Sell it translate Turkish
5,801 parallel translation
- We can finally sell it!
- Sonunda satabiliriz!
And now they're gonna sell it.
Şimdi de burayı satacaklar.
The details sell it.
Hikayeyi ayrıntılar satar.
If we don't sell it now, we'll never leave.
Eğer şimdi satmazsak, hiç bir zaman ayrılamayız.
- fighting the bureau. - It's the only way I could sell it.
-... savaşarak geçirdim.
We just have to sell it properly.
Düzgün atmasını bilmemiz lâzım.
Finally Peruggia lost patience, tried to sell it, and was caught.
Sonunda Peruggia'nın sabrı taştı. Satmaya kalkıştı ve yakalandı.
Ivo's favorite. But you still got to act stoned to sell it.
Ama yine de inandırmak için uyuşturucu etkisinde gibi davranmalısın.
I could call it satire and sell it as my own.
Buna hiciv derdim ve kendiminmiş gibi satardım.
In fact, I ain't gonna sell it at all!
Ben de satmayacağım!
Yeah, but we'll have to put a lot of elbow grease in if we wanna sell it.
Eğer satmak istiyorsak oldukça fazla emek harcamamız gerekiyor.
I'll haul it to the green tomorrow and sell it.
Yarın onları çayıra taşıyıp satacağım.
You could always sell it.
- Satma seçeneginiz var.
I can sell it for a lot when you're famous.
Ünlü olduğun zaman bu biraz paraya satabilirim.
If Shorty calls, tell him I died, but make sure you really sell it.
Shorty ararsa öldüğümü söyle. Ama mutlaka inandır.
Sell it.
Sat gitsin.
Well, you know, you can't sell it if you don't live it, folks.
Sizin de bildiğiniz gibi, denemediğinizi satamazsınız, arkadaşlar.
We've got to sell it like it's a legitimate sobriety check.
Rutin bir kontrolmüş gibi gösterelim.
I told them that you could sell it, but... instead you made it so much worse.
Onlara bu işi yapabileceğini söylemiştim ama yapmayı bırak daha da kötü hale getirdin.
A story so juicy I could sell it right here, right now. To who?
Bu güzel hikayeyi, şu an burada satabilirim.
If it's popular at the party, I'll maybe sell it in the store.
- Evet. Bunlar partide beğenilirse dükkanımızda da satabiliriz.
I was gonna sell it to the highest bidder- - two smoking-hot dancers, one of whom was Iris Lanzer.
En yüksek fiyatı verene satacaktım- - içlerinden biri Iris Lanzer, olan iki çok ateşli dansçı.
Okay, this is the really exciting part. We buy tetrachloroethylene at $ 1.60 a gallon, but we sell it back at 2.38 a gallon.
Gerçekten heyecanlı kısmı ise şu : biz, tetrakloroetileni 1.60 Dolardan alıyoruz ve 2.38'e satıyoruz.
- Sell it.
Evi satarım.
We spent every penny we earned trying to make that house our dream home, and now we have to sell it because he can't afford to buy me out.
Kazandığımız her kuruşu rüyalarımızın evi için harcadık ama şimdi satmak zorundayız. Çünkü benim hissemi satın alacak kadar parası yok.
Oh, the city can sell the school all it wants, but according to his contract with the city, the school's original founder retains the privilege of consultation on all future scholastic endeavors taking place here.
Şehir istediği kadar okulunu satabilir ama şehirle yapılmış olan bu kontrata göre okulun esas kurucusu, burada gerçekleşecek olan eğitim uygulamalarındaki danışmanlık haklarını saklı tutar.
T-There's not one of us here who wouldn't bag and sell the others just to feel it again.
Burada bulunan hiçkimse hissettiğini yeniden paketleyip satacak değil.
I thought you might want it so you didn't accidentally sell anybody, say...
İhtiyacın olabilir diye düşündüm.
Then you must never sell it.
- O zaman asla satmamalısınız.
I mean, first she makes you to sell your car because it wasn't a hybrid, now she is screwing with your diet?
Önce melez olmadığı için arabanı sattırdı sana şimdi de diyetinin amına koyuyor mu?
Finally, if you were to sell information to the KGB, how would you do it?
Son olarak, KGB'ye bilgi satacak olsaydınız bunu nasıl yapardınız? Bu kolay olurdu.
If you were to sell information to the KGB, how would you do it?
KGB'ye bilgi satacak olsaydınız bunu nasıl yapardınız?
- What's that? - It's a little something I used to sell in my shop in New Orleans.
- Eskiden New Orleans'daki dükkanımda sattığım küçük bir şey.
We could do that. No, I think it's illegal to sell a used mattress?
Hayır bence kullanılmış yatak satmak yasal değil.
You know, it's illegal to sell a used bed.
Kullanılmış bir yatak satmak yasa dışıdır.
If Mexicans can do it... Fifty million dollars, Lana. We sell this, and we're out.
Meksikalılar yapabiliyorsa... 50 milyon dolar, Lana.
And even if it was, I don't think you could ever sell the public on this.
Olsaydı bile halka satabileceğinizi hiç sanmıyorum.
The manufacturers calculated that they could sell 60 million tons of it a year.
Üreticiler, bu üründen yılda 60 milyon ton satabileceklerini hesapladılar.
Yeah, if it's insane to use an X-gen asymmetric onion router and digital cryptocurrency to sell your cocaine anonymously and completely risk-free.
Kokainini isimsiz ve tamamen risksiz şekilde X jeneratörlü asimetrik soğan yönlendirici ve dijital şifreli parayla satmama delilik diyorsan evet. Gerçi yediğim başka haltlar da var.
Well, how hard is it to sell 2,000 measly pounds of cocaine?
- Bin kilo kokaini satmak ne kadar zor olabilir ki?
And even if you don't believe in it, It'll sell for something on the open market. For more than the price of the wood I'm asking.
Buna inanmıyorsan bile piyasada satmaya kalksak, vereceğin odunların fiyatından fazla eder.
Yeah, I've had a lot of offers to sell, but I just can't bring myself to do it.
Evet, ben satmak için teklif çok yaşadım, ama ben sadece bunu yapmak için kendimi getiremiyor.
And so if you want to sell cups for the rest of your life with dad, go for it, all right?
Bu yüzden hayatın boyunca babamla kupa satmak istiyorsan, seni tutan yok.
- We can raise it. - We can sell stuff- -
Bir seyler satariz.
Yes, Nolan, under the auspices of the office of city manager, et cetera, et cetera, it's not important, you are in violation of many rules, and therefore you cannot sell your goods anymore
Evet, Nolan, belediye başkanlığı ofisinin himayesi dahilinde vesaire, vesaire, buraları geçelim, birçok kanunu ihlâl ediyorsun. Sonuç olarak, artık Pawnee Çiftçi Pazarı'nda ürün satamazsın.
But if it's so gross, you should just sell something else.
Madem bu kadar iğrenç, başka bir şey satsana.
It's my job to know everything about every home I sell, so I asked around.
Benim işim sattığım evlerle ilgili her şeyi bilmek, bu yüzden etrafta biraz soruşturdum.
Well, I sold tons of awesome stuff. Guess it makes sense my next challenge is to sell something mind-numbingly dull.
Bugüne dek pek çok harika şey sattım böylesine sıkıcı bir şeyi satmak benim için yeni ve zorlayıcı bir tecrübe olacak.
If it was for money Then why after killing Phuong the killer didn't sell this car?
Para için olsa katil, Phuong'u öldürdükten sonra neden bu arabayı satmadı?
Ah, it wouldn't sell without your pretty face, dude.
Senin güzel suratın olmadan satmaz ki.
As an artist, I've learned that it's not always the big picture, but the little details that effectively sell the tale.
Bir ressam olarak resmin her zaman büyük olmadığını ama küçük detayların etkileyici bir biçimde hikâyeyi anlattığını öğrendim.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it is good 116
it's cold 680
it's warm 139
it's over 4654
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
itch 25
it's okay 22028
it's ok 4874
itchy 49
itis 22
italy 247
it's me 10254
italian 217
it was 5878
itch 25
it's all right 8832
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287