English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Scrub in

Scrub in translate Turkish

513 parallel translation
You didn't scrub in at the gastrectomy.
Sen mide ameliyatına girmedin.
Do you want to scrub in on an aortic valve replacement?
Aort kapakçığı değişimini yapmak istiyor musun?
Tom was going to scrub in, but his case is running late.
Tom bir tane yapacaktı ama onun dosyası gecikti.
You gonna scrub in?
Ameliyata başlayacak mısın?
They need you to scrub in Trauma 1.
Travma 1'de size ihtiyaçları var.
- Are you saying I can scrub in?
Benim de mi girmemi istiyorsun?
Morgenstern and I have a gallbladder at 8 p.m. Scrub in by 7 : 30.
Morgenstern'la 20 : 00'de safra kesesi ameliyatındayım. 19 : 30'da hazır ol.
Scrub in.
Hazırlan.
Go. I'll get Schneider to scrub in.
Yerine Schneider gelir.
Peter, there's no need to scrub in.
Peter, hazırlanmana gerek yok.
- And then I could scrub in?
- Yardım edecek miyim?
Peter I know you can't scrub in, but there's a lot to learn by watching.
Katılamayacağını biliyorum, ama izleyerek de çok şey öğrenilir.
Let's all scrub in.
Başlayalım.
Carter, wanna scrub in?
Carter, katılacak mısın?
But they let me scrub in on 20 valve replacements.
Ama 20 tane kalp kapakçığı ameliyatına katılabildim.
You scrub in.
Sen de ameliyata katılabilirsin.
I'd like to scrub in on this one.
Bu ameliyata girmek istiyorum.
Scrub in, in 45 minutes.
45 dakika sonra hazırlan.
Dennis, since you did the trauma assessment, why don't you scrub in?
Dennis, travma değerlendirmesini sen yaptığından ameliyata katıl.
How would you like to scrub in with us?
Bizimle beraber ameliyata girmek ister misin?
Kindly scrub in.
Hazırlan.
- Can I scrub in?
Biz hallederiz.
I heard that. He's letting me scrub in.
- Benim de önlük giymeme izin verdi.
For Scrub White was a man... an American... in whose veins flowed the blood of pioneers... who braved the wilderness to make this great state what it is.
Scrub White canını dişine takmış damarlarında akan asil kanla bu çorak toprakları vatan yapmış eşsiz bir insan, saygıdeğer bir Amerikalıdır.
I've found out a lot different since... but I said I figured you had more sense in politics than Steve Douglas... and Scrub got mad as a wet hen and said you didn't.
İnsan neler öğreniyor bilseniz, neyse senin politika konusunda Steve Douglas'tan daha akıllı olduğunu söyledim ve Scrub öfkeden deliye dönerek hiç de öyle olmadığını söyledi.
However, in the interest of mercy as well as justice... the State desires, at this time, to call upon an eyewitness... to the killing of Scrub White.
Fakat savcılık adalet kadar merhameti de önemsemektedir. Dolayısıyla şimdi Scrub White'ın öldürülmesine şahit olan kişiyi buraya çağırıyorum.
No doubt Mr. Lincoln will be glad to hear... that she was not the only eyewitness... to the murder of Scrub White.
Bayan Clay'in Scrub White cinayetindeki tek görgü tanığı olmadığını duymak şüphesiz Bay Lincoln'un hoşuna gidecektir.
That bear took them across the scrub along the ponds, through the thicket right to Juniper Creek, where they caught up with him.
Şu ayı onları meşelikleri geçerken yakalamıştı göl boyunca, çalılıklara kadar Juniper Creek'in sağ tarafında kalıp, ondan kaçarak kurtuldular.
I scatter'em in the scrub pinion west of Avery's patch.
Avery'nin batısındaki çalılık alanda durmalıyız.
Oh, I got to get up 8 : 30 in the morning, go out to Stateville... and see that scrub woman's boy.
Oh, sabahın 08 : 30'unda kalkıp, Stateville'e gitmem ve şu temizlikçi kadının oğlunu görmem gerek.
Wouldn't you scrub floors for me if I shot old Kelly in the head?
Yaşlı Kelly'yi başından vursaydım sen de benim için yerleri siler miydin?
- I can't scrub it with you in it.
Yıkayacağım dedim. Ama sen içindeyken yıkayamam.
They will come around asking if we saw you and we still have to scrub all this and you're in the way.
Polisler seni görüp görmediğimizi sormak için gelecekler ve... biz o sırada yerleri fırçalıyor olacağız. o sırada siz yolda olacaksınız.
I will come in and scrub your back for you. You're so romantic, but I'll only be a moment.
Çok romantiksin, ama hemen çıkarım.
Who goes running in the scrub?
Çalılıklarda koşturan kim peki?
There's very little here. Scrub brush, rocks, an abundance of mineral deposits, but no weapons in the conventional sense.
ancak burada pek bir şey yok - çalı, kaya, mineral parçaları, bildiğimiz anlamda silah ortalıkta yok.
Then sits to calmly in the tub, but he's planning more than a scrub.
Sonra küvetin içinde sakince oturuyor. Ama Adam kesin bir temizlik planlıyor.
Yeah, out in the scrub.
Evet, şurdaki çalılıkta.
Burma : endless green growth spawning every kind of disease - malaria, dysentery, scrub typhus, dengue fever, prickly heat - particularly in monsoon.
Burma, her türlü hastalığı doğuran bitmek bilmez bir yeşillik. Sıtma, dizanteri, tifüs dengue ateşi, isilik. Özellikle de muson sırasında oluyordu.
A slightly larger one lives in the cool, dank scrub of the high Andes, the rat opossum.
Biraz daha büyük bir tür, And Dağları'nın soğuk ve nemli çalılıklarında yaşar.
We're gonna review the depositions of the nurse anaesthetist, the scrub nurse... and all those in attendance in the OR at the time of the operation.
Şimdi anestezi hemşiresinin, hijyen hemşiresinin ve ameliyatta bulunanların ifadelerini gözden geçireceğiz.
Everybody in that operating room signed a deposition, from the scrub nurse on up :
Ameliyat odasındaki herkes yeminli bir ifade imzaladı :
God, I almost peed in the scrub basin.
Neredeyse lavaboya işiyordum!
What are you doing wandering around here in the scrub, Nev?
Buralarda ne işin var?
I'LL GO SCRUB WHILE DENISE IS IN PREP.
Bende gidip Denise için hazırlanayım.
They must have give you a scrub by force for years in that orphanage.
O yetimhanede yıllarca temizlik işini zorla sana vermiş olmalılar.
"She thinks Ray's having an affair with the pastor's wife... but Ray swears it's his scrub-up rash."
"Ray'in papazın karısıyla bir ilişkisi olduğunu düşünüyor ama Ray kıçından uydurduğunu söylüyor."
And before I scrub in, we have a little treat for you.
Ve başlamadan önce sana bir sürprizimiz var.
- You can scrub me, you can dip me in perfume.
- Beni fırçalayabilir, parfüm banyosu yaptırabilirsiniz.
Now get in that tub and scrub yourself!
Şimdi şu küvete gir ve kendini fırçala!
Colonel, I'd like to remind you, in the event that you fail to notify base camp within 24 hours, SG-2 will scrub the mission, and return without you.
Albay, size hatırlatırım..... Dr Jackson'ın eşini kurtarmak ikincil görev.24 saatte kamp üssüyle haberleşmezseniz,..... SG-2 görevi bırakıp sizsiz döner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]