Set him free translate Turkish
255 parallel translation
We, his friends, shall set him free.
Biz arkadaşları veririz onun özgürlüğünü.
Then set him free.
Öyleyse bırak onu.
But, if you go home to Oliver and tell him that you value his happiness enough to set him free, I'm sure he'll provide for you.
Fakat, Oliver'e gider onu özgür bırakacak kadar mutluluğuna değer verdiğini söylersen, eminim senin geçimini sağlayacaktır.
You must set him free.
Onu serbest bırakmalısınız.
- l have set him free.
- Onu ben özgür bıraktım.
The king has set him free.
Onu kral serbest bıraktı.
God has played God and set him free.
Tanrı Tanrı'lığını yapıp onu serbest bıraktı.
You will set him free at once and ask for his forgiveness.
Onu affedecek ve serbest bırakacaksın.
Kirk, the savage in the cell with you did you set him free?
Seninle hücrede olan vahşi. Onu serbest mi bıraktın? Kabileleri uyarması için gönderdin.
The Bernese stormed the castle four years later and set him free.
Bern'liler dört yıl sonra kaleye saldırdı ve onu kurtardı.
To this day no one knows where he came from - or who set him free.
Geldiği yer veya kim tarafından serbest bırakıldığı hâlâ bilinmiyor.
- I'm going to set him free.
- Onu özgür bırakıyorum.
Happy New Year, Nadya. Mother, let's set him free.
Kuyruğa girmeme gerek kalmadı.
They announced that he died of a heart attack, then they set him free.
Özgürlüğüne çok az kala, kalp krizinden öldüğünü söylediler.
So ends the bizarre saga of horse racing's most honored stallion... and the man who set him free.
At yarışlarının en şerefli aygırının ve onu salıveren adamın bu tuhaf hikayesi burada sona eriyor.
No... you set him free Where are you taking me?
- Bırak onu! - Beni nereye götürüyorsun?
We set him free.
Onu özgür bıraktık.
Don't set him free.
Onu salmayın.
I will set him free.
Onu da serbest bıraktırırım.
She might die and set him free.
O da ölebilirdi. Kendisini özgür bırakırdı.
Well, how do we set him free?
Onu nasıI kurtarabiliriz?
Set him free!
Özgür bırak!
Set him free!
Onu rahat bırakın!
Set him free!
Onu serbest bırak!
I made them myself... to set him free.
Kendim yaptım onu serbest bırakmak için.
But the law says that if they don't prove that Boffano is guilty, then we have to set him free.
Bu kaos heryerde ve, ondan kurtulma yolu yok.
Or maybe set him free.
Ya da özgür kılıyordu.
Deliver him from all evil and set him free from every bond.
Onu kötülüklerden koru ve tüm bağlarından arındır.
Okay, set him free.
Pekala, bırakın onu.
There is this growing feeling in certain circles that we ought to just let the sheik go - set him free.
Şeyhin gitmesine izin vermemizin iyi olacağına dair giderek güçlenen bir his var.
- They'll set him free.
Onu serbest bırakacaklar.
Set him free as you must.
Onu yapmanız gerektiği gibi özgür bırakın.
Until you feel sorry for him and set him free in the house!
Sonra ona üzülür ve onu evde serbest bırakırsın.
Set him free, Machine.
Onu bırak, Makine.
And set him free in an hour.
.. ve bir saat içinde serbest bırak.
Why don't you take him into the stable and set him free.
Neden onu ahıra götürüp serbest bırakmıyorsun.
We're gonna have to treat that wound before we set him free.
Özgür bırakmadan önce tedavi etmek zorundayız.
Set him free?
özgür bırakmak mı?
Set him free.
Serbest bırakılmalı.
I set him free.
Onu serbest bıraktım.
He had decided birds should not be kept in cages fed Mordecai three sardines, and set him free.
Kuşların kafese kapatılmaması gerektiğine karar verdi. Mordecai'ye üç sardalya verdi ve onu özgür bıraktı.
As I set him free, he is a freeman.
O artik özgür bir adam.
But the vice-ambassador has set him free, sir.
Efendim, baskan elci ona özgürlügünü verdi.
Just set the prisoner free and let him go home.
Hemen tutsağı serbest bırakın ve evine gitsin.
Can you arrange for him to be set free for New Year?
Yılbaşından önce serbest kalmasını ayarlayabilir misiniz?
Set him free.
Terörist olmadığını iddia ediyor.
If you touch him, your people will suffer and never be set free.
Ona dokunursan cezasını halkın çeker ve asla özgür olamazsınız.
Well, we set it free him your koi pond.
Onu serbest bıraktık.
Almost certainly see him set free.
Hemen hemen onu özgür bırakacağımdan da.
See if you can calm him down while I set his leg free from that trap.
Bak, eğer sakinleştirebilirsen ayağını tuzaktan kurtarabilirim.
You were set free to deal with Attila, and you've dealt with him.
Attila'yla başa çıkmak için serbest bırakılmıştın ve onunla başa çıktın.
freeze 1975
free 1319
freedom 506
freeman 47
freezing 64
freedman 61
freeway 47
freezer 21
freely 17
freelance 36
free 1319
freedom 506
freeman 47
freezing 64
freedman 61
freeway 47
freezer 21
freely 17
freelance 36
freestyle 16
freelancers 16
free beer 19
freeze it 76
free food 26
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
freeze frame 16
free card 49
freelancers 16
free beer 19
freeze it 76
free food 26
free as a bird 28
free man 17
free booze 17
freeze frame 16
free card 49
free will 29
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
freedom of speech 20
freek 37
free and clear 29
free country 23
free of charge 82
free at last 59
free me 36
free zone 79
free environment 20
freedom of speech 20
freek 37
free and clear 29
free country 23