English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Serious business

Serious business translate Turkish

318 parallel translation
Isn't it time we got down to serious business?
Ciddi işlerden bahsetmenin zamanı gelmedi mi artık?
I've seen your serious business.
Senin ciddi işlerini de gördüm.
- Serious business, stealing records.
- Belge hirsizligi, önemli bir suç.
This is very serious business, Father O'Malley.
Bu çok ciddi bir iş, Peder O'Malley.
Marriage is a serious business.
Evlilik çok ciddi bir müessesedir.
I keep my mind on serious business, not on petting parties.
Aklım daha ciddi işlerle meşguldü, oynaşma partileriyle değil.
War is a serious business, Congressman Reid, and it's got to be taken seriously.
Savaş ciddi bir iştir, Kongre üyesi Reid, ve ciddiye alınacaktır.
Now, all six of you know that marrying up is a mighty serious business.
Şimdi altınızda biliyorsunuz ki evlilik çok ciddi bir iştir.
Art is a serious business.
Sanat ciddi bir iştir.
Failure to show up for a scheduled bout is serious business.
Fikstürdeki bir maça çıkmamak ciddi bir şeydir.
This is serious business.
Bu ciddi bir iş.
Lena, I've got some serious business troubles.
Lena, işimle ilgili ciddi sorunlarım var.
Paul, we are here to talk serious business.
Paul, buraya ciddi bir işi konuşmak için geldik.
As a matter of fact, I'm here on much more serious business.
Aslında, ben çok daha ciddi bir iş için buradayım.
To go on a hunger strike is a very serious business... because once you strike... it can only end when you have won or when you are dead.
Açlık grevine başlamak çok ciddi bir iş. Çünkü buna başladığında ya kazandığında ya da öldüğünde son bulacak.
That's very serious business for us.
Bu çok ciddi bir durum.
Sure, but having a child is serious business.
Severim ama çocuk sahibi olmak büyük sorumluluk istiyor.
Blackmail's a serious business.
Şantaj yapmak ciddi bir iş.
The hellish conditions on Venus are a reminder that this is serious business.
Venüs'teki cehennem gibi şartlar, bunun ciddi bir mesele olduğunun hatırlatıcısıdır.
Being a woman is serious business.
Kadın olmak ciddi birşey.
There's a time in life when a man must put away his toys and get on to the serious business of living.
Bir erkeğin hayatında, oyuncaklarını bir kenara bırakıp ciddi işlere bakması gereken bir zaman vardır.
Well, this is a murder investigation, young man And murder is a very serious business!
Bu cinayet soruşturması ve cinayet de ciddi bir konudur.
And it's serious business.
Ayrıca nişanlılık ciddi bir müessesedir.
This is serious business.
Çok ciddi bir durum.
- War's a serious business.
- Savaş ciddi bir iştir.
Hey, drivin'is a serious business.
Hey, araba sürerken şaka olmaz.
Hey, this is serious business.
Bu ciddi bir iş.
Now let's get down to some serious business.
Artık ciddi iş mevzularına geçelim.
Then it's a very serious business.
Öyleyse, bu çok ciddi bir iş haline geldi.
This is serious business that we're involved in.
İçinde bulunduğumuz iş çok ciddi.
When first you work for me, I tell you explicit, this is very serious business you are in.
Benim için ilk kez çalıştığından, sana açıkça söylüyorum, bulaştığın iş çok ciddi.
- This is serious business, Mr Bennell.
- Bu ciddi bir iş, Bay Bennell.
It's time we got down to serious business.
Şimdi önemli işlere başlamalıyız.
Serious business, suppressing an MP's question.
Bir parlamenterin sorularını bastırmak da zor iş.
Since we start this serious business, I thought that we should need Venetian glass.
Bu ciddi işe başladığımızdan beri, Venedik bardaklarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
This is serious business here.
Burada ciddi bir şey yapıyoruz.
This is a very serious business for Madam Zena.
Bu Madam Zena için çok ciddi bir iş.
Now, if you don't think that's a serious business... tell me about it when your house is burning, we can't get the pump out... and the road's all blocked because of a nigger's car.
Eğer bunu ciddiye almıyorsan o zaman... bir zencinin arabası yüzünden yol kapandığı için... evin yanarken, pompayı dışarı çıkaramadığımızı düşün bir de.
Games are a serious business with the English.
İngilizler oyunlara ciddi bir iş olarak yaklaşır.
We're here on serious business.
Burada ciddi bir iş yapıyoruz.
This is a serious business, just like any other.
Bu ciddi bir iş, bütün işler gibi.
And this is serious business, Murdock.
Bu ciddi bir iş Murdock.
Now I'm sure you'll understand but we have some very serious family business to discuss.
Bunu anlayacaksınız eminim ama konuşacak çok ciddi aile meseleleri var.
This business about Dusty, it's not serious.
Şu kız, Dusty, ciddi bir şey değil.
But this business of being an accessory, that's serious!
Fakat bu işbirlikçi olma işi, ciddi!
Someone serious, with a head for business.
Kafası işlere basan ciddi birisi.
Unless you're ready to get serious, it's not your business.
Aramızdaki ilişkiyi ciddiye almadığın sürece, nerede...
Burglary is almost as serious a business as murder.
Soygun da cinayet kadar önemlidir.
I'm a most serious man of business.
Ben ciddi bir iş adamıyım.
However, I think he's making a serious mistake with this Beale business.
Ancak, Beale işinde çok ciddi bir hata yaptığını düşünüyorum.
This is serious business!
Ne?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]