read about the- - you in the paper- - just a small item, but I picked it up- - I was sure Mother would catch your eye.
Şey hakkında, senin hakkında gazetede küçük bir yazı okuduktan sonra, annemi gözüne kestireceğine emindim.
I read it till the paper dried up and the writing'faded out.
Kağıt kuruyup yazılar silinene kadar okudum durdum onu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]