English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Send it

Send it translate Turkish

6,446 parallel translation
I didn't send it.
Ben göndermedim.
Do you want me to send it?
Gönderme mi istiyor musun?
We're gonna send it to Sebastian, see if he can pull DNA.
Sebastian'a göndereceğiz işte bakalım DNA bulabilecek mi.
And Max, before you send it back, I'm gonna need those batteries.
Max, göndermeden önce pillerimi geri istiyorum.
I'll send it to you with r-mail, which is to say, real mail, because email has put hundreds of my coworkers out of work.
Ben sana G-posta göndereceğim ki aslında kendisi gerçek posta olur... Çünkü e-postalar yüzlerce iş arkadaşımı işsiz bıraktı.
We're going to take a small biopsy and send it off for analysis.
O yüzden küçük bir parça alıp analize göndereceğiz.
All right? Send it down!
Gönderin!
It'll take the blood from your body, add oxygen to it, and then send it back into your blood, okay?
Vücudundan bir miktar kan alıp, içine oksijen ekleyecek ve sonra tekrar kanına karıştıracak, tamam mı?
I'll have my office send it over to you within the hour.
Büromdakilere söylerim bir saatte gönderirler.
Well, you could hide two dozen pistols in one couch, a few bigger ones, wrap the whole thing in plastic, and send it all south.
Tek bir koltuğa iki düzine tabanca saklayabilirsin. Büyük olanları için de plastikle sarıp altına koyarsın.
Ugh, I told her not to send it.
Göndermemesini söylemiştim.
Send it right now.
Derhal gönder.
Just get what that guy's having and send it over to him, please.
O adam ne içiyorsa ondan gönderin, lütfen.
But if we rig a nuclear warhead with a shielded timer... put it on a boat and send it... 20 miles out... the radiation lures the MUTOs... and the MUTOs lure Godzilla.
Korumalı zamanlayıcısı olan bir nükleer başlık hazırlar ve bir tekneye koyup 32 km açığa yollarsak radyasyon MUTO'ları çeker ve MUTO'lar da Godzilla'yı.
And also we didn't send it.
Ve göndermeyi de.
I was gonna send it to you, but I didn't have any stamps because they don't make them anymore.
Sana postalayacaktım ama pul bulamadım. Çünkü artık üretmiyorlar.
Who did you send it to?
Kimin adına gönderdin?
I'll send.. I'll send it back.
Geri gönderirim şimdi.
- Send it.
- Gönder.
Don't send it.
Gönderme.
Collect all their files and send it to the ACP.
Tüm dosyaları toplayın ve ACP'ye gönderin.
I'll send it.
- Gönderirim.
I'll send somebody to get it.
Ben alması için birisini yollarım.
Why don't we send you back to your house with Andy, and you can walk him through what happened, and we'll try and document it.
Seni Andy ile, evine geri göndersek ya? Birlikte olanların üzerinden geçebilirsiniz. - Biz de bunu belgelemeye çalışırız.
If I did it, the jury would hear how I tried to send the Wyatt family far enough away so that none of them would have to suffer the indignity of being suspects.
Eğer ben yapsaydım, jüri, hiçbiri şüpheli olmanın onur kırıcılığını yaşamasın diye Wyatt Ailesi'ni nasıl yeterince uzağa göndermeye çalıştığımı duyardı.
They send pornography- - it's illegal, but I have no choice.
Porno film gönderdiler. Biliyorum kanun dışı ama başka şansım yoktu.
Instead of using the power of the eclipse for the merge, my dad used it to send me here, and where'd Jo's magic go?
Babam tutulmanın gücünü birleşme için kullanmak yerine beni buraya gönderdi. Peki Jo'nun gücü nereye gitti?
Well, give her some evidence of it before you send her away.
Onu neden yollamadan önce bunu ona anlat.
By the time we send word and he arrives, it'll be too late.
O gelene kadar çok geç olabilir.
I'll send a copy of the print to Eric, see if it matches our Grey Man.
Parmak izini Eric'e yolluyorum bakalım Gri Adam'ın mı?
It will be viable for about 8 hours, so once I send you over, the clock's ticking.
Ay 8 saat gökyüzünde olacak. Yani sizi oraya gönderdiğimde kronometre işlemeye başlayacak.
It's true, Dottie. She means nothing to me and I'll send her a fax saying so right now.
O benim için hiçbirşey ifade etmiyor ve şimdi ona bir fax yollayacağım
No, I'll still send you her picture, so just take a look at it.
Hayır. Onun resmini göndereceğim. Sadece bak.
Their mission was to assess their world, and if it showed potential... then they could send out a signal, bed down for the long nap, wait to be rescued.
Görevleri gezegeni değerlendirmek ve potansiyel gösteriyorsa bize bir sinyal göndermek ve uzun süre uykuya dalıp kurtarılmayı beklemekti.
And it is gonna send us back to the Stone Age.
Ve bu şey bizi taş devrine geri yollayacak.
It does make it a lot easier to send flowers.
Çiçek göndermem için epey kolaylık sağlayacak. Peki.
You must have killed the alien before it could send me to the right place.
Bilmem. Uzaylı beni gereken yere göndermeden önce onu öldürdünüz herhalde.
Omar, should I send you back before it's too late?
Omar, çok geç olmadan seni geri göndereyim mi?
It's where they send priests when they get caught... this is all right here in the box.
Suçlu bulunan rahiplerin gönderildiği yer. Hepsi kutunun içinde.
The drug we're using is very unstable, so as you've seen, it's only effective in short doses, meaning we can send you where we want, but unless you're dead, we can't keep you there.
Kulandığımız uyuşturucu çok dengesiz, gördüğün üzere, düş dozlarda etkili, seni istediğin yere gönderebiliyoruz, ölmediğin müddetçe seni orada tutamıyoruz.
That thing... Ambro said it can send you where you want.
Bu şeyle, Ambronun dediğine göre, istediğin yere gidebilirmişsin.
It's an'86 white Trans Am, I'll send you the plates.
86 model bir Trans Am, plakayı gönderirim.
Send the chopper. It's over.
Helikopteri yolla.
It's just that I want to send them a hard copy of the first chapters.
İlk bölümlerin basılı kopyasını göndermek istiyorum da onlara.
You send me to do a job, I'd do it.
Beni bir iş için göndermiştin, ben de onu yapacaktım.
So why hasn't Lane just send someone to steal it?
Peki ya Lane çalması için neden birini göndermedi ki?
No, sure, you'll just send your son Skippy to do it for you.
Tabii, halletmesi için oğlun Skippy'yi yollarsın.
Now, you will make it right, or the next missile I send you will come very much faster.
Anlaştığımız gibi paramı vereceksin. Yoksa bir dahaki sefere göndereceğim füze, çok daha hızlı ulaşır sana.
Uh, it means we're going to send your crappy toy a minute back into the past. All right, you guys ready?
Yani, bu boktan oyuncağını geçmişte bir dakikalığına... ggeri göndereceğimiz anlamına geliyor.
That's it. Send the invoice.
Fatura istiyorum.
Han did it. Send them in.
Adamları gönder.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]