English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She knows

She knows translate Turkish

9,836 parallel translation
Pretty sure she knows that.
Emin ol ne yaptığını biliyor.
She knows that Hippopopalous is the only thing keeping my network afloat, right?
Kanalımı ayakta tutan tek şeyin Hippopopalous olduğunu biliyor, değil mi?
She knows it's the only way.
Tek yolunun bu olduğunu biliyor.
For instance, she knows what music is, but doesn't remember The Beatles.
Mesela, müziğin ne demek olduğunu biliyor fakat Beatles'ı hatırlamıyor.
Well, she knows what you did.
Ne yaptığını biliyor. Ve bunun bedelini ödemenin zamanı geldi.
I'm gonna call Lily, see if she knows.
Lily'i arayacağım bakalım o bir şeyler biliyor mu?
I know Emma better than she knows herself.
Emma'yı kendisinden daha iyi tanıyorum.
She knows a lot more about his personal life than I do.
Patronun kişisel hayatı hakkında benden çok şey biliyor.
She says she knows something you'll find very helpful.
Çok işine yarayacak bir şey anlatacağını söyledi.
No, no, no, she knows I didn't go to law school.
Bununla başa çıkabilirim- - Hayır, hayır, hayır, Hukuk Fakültesi'ne gitmediğimi biliyor.
With a girl like Patti, you want to make sure she knows there is zero chance.
Patti gibi bir kızla hiç şansın olmadığını bilmesinden emin olmak istersin.
Says she knows you. - Lily Clarke.
Seni tanıdığını söyledi.
- She knows that I didn't go to law school.
- Hukuk fakültesine gitmediğimi biliyor.
I know she knows.
Bildiğini öğrendim.
Find out what else she knows.
Başka neler biliyor bulun bakalım.
Imagine how that's gonna feel for Jane, finally thinking she knows who she is, only to have it stripped away again.
Bunun Jane'e neler hissetireceğini bir düşün. Sonunda kim olduğunu bileceğini düşünüyor sonra elindeki tek şeyi kaybediyor.
But she knows I brought her in.
Ama ben onu getirdim biliyor.
Apparently Agent Miller hasn't been telling us everything she knows.
Görünen o ki Ajan Miller bildiği her şeyi bize anlatmıyormuş.
She knows who to make nice to. What?
Kime iyi davranacağını da biliyor.
But I also know that she knows stuff about people.
Ama onun insanlar hakkında bir şeyler bildiğini de biliyorum.
And she knows how to play Settlers of Catan almost as well as you do. - Oh...
Ve Settlers of Catan'ı neredeyse senin kadar iyi oynuyor.
She's, like, pretty and nice, and she knows about, like, a lot of cool things, like coconut oil and movies and Vampire Weekends.
O, güzel ve nazik, ve birçok havalı şeyi biliyor, hindistan cevizi yağı ve filmler ve Vampire Weekends falan.
That's why she knows one of the classmates who received her letter sent it to the teacher.
Sınıf arkadaşlarından biri gönderdiği mektubu öğretmenine de gönderdi.
She knows the rumors.
Söylentileri biliyor.
If she knows the truth, she never speaks of it.
Gerçeği biliyorsa bunu kimseye anlatmaz.
She knows how to kill a bug, how to turn off a gas line, how to rototill a yard. She's ready.
Böcek nasıl öldürülür, gaz nasıl kapatılır toprak nasıl bellenir biliyor.
Maybe she knows something about why her husband was out in the woods in the first place.
Belki o kocası neden ormandaydı biliyordur.
- She knows her size? ! - Oh, please.
Yani şimdi o beden ölçülerini biliyor mu?
- She knows about us.
- Bizi biliyor.
She knows even now I would rather be here, with you.
Seninle burada beraber olmak isteyeceğimi bile biliyor.
Find out everything she knows about that unit.
Bu ekip hakkında bildiği her şeyi öğrenin.
Let's just hope she knows what she's doing.
Ne yaptığını bildiğini umalım.
Dr. Wilson was trying to reason with her, but she knows that we can't legally stop her.
Dr. Wilson ikna etmeye çalıştı ama yasal olarak onu durduramayacağımızı biliyor.
She knows things, Cyrus.
Bildiği şeyler var Cyrus.
! She knows we like each other.
Birbirimizi sevdiğimizi biliyor.
You shouldn't have to check if your wife knows what she's talking about.
Karının söylediği şeyin doğruluğunu kontrol etmene gerek yoktu.
And I'm the only one who knows where she is.
Ve nerede olduğunu bilen tek kişi benim.
And I'm the only one who knows where she is.
- Ve yerini bilen tek kişi benim.
She could be right next to you, or she could be a million miles away, and I'm the only one who knows where she is.
Hemen yanında olabilir, kilometrelerce uzakta olabilir. Ve yerini bilen tek kişi benim.
Well, Valerie's a traitor, and Lily knows she and I are nothing alike.
Peki, Valerie bir hain ve Lily bilir O ve ben hem başka bir şey değildir.
You didn't even tell me how she knows your secret.
O kadının sırrını nasıl bildiğini bile söylemedin.
Look, if the girl knows about Daylight, she needs to disappear.
Günışığı'nı biliyorsa kızın ortadan kaldırılması gerekiyor.
She really knows how to push buttons.
Butonları sahiden nasıl bilebiliyor?
Brennan knows she's the one who quit, so, whatever cases went unsolved are on her conscience.
Yani çözülemeyen her vaka onun vicdan azabı.
Oh, yeah, she already knows.
Evet, haberi var.
That sounds like a woman who knows what she wants.
Ne istediğini bilen bir kadın gibi görünüyor.
She already knows too much.
Zaten çok şey biliyor.
Mary knows that, and when her husband dies, she'll take another.
Mary bunu biliyor ve kocası öldüğünde başka biriyle evlenecek.
God knows where she is now.
Kim bilir nereye götürmüşlerdir?
Citadel knows she busted her partner trying to steal the DEA list.
- Ne? Citadel, listeyi çalmaya çalışan partnerini yakaladığını biliyor.
She always knows how to make everyone around her smile, especially children.
Çevresindeki herkesi gulumsetmeyi bilirdi, özellikle de çocukları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]